Sinir olmanın kelime anlamı

27 1 0
                                    

Pislik çocuğun dediğinden sonra oturmuş tırnaklarımı yiyordum.Sadece dediğini ben duymuştum ve o söylemişti.Yani umarım aramızda sır olarak kalırdı.Elimle hemen boynuma bakmıştım.Küçücük biryer açılmıştı ve onun dikkatini bu çekmişti.Pis sapık!
"Saat geldi gel içeri girelim"dedi hiçbir şeyden haberi olmayan Nazlıcık.
"Tamam"diyip içeri girdim.Sınıfı bulduktan sonra oturacak yer aradım.Kimseyi tanımadığımız için ikimiz yan yana oturacağımız bir yer belirledik.Cam kenarının arka tarafı.Arka tarafta oturmayı hep çok sevmiştim.
"Hep burda oturalım"dedi Nazlı çantasına yer bularak.
"Tabi"dedim gülümseyerek.Önce telefonumla gizlice fotoğraf çektim ve paylaştım.Sonra ise girecek öğrencileri izlemek amaçlı kapıya odaklandım.Üniversite dedikleri buymuş meğer.Filmlerdeki ve Kitaplardaki kadar olmasada güzeldi.Yani öyle ortamı olan tiplerden şuanlık değildik.Bazıları ders başlamamasına rağmen ders çalışıyordu,bazıları benim yaptığım gibi sıkılıyordu,bazıları erkek tavlama rollerine giriyordu,bazıları ise kızları kesip tavlıyordu.Açıkcası güzel kızlar ve yakışıklı erkekler vardı.Nazlı ise şuan annesine mesajdan dertlerini anlatıyordu.
"Ne diyor benim safişim"dedim gülümseyerek.
"Sakın sokaklarda gülmeyin.Kesin siz gülüp gülüp geziyorsunuzdur sizi kötü amellerine alet ederler"dedi annesini taklit ederek.
"Haklı kadın gülmemeliyiz"dedim gülerek.O sırada kapıdan şu bizim sapık üçlü girdi.Matematikteki kadar nefret etmiştim onlardan.Bana o pislik lafı söyleyen çocuk sırıtarak bir bad boy havasıyla içeri girdi.Arkasından orasını burasını açmış sıfatlı kız ve iyi çocuk havalarındaki çocuk konuşuyorlardı.Gözlerimiz pislikle kesiştiğinde inadına gözlerimi ayırmadım üstüne kaşlarımı çattım.Sinirlerim altüst olmuştu.
"Ay sonunda tamam dersine odaklan dedi"dedi Nazlı bıkkınlıkla.
"Benimkinin aklına gelmedim"dedim.Annem, babam kadar ilgili değildi.Dünya yıkılsa umrunda olmayan tiplerdendi.
"Şunlar bize sataşanlar değil mi"dedi sinirle Nazlı.
"Evet onlar ama şuan kavganın sırası değil pikaçu"dedim gülerek.
"Öyle birşey yapıp %75 bursuma zarar veremem"dedi.
"Sakın ha öyle bişey yapmayalım"dedim.İçeriye 60 yaşlarında kısa boylu biri girdi.Hemen gelip imza defterini kontrol ettikten sonra konuşmaya başladı.Gürültü vardı ve bu benim yüzümü buruşturmama sebep oluyordu.Pislik diye tanımladığım insan dışı varlık arkadaşlarının yanından kalkıp önümdeki boş yere geçti.
"Yok artık"demiştim istemsizce biraz bağırarak.Evet biraz dediysem de yanlış anlamayın.Neredeyse yan sınıf duymuştu çünkü tüm gürültüyü benim lafım alıp gitmişti.
"Evet sen"dedi bunamış adam beni göstererek.
"Evet ben"dedim ayağa kalkarak.Afallamıştım doğrusu.
"Kendini tanıt bakalım ve eğer kendi reklamını yazsaydın nasıl olurdu"dedi.
"Bu ne yani ilkokulda mıyız kendini tanıtmak nedir"dedim kısık sesle.Önümdeki pislik duymuş olacak ki gülmeye başladı.
"Ben Başak ALTUĞ.20 yaşındayım ve Samsun'dan buraya okul için geldim.Aslen Samsunluyum.Eğer kendi reklamımı yapacak olsam ki ben satılık değilim yapmam.Ama bakın şu ön taraftaki kız ve erkek varya"bakışlar oraya döndü.
"İşte onların ve ön tarafımdaki pi-yani çocuğun reklamını yapardım"dedim.
"Neden yapardın ve nasıl yapardın"dedi bunak.Nazlı beni alttan alttan dürtüyordu.
"Parazit reklamı ya da pislik yani kir çözücü reklamı efendim.Çok güzel ve yakışıklı olduklarından dolayı bunları dünyadan soyutlamak istiyoruz yani yok etmek.Bu yüzden aslında hem mesaj verip hemde güzel bir reklam yapabiliriz"dedim kendimden emin şekilde.Öndeki pislik hemen arka tarafına döndü.
"Ne demek istiyorsun yani"dedi.
"Hiç şey bişey söyliyicem sanırım pudrayı tişörtüne bulaştırmışsın"dedim meydan okuyan tavırla.Tişörtüne bakıp hemen çitilemeye başladı.Aptal çocuk pudra sürüyordu.
"Aferin kızım iyi iş çıkaracakmışsın gibi gözüküyor"dedi bizim bunak.
Başak:+1
"Seni bitireceğim kızım sen göreceksin"dedi önümdeki pislik hiddetle.
"Sakın öyle bir şey yapayım deme aptal çocuk"dedim.
"Bak Başak benimle uğraşma"dedi.
"Ya yeter susun artık"dedi Nazlı sinirle.
"Dön önüne gerizekalı"dedim pisliğe.
"Gerizekalı değil Kaan öğrenmek için bu kadar uğraşmana gerek yok"dedi gülerek.
"Hey siz kalkınız"dedi önümdeki pisliğe bunak.
"Efendim"dedi.
"Peki ya siz kendi reklamınızı yapacak olsaydınız nasıl yapardınız"dedi.Nasıl yanıt vereceğini merakla bekliyordum.
"Şu arkamdaki kız varya hocam işte onun reklamını yapardım.Gıcık,hiç kimsenin sevmediği bir insanın kısa reklam fragmanı bir çeşit film gibi.Sakın evde denemeyiniz falan yazardım"dedi gülerek.Gözlerimi kısıp bana dönük olan sırtına baktım.Sinir şey!!
"Otur!Biraz terbiyeli ol,bu özgüven sana çok fazla"dedi sinirle bunak.Pisliğin önündeki kız arkasına dönüp konuştu.
"Sen takma onu Kaan.Buna erkek düşmanı Nurettin diyorlar sana karşı olan birşey değil"dedi kız resmen Kaan'ın içine düşerek.
"Zaten takmadım güzelim"dedi.Bana gelince gıcık,sevilmeyen deniyorsa bu kıza ne demeliyiz Allah bilir.Kızda güzellik yokki anasını satayım.
"Güzelimmiş şu kızın neresi güzel Allah'ını seversen"dedim Nazlıya sokularak.
"Canım o senin özenecek yaratılmış suratını o kızınkine benzetmemi istemiyorsan sus,lütfen"dedi Nazlı.
"Sende iyice çalışkan oldun ha"dedim mırıldanarak.
"Kapa çeneni artık kulaklarım sesini duydukça duyma işlevini yerine getirmiyor"dedi önümdeki pislik.
"Ya seninle muhattap olan mı var şurda"dedim sinirle.Bu çocuğa içten gıcık kapıyordum yani dıştanda kapıyordum.Sinir oluyordum işte!
"Sen şu ulaşılmaz kız havalarına girip beni etkilemek mi istiyorsun"dedi ciddiyetle.
"Saçmalama.Öyle bir şey istediğim yok.Ne kadar sana sinir olursam olayım böyle bir şeyi düşünmeni bile istemem"dedim sakinleşerek.
"Pekala"diyip önüne döndü.Sonunda onun benden bıkmasını sağlamıştım.Yaşasın!Nazlı ders başından beri bunakımızı dikkatle dinliyordu.Bende geriye kalan 15 dakikada onu dinledim.Aslında zevkli geçiyordu yani sinir olduğum zamanlar dışında.Zil çalınca Nazlıyla birlikte dışarı çıktık.
"Sencede sinir olma kısmını biraz abartmadın mı"dedi Nazlı.
"Ne abartması kızım ya resmen sinirlerimi bozuyo bu çocuk.Hatta şu kumral yakışıklı olan bile daha iyi diyebilirim.Bu pislik egoyla özgüveni karıştırmış sanırım"dedim.
"Neyse hadi gel kahve alalım"diyip makinenin yanına geldik.Kahvelerimizi aldıktan sonra bahçeye çıktık.Feyza ve Güneş,Savaş ve Selimle konuşuyorlardı.
"Tanışıyolar sanırım"dedi Nazlı.
"Boşver bizi ilgilendirmez"dedim.
"Başak sana bişey söyliyicem ya"dedi Nazlı tırnaklarıyla oynayarak.Ne zaman utansa ve bir şeyi saklasa böyle yapardı.
"Söylesene kızım ne duruyosun"dedim merakla.
"Merhaba"dedi o sırada yanımıza gelen şu sapık üçlüden iyi görünen çocuk ve pisliğe göre yakışıklı olan.
"Ne oldu"dedi Nazlı.
"Hey hey sakin"dedi gülerek.Ah gamzesi vardı!
"Söyle birşey mi var"dedim.
"Kaan adına özür dilerim ilk günden kötü başlangıçlar oldu.Kaan ve Ezgi benim ilkokuldan beri arkadaşım yani aileden gelen zorunlu bir arkadaşlıkta sonra kardeşlik oldu falan işte.Kaanın kusuruna bakmayın o ilk tanıştığı insanlara hep böyledir"dedi.Yani bizim veya benim bir özelliğim yoktu.Beni sinir etme isteği bana özel birşey değildi.Açıkcası bu durum biraz hoşuma gitmişti.Bu yakışıklı çocuğun gelip bize hesap vermesi hoşuma gitmişti.
"Onun adına özür dilemene gerek yok ama yinede teşekkür ederiz sanırım sen iyi birisin"dedim gülümseyerek.
"Bu arada ben Şafak"dedi elini uzatarak.Ay bende Başak.Bence biz çok uyumluyuz hemen evlenelim!
"Memnun oldum ben Nazlı"dedi oda elini uzatarak.
"Ben Başak"dedim gülümseyerek.
"Tekrar Kaan'ın kusuruna bakmayın.İsterseniz arkadaş olabiliriz"dedi.
"Bence şuanlık olamayız.Kaan ile ortak arkadaşımızın bulunması sinirimi bozabilir"dedim gülerek.
"Peki şuanlık öyle olsun"dedi.
Nazlıya baktığımda habire Savaş ve Selim'in olduğu tarafa bakıyordu.Söylemek istediği şeyi de söylememişti.Çok merak ediyordum.Meraklı ve gizemli olmayan bir kişiliğim vardı.Biraz çirkeflik ve çenebazdım.İlk tanıştığım kişilere Kaan'ın dediği gibi gıcık davranabilirdim.Ama ben Nazlıdan başka dost istemiyordum.O bana yetiyordu.İnsanlarla aram iyiydi ama bana karşı iyi olanlara.Bazıları bizi tesettürümüzden dolayı 'yobaz'olarak adlandırsada Nazlı ile ben sosyaldik.At binmeye ikimizde bayılırdık.Hatta Samsun'da haftanın üç günü at çiftliğine gider 3 saat at binerdik.Birde tiyatro ekibimiz vardı.Nazlı,ben ve 5 kişiden oluşuyordu.Tiyatro ve kısa filmler çekmeyi çok severdik.Açıkcası çok arkadaşımın olmasını hiç bir zaman istemezdim ama hep çok arkadaşımız vardı.Nazlı erkeklerle hep daha iyi anlaşırdı.Ama aşk veya diğer konularda değil sadece arkadaşlık konusunda.Çünkü onun öyle bir kişiliği vardı.Kavgacı ve korumacı.Yeri gelir o kadar minik kız gibi olurdu ki suskun,saf ve iyi kalpli ama yeri gelirdi erkek gibi kavga ederdi.Ben ise yakışıklı erkeklere bayılırdım.İstediğimi diğer kızlar gibi başka yerlerimi ortaya koyarak elde etmezdim.Herkese karşı kendimi beğenmiş gibi gözüksemde özümde normal biriydim.Ve sanılan kadar gıcık birisi değildim kesinlikle.Ben bunları düşünürken Şafak yanımızdan ayrılmıştı.
"Başak sanırım ben bu Savaşa sırılsıklam aşık oldum"dedi Nazlı.

AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin