9. Bölüm

1K 34 3
                                    

Evet! geçen hafta tatildeydim. İyi yorumlarınızı ve oylarınızı gördüm ve turistlere bile sarılasım geldi o an beni çok çok çok mutlu ettiniz bu arada 1k'yı geçmişiz vuhuu neyse bölümü bu 1k şerefine uzun tutmaya çalıştım ve ödül olarak Gökay'ın ağzından yazdımmmm!!! Multi de Gökay yeni uyandığında temsili ve bölüm şarkısı var!!

iyi okumalar böcüklerim xoxo..

O gün de uyku tutmadı tabiki de.

Ranzanın üstünde tepemdeki tavanda duran benim isteğim üzerine babama bunun için bir hafta yalvarıp yaptırdığım boş sadece sokak lambasının aydınlattığı ve yağmurlu diye tahmin ettiğim tabloyu inceliyordum.Her zamanki gibi..

Araba sesi duyunca hızla merdiven yerine yere atladım. Çıt sesine dahi uyanan bir kız kardeşim olduğundan anında uyanıp gözlerini ovalayarak ''abi ne oldu?'' diye mırıldandı.

''Tuvalete sıkıştım birşey olduğu yok, sen uyu'' dedim ve hızla koşuşturarak merdiven basamağına gittim. Parmak ucunda ayağımı basamağa atmıştım ki tekrar kardeşimin bilmiş sesini duyduğumda durdum.

''Abi hani tuvalete gidiyordun sen? Tuvalet hemen odanın sağında ya'' dedi  herzaman ki sinirbozucu bilmişliğiyle.

''Tuvalet niyetiyle geldim su içesim geldi işte Göknil gidip yat artık.'' diye kaşlarımı çattım ve basamaklardan indim. Bu gece o gizemli arabayı göricektim. Kaç gecedir aynı saatte bir araba sesi geliyordu kapımızın önünden ve ben hiçbirşeye anlam verememiştim doğrusu.

Dış kapıyı da yavaşça açtım. Yanımda bilmişlik taslayan Göknil'i beklemiyordum ama tabi. Yine bilmişçe sırıttı ve konuştu.

''Su içmeye gitmiceğini de biliyordum abi'' dedi. Gözlerimi devirdim ve umursamadan arabayı kaçırmamak adına büyük bahçemizde arabanın yakınlarında bir yere saklandım. Ne annemin ne de babamın arabasına benzliyordu bu. Özel şöförün de değildi. Arkası açık spor arabaya yaklaştıkça annemi gördük. Dük eki kullanıyorum çünkü sevgili kız kardeşim de başıma bela olmuştu. Aman ne güzel (!) sessizce arabanın açık bagajına çıktım. 

Göknil annemi görür görmez yanıma gelmeden 'Anne' diye haykırıp annemin yanına koşturdu.

''Oo bakın burada kimler varmış. Özay ailesinin gizlenen çocuklarından biri hah? Diğeri nerde acaba?'' dedi tanımadığım adam iğrenç alaylı yüzüyle. Sonra kafasıyla yanındakilere işaret yaptığı gibi annemle Göknil'i direnmelerine rağmen arabaya bindirdiler. Burda ne dolaplar dönüyordu böyle?!

Depo tarzı bir yere getirdi bizi bu araba ve filmlerdeki kötülerin iyi kahramanların sevdiklerini kaçırdığı yerlere benzliyordu. Hemen inmedim bagajdan çünkü birsürü adam vardı. Bunları leylek sürüsü mü indirmiş acaba? 

Herkesin çıktığından emin olduktan sonra bagajdan inip depoya girdim. Girdiğimde sandalyeye bağlanmış annem ve Göknil'i görmeyi beklemiyordum. Silahı onlara doğrultmuş başta konuşan o adam tekrar konuştu.

''Söyle bakalım İnci kızın mı? Yoksa oğlun mu? Oğlun hala ortaya çıkmamış olabilir ama elbet bir gün o da ortaya çıkacak değil mi?'' diyen adamın sözleriyle kaşlarımı çattım. Benden mi bahsediyordu bu pis adam?

''Ne olur onlara dokunma? Ben burdayım yetmedi mi?'' diye son umut kırıntılarıyla konuşan anneme takıldı gözlerim. Gözlerimiz ona çekmişti. Soluk ama parlak bir maviydi onunkiler. Benimkiler de babamınki gibi iriydi. Şimdi daha da solmuştu ama.

''Ne istiyosun ki bizden? Biz sana naptık ki?'' diye hıçkırarak konuştu Göknil. Ölmek için fazla masumdu o. Ordaki ben mi olmalıydım? Acaba oraya gitmelimiyim?

ZAMANSIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin