İLK GÜN

33 1 0
                                    

Bir süre öylece telefona baktım. Açmak istiyordum fakat elim bir türlü gitmiyordu yeşil tuşa. Bay Erez bana baktığında telaşlandım ve biraz sesim yükseldi.

'Yola bakın lütfen!'

'Siz iyi misiniz?'

Değilim ama ne önemi var ki? Hayata devam etmek zorundayım hislerimi daha sonraya saklıyorum.

'İyiyim sadece arabalarda tedirgin oluyorum.'

'Kaza yüzünden mi?'

'Biliyor musunuz?'

Bay Erez direksiyonu sıkıp değişik bir ifadeyle güldü.

'İşe aldığım insanları araştırırım.'

Telefon kapanıp tekrar çalmaya başlayınca aniden açtım.

'Alo?'

Ses sanki hiçbir şey olmamış gibi hatta mutlu gibi geliyordu. Cevap vermedim ses babamın sesiydi.

'Kızım nasılsın?'

'Nerdesin sen?'

'Birazdan birkaç imza atıp karakoldan çıkacağım. İlk işim yanına gelmek olacak.'

'Gelme. Sakın, gelme.'

Kırmızı tuşa bastıktan sonra telefonu tamamen kapattım. Kafamı arkaya yasladığımda sadece yolu izlemek istiyordum. Islak yolları, sarı yapraklı ağaçları, ceketli bereli insanları tek tek izledim. Sararmış yaprakların havadan nazikçe yere süzülmesi.. Kuru yaprakların ezildiğinde çıkardığı tatmin edici ses.

Bay Erezle masaya oturduğumuzda Ahmet beyin gelmesini bekledik. Bu soğuk hava üşütüyordu belki ama insan bedenini dinç tutuyordu. Rüzgar estikçe titriyordum ancak belli etmemek için sandalyeme yapışmıştım. Bay Erez garsonu işaret edip şal istediğinde gülen yüzüne baktım. Değişik insandı. İlgi çekiyordu.

'Isındınız mı biraz?'

'Evet, teşekkürler efendim.'

Çantamdan mat siyah turkuaz desenli defteri çıkardığımda Ahmet bey gelmişti. Bay Erezle ayağa kalkıp karşıladıktan sonra iş yemeği mi dedikoducu bir adamla yemek mi anlayamadım. Orta yaşlı yer yer kel tombul bir adamdı.

'Bu genç hanım kim Kayra.'

'Asistanım Ahmet bey. Buyurun şöyle geçelim.'

Elimi sıkıca sıkıp masaya oturduğumuzda Bay Erez iş konusu açmaya çabaladıkça adam kapatır gibiydi.

'Asistanınız oldukça güzel.. Bu genç hanım etrafında kendinizi nasıl işinize odaklıyorsunuz? Yüzünüze bakacak olursak şansınız var.'

Al sana sinir sebebi Alanis. Ordan bakınca nasıl görünüyorum Ahmet bey? Diyemedim. Artık işteyim.

'Profesyonel olmak bunu gerektirir. İşimize dönecek olursak..'

Uzun süren sohbetler arasından başarıyla sıyrıldıktan sonra eve dönüp tekrar hazırlandık. Odamdan çıkmadan önce telefonu açtığımda babamdan bir sürü cevapsız arama geldiğini gördüm. Telefonu tekrar kapatıp mutfağa Hazarın yanına indiğimde Hazar fazlasıyla kızgındı.

'Miraç nasıl? Eve mi gitti?'

'Umurunda mı?'

'Ne demek umurunda mı?'

'Bugün ona söylediklerinden bahsetti. Son derece üzgündü sürekli ağladı gerçekten çok pişmandı ama sen bunu anlamayacak kadar duygusuzsun!'

GECENİN NOTALARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin