KABULLENME

17 0 0
                                    

Pars beni üzüntüyle izlerken daha fazla dayanamıyordum. Bu olanlara daha fazla katlanamazdım. Düşünceler beynimde öyle hızlı dönüyordu ki bir an neyin ne olduğunu dahi unuttum. Telefonu kenara bırakıp kafamı ellerimin arasına gömdüm. Pars bir şey demek üzereyken onu bölüp konuştum.

'Biraz yalnız kalsam iyi olur.'

Banyoya girip lavaboya yaslandım. Canım öyle çok acıyordu ki nefes bile alasım gelmiyordu. Babamın ihaneti, Kayranın ihaneti.. İhanet, bilinmezlik, yalanlar, yeni hayat kurma çabası.. Canıma tak etmişti. sonunda kendimi tutamayıp hıçkıra hıçkıra ağlarken bir şeyleri yıkmak kırmak istiyordum. Öfkemin dinmesini istiyordum. Sinirle banyodan ve odadan çıktım. Montumu bile almadan soğuk havada koşmaya başlamıştım. Nereye gittiğimi bile bilmiyordum sadece koşuyordum. Denizi görünce bir süre durdum.. hızla kayaların arasından inerken tek düşünebildiğim kendimi kısa bir süre denize bırakmaktı. Denizin sert dalgalarının öfkemi almasını istedim.. Ya da belki.. Ölmek.. Çünkü dayanamıyordum.. Babam anneme bunu nasıl yapardı? Kayra beni nasıl aldatırdı? Kardeşim falan olamazdı benim.. Hayır.. Bunca acı gerçek olamazdı!

Sahile indiğimde soğuktan titremeye başlamıştım ama umurumda değildi. Denize girmeye başladığımda daha çok titreyip üşümeye başlamıştım. Parsın sesini duyduğumda arkama döndüm. Montumla beraber koşuyordu. Beni çekip almasından korkup hızla denize girdim.

'Alanis! Dur!'

'Hayır! Gelmek istemiyorum! Lütfen! Lütfen her şey son bulsun!'

Buz gibi suda titreyerek yüzmeye çabalarken daha fazla dayanmayıp kendimi bıraktım. Dalgalar beni çekerken korkuyordum ama acı beni dirençli kılıyordu bu korkuya karşı. Pars bileğimden ve belimden tutup beni çektiğinde çırpındım ve bir ara bizi batırdım. Denizin içinde gözümü açtığımda Parsla batıyorduk ama ben Parsa bir şey olsun istemiyordum. Beraber su yüzüne çıktığımızda nefes nefeseydik ve donuyorduk. Parsın titreyen kalın dudaklarına bakıp sarsılarak konuşmaya başladım.

'Lütfen.. Lütfen bırak. Dayanamıyorum.'

'Saçmalama.'

Parsla beraber denizden çıktığımızda Pars iki montu da bana verdi ama ben birini onun omuzlarına koydum. hiç konuşmadan otele geldiğimizde Pars sinirle montunu atıp bana bağırdı ki haklıydı da..

'Hemen git banyoya gir! Hasta olacaksın! Sonra bu konuyu konuşacağız.'

Tamam anlamında başımı sallayıp hemen birkaç parça kıyafet ve dolaptan havlu alıp banyoya girdim. sıcak duş aldıktan sonra mide bulantısıyla giyinip çıktım. Pars bir şey demeden birkaç kıyafet ve havluyla banyoya girdiğinde saçlarımı havluya sarıp yatağa uzandım. Pars kıyafetleriyle çıktığında kafamı kaldırmadan battaniyenin ucuyla oynamaya başladım çünkü suçlu ve aptaldım. Pars yatağımın köşesine oturup konuşmaya başladı.

'Nasıl intiharı düşünürsün? anlıyorum.. Canın acıyor ama bu olmaz Alanis.. Üstelik senin bunu çare olarak görmemen gerekirdi sen psikologsun böyle durumlarda ne yapman gerektiğini bilmen gerekir.'

Lafını kesip konuşmaya çalıştım.

'Başta intihar düşünmedim ama sonra.. Sonra.. bir şeyler oldu. Özür dilerim. Kendi sorunlarımla baş edemiyorum.. Bir yerde kopuyor iletişim.. Üzgünüm..'

'Canın acıdığında bana gel. İster psikoloğun olarak ister arkadaşın olarak ama bana gel.. Ya da Miraça git.'

'Sorun o zaten! Miraça gidemiyorum! Kimseye gidemiyorum! Tıkıldım kaldım Pars! Öfkemde, hüznümde tıkılıp kaldım! İstemiyorum! Böyle olmak istemiyorum!'

GECENİN NOTALARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin