Partinin üzerinden üç gün geçmiş olmasına rağmen öpücüğünün etkisi hala geçmemişti. Tamam, ilk öpücüğüm değil ama ilkinde bile bu kadar heyecanlanmamış ve utanmamıştım. Bu farklıydı. Bu farklıydı çünkü öpen kişi Calum'du... Öpen kişi kalbimin deli gibi atmasına sebep olan adamdı... Peki, beni neden öpmüştü ki? İki seçenek vardı. Birincisi; beni seviyordu. –hayali bile mükemmel.- İkincisi ise susmam için. Aslında o anı düşünürsem ikinci seçenek çok daha mantıklı geliyordu. Düşünme. Umutlanma. Düşünme ve umutlanma Leah.
Bilgisayarın ekranını hızlı bir şekilde kapatıp küfürler savurmaya başladım. Anissa'dan nefret ediyorum. Neden Calum'un doğum gününü kutluyordu ki? Calum'u daha önce reddetmişsin -ki bu oldukça garip- işte neden kendini tekrar hatırlatıyorsun ki? Ah çünkü Calum Hood reddettiğiniz zaman çok pişman olacağınız bir kişiydi de ondan... Tam üç gündür yatağımın içinde yaşıyordum ve yaptığım tek şey Calum'u düşünüp onun hakkında hikâyeler okumaktı. Hikâyelerin birçoğu kıskançlıktan çıldıracak duruma gelmemi sağlasa da okumak fazlasıyla hoşuma gidiyordu.
Annem odaya girdiğinde hala yatakta olduğumu görünce gözlerini devirdi ve yanıma gelip yanıma uzandı. "Leah, lütfen parti de seni üç gün boyunca odandan çıkarmayacak kadar felaket ne yaşadığını söyler misin hayatım? Endişeleniyorum." Annemi böyle endişelendirmeye hakkım yoktu. Hem de hiç. Beni çok fazla düşünüyordu ve sevgisini fazlasıyla hissettiriyordu. Benimle konuşmak istemesini, dertleşmek istemesini anlıyordum. Bizim birbirimizden başka kimsemiz yoktu. Ama eğer anlatırsam Calum ve benim adıma çok fazla umutlanacaktı. Ben ise umut düzeyimi en altta tutmak için yoğun çaba sarf ediyordum. "Üç gündür odamdan çıkmıyorum çünkü..." yutkundum. Annem korkuyla bana bakıyordu. "Çünkü?" "Çünkü Calum beni öptü." Annemin fal taşı gibi açılmış gözleri mutluluktan parlıyordu. Yattığı yerden doğrulup "Aman tanrım!" "Bu harika!" ve buna benzer şeyleri ardı ardına söylüyordu. Tabi sadece bir cümlesi heyecandan bayılmama sebep olacaktı. "Calum, Michael ve Marie'yi yemeğe davet etmem isabet olmuş değil mi?" mi????? Ben Calum'un yüzüne bakmaya hazır değildim ki. Belki aşırı tepki veriyordum ama olmayan sikimde bile değil. Onu görmek istemiyordum. Yani istiyordum ama hazır değildim. Tanrı aşkına!! Çocuk beni öperken karşısında heykel gibi durmuştum. Eminim en boktan öpüşmesi falandı. "Anne şu yemek işini iptal edemez miyiz?" " Bu dediğinden sonra sence iptal eder miyim hayatım? Zaten 1-2 saate burada olurlar. Hazırlansan iyi olur." Yanımdan kalkarken kocaman gülümsemesi hala yüzündeydi. Hızlı adımlarla odamdan çıktıktan sonra Linda'ya yüksek sesle Calum'un beni öptüğünü söylemişti. Heyecanlı oldukları seslerinden ve birbirlerine söylediklerinden belliydi. Acaba annem onlara hasta olduğumu mu söyleseydi... Hatta bulaşıcı bir hastalığa yakalandığımı ve odamdan çıkmamam gerektiğini... Kulağa oldukça hoş bir fikir gibi geliyordu. Ama annemin bunu yapmayacağını da biliyordum.
Kot şortumu giyip üstüne siyah kısa kollu tişörtümü giymiştim. Fazla özenmiş havası vermek istemiyordum. Zaten özendiğimde de bir bok olmamıştı. Saçlarımı da topladıktan sonra hazırdım. Odamdan çıkacakken parfüm sıkmadığımı fark edince geri dönüp parfümü de sıktım. Hatta şişeyi üstüme boşlattım dersem daha uygun olur. Tamamen hazır olduğuma emin olduktan sonra aşağıya annemin yanına indim. Linda ile birlikte yemek masasında son hazırlıkları yapıyorlardı. Gerçekten fazlasıyla özenmişti. Aslında her zaman misafirlerine karşı oldukça özenli ve iyi olurdu ama bu biraz farklı gibiydi. Bu sefer fazlasıyla heyecanlıydı. Belki de benden bile heyecanlıydı... Saçmalama Leah... O kadar da değil. Annem beni fark ettiğinde baştan aşağı süzdü ve suratını astı. "Dolabında bir sürü kıyafet var ama sen bunları mı giydin Leah?" Annemin dediklerinden sonra bende tekrar üstüme baktım. Oldukça normal görünüyordum. "Anne sıradan bir akşam yemeği işte daha nasıl olabilirdim ki?" "Ah lütfen Leah. Git ve üstünü değiştir. Daha hoş şeyler giyinmelisin. Özensiz duruyorsun." Emin ol anne özenince de bir şey değişmiyor. Annemin dediğine kulak asmadan salona doğru ilerliyordum ki kapı çaldı. Sadece o zil sesi olduğum yere çivilenmemi sağlamıştı. Sadece siktiğimin zil sesi bunu yapıyorsa ben kesinlikle sıçtım. "Leah hadi kapıyı açacağız buraya gel!" Annemin telaşlı sesi beni kendime getirmişti. Hızlıca annemin yanına gittim ve yanında dikildim. Annem kapıyı açtığında Linda da yanımıza geldi. Gözlerim hemen onun gözleriyle buluştu. Şu zamana kadar izlediğim bütün filmlerin aşık olma sahnesini bende yaşıyordum. Kalbim deli gibi çarpıyor, midem de kelebeklerin uçuştuğunu hissediyordum ve bu içimde garip bir his yaratıyordu. Yanaklarım yanıyormuş gibiydi. Ve her zaman en garibime giden şey de oluyordu. Etrafta bir sürü insan oluyordu ama sen sadece onu görüyordun. Senin için sadece o oluyordu. Şuan bu da oluyordu. Tek gördüğüm Calum'du. Bana mükemmel gülüşünü bahşediyordu. Annemin koluyla beni dürtmesiyle kendime geldim. Kafamı çevirip anneme baktığımda kaş göz işaretiyle kenara geçmemi istedi. Hızlı bir şekilde kenara geçtim. "Michael ve Marie nereden Calum?" Annemin kurduğu cümle beni kendime getirdi. Kafamı tekrar kaldırdığımda Calum'un tek olduğunu gördüm. Sikeyim. Bende aşkımdan sadece Calum'u görüyordum sanıyordum. "Onlar da birazdan burada olur. Ben biraz daha erken çıktım." Dedi ve annemle birlikte salondaki koltuğa geçip oturdular.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
harsh light // hood
FanfictionCalum Hood haklıydı. Âşık olmak için en boktan adamı seçmiştim. Ama bu adam nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde doğru hissettiriyordu.