Evin bilmediğimiz odalarından birine çıkmıştık ve ben bu odaya kadar Calum' un kollarında gelmiştim. Beni odadaki kanepenin üzerine bırakır bırakmaz kilitlemek için kapıya yöneldi. Yanıma geldikten sonra yüzünü yüzüme milimler kala yaklaştırdı, onun nefesini dudaklarımda hissetmek... Tanrım, bu nasıl bir histi? İlk defa öpmüyordu ama her defasında ilkmiş gibi hissettiriyordu.
Soluk alıp vermesi değişmiş gibiydi, daha hızlı soluyor ve elleri bedenimi daha sıkı sarıyordu. Mesajlardaki gibi değildim... Mesajlarda bedenimin alev alışından büyük bir şey olabileceğini düşünmüyordum. Sanki parmak uçlarını değdirdiği her yer eriyordu.
Üzerimdeki yarı transparan elbisemin yandaki fermuarına yöneldi. Bu elbiseyi Marie seçmişti benim pek tarzım değildi zaten... Fermuar açıldıkça utancım artıyordu. Kızardığıma emindim. Ben ne yapıyordum? Neden yapıyordum? Kendimle çelişkiye düşmüştüm. Bunları düşünmek yerine onun çekik ve güzel kahverengi gözlerine bakmak tüm bu sorulardan uzaklaştırmıştı beni. Üzerimde sadece iç çamaşırlarım kalmıştı. Karşımda sırıtıyordu ve bana ukalaca "Sana istediğimi alabileceğimi söylemiştim Leah." Dedi. O an, o dediğinden sonra oradan kalkıp gitmem gerektiğini hissediyordum ama bir şey beni tuttu ve kalkamadım. Tabi bunun sebebi ilk kez bu kadar çok içmiş olmam da olabilirdi.
Onu öpmek istiyordum, öpemediğim tüm zamanın acısını çıkarırcasına. Ve o şeytansı gülümsemesine ufak bir öpücük kondurdum. Sanki o da en az benim kadar bu zamanı bekliyorcasına öpmeye başladı beni. Nefesi nefesime karışmaya başlamıştı. O anın etkisiyle çoktan üzerindeki siyah tişörtünü çıkarmaya yeltenmiştim ve o da buna severek yardım ediyordu. Uzun öpücüklerin ardından pantolonunu da çıkarmıştı. Tanrım, siyah boxerıyla çok çekici duruyordu. Boynuma ufak bir öpücük kondurduktan sonra beni kucaklayıp yatağa bıraktı. Gözleri çok farklı bir hal almıştı garipsemedim değil. Tüm vücuduma küçük öpücükler konduruyordu. Karnımı öpüp başını kaldırdı, sırıtıyordu, bense nasıl bir yüz ifadesi sergilediğimi tahmin bile edemiyordum. Ellerini karnımdan sırtıma kadar gezdirdikten sonra çamaşırımı tek hamlede çıkarmıştı. Kim bilir bunu ne çok kızda yapmıştı. Bunları düşünürken kaşlarımı çatmış olmam gerek ki bana "Bunun seni sinirlendirmesinden çok utandırması gerekmez mi güzel Leah?" Demişti sırıtırken... Evet, bana ilk kez güzel olduğumu söylemişti ki bence bu ağzından kaçan bir kelimeydi.
Sağ elini göğsümün üzerine koymuştu parmak uçlarıyla göğüs uçlarımı okşuyordu, bunun bana yaşattığı hisse dair hiçbir fikrim yoktu, diğer göğsümün ucunda nefesini hissettiğimde dudaklarımdan hafif bir inleme sesi döküldü. Sanırım kendimi tamamen onun kollarına bırakmıştım. Çok daha sıkı tutuyordu göğsümü, parmak uçlarını değil artık avcunu kullanıyordu. Öpücüklerini tekrar karnıma indirmişti ve içimden bir ses bu sefer aşağılara ineceğini söylüyordu. Öpücükleri daha aşağı inmişti. Yanıyordum, bedenimin her bir yanı yanıyordu. Öpücüklerinin arasına nefesi ve benim inlemelerim karışıyordu. Dişlerinin arasına aldığı çamaşırımı pek bir çaba sarf etmeden çıkardı ve ağzından yeniden " Çok güzelsin Leah." bu sözcükler döküldü...
Ve benliğimden bir kaç ufak öpücük aldıktan sonra boxerını çıkarmak için ellerini üzerimden çekti. Gözlerim onun erkekliğine kaymıştı çok büyük ver sert duruyordu. Onu etkilemiştim belli ki... Fazlasıyla... Boxerından kurtulmuştu. Tekrar nefesi dudaklarımı okşuyordu. Bedenim onu istiyordu artık. Sadece onu istiyordum. Öpücükleri dudaklarımdan boynuma oradan da kulağıma kaymıştı. Kulağıma diliyle bir kaç hamle yaptıktan sonra fısıldadı "Hazır mısın Leah." Onun için her zaman hazırdım. Ağzımdan kontrolsüzce "Senin için her zaman hazırım Hood." Kelimeleri döküldü. Kafasını kaldırdığında çekik, güzel gözlerini ateş bürümüştü adeta. Ellerini tekrar çıplak bacaklarımın arasına getirdi ve parmağını içime ittirdi. Ve tarif edilemez bir acı hissettim ne alkolün ne Hood'un üzerimde bir etkisi kalmamıştı tamamen acıya odaklandım... Hem fazla acıyor hem bana hayatımda hiç tatmadığım o zevki veriyordu. Parmaklarını bir süre "orada" oyaladıktan sonra hiç tereddüt etmeden içime girdi. Yavaş hareket ediyordu ve bu beni neredeyse çileden çıkaracaktı. Bir elimi ensesine koydum ve saçlarını çekmeye başladım. "Leah." Adımı inlediğinde... Adım daha önce hiç bu kadar mükemmel gelmemişti. Diğer elim ise poposunun üstündeydi. Daha hızlı hareket etmesini sağlamak için elimi oraya koymuştum ama hiçbir etkim olmuyordu. O bildiğini yapmaya devam ediyordu. "Sikeyim. Şunu. Yapma." Kelimeleri tane tane söyleyebiliyordum. Kafasını kaldırıp yüzüme baktı, sırıttı ve durdu. "Pekâlâ, kestim Rogers."
Benimle oyun oynuyordu ve bu oyun benim karşılık verebileceğim bir oyun değildi. En azından şimdilik... "Lanet olası. Devam et. Ama. Yavaş değil. Hood, yavaş değil." Sesim fazla acınası çıkıyordu. Resmen altında kıvranıyordum. "Nasıl istersen Rogers."
Bu sefer git gelleri hızlanmıştı. İkimizin de nefesleri birbirine karışıyordu. İnlemelerim çığlığa dönüştüğünde Calum'un elini aldım ve işaret parmağını ısırdım. Fazla sert ısırdığıma emindim ama umurumda değildi. Sesim fazla çıkıyordu. Tamam, kimse bu gürültüde bunu duymayacaktı ama beni garip hissettiriyordu. Parmağını ısırdığımda inledi. Yaptığım şey daha da hızlanmasına sebep olmuştu. Parmağını dişlerimin arasından kurtarıp konuştu.
"Çığlıklarını bastırma. Adımı inlemeni. İstiyorum." Dedi. Bunu söylerken çok ciddiydi. Adını inlememi neden bu kadar önemsiyordu bilmiyorum ama sanırım onu biraz kızdırabilirdim. Hiçbir şey demeden ellerimi saçlarına geçirdim ve dudaklarını dudaklarımla buluşturdum. Bu sefer onu sinirlendirmek için yapmıştım. Alt dudağını dişlediğimde adımı inledi. Gülümsememe sebep oldu. Ama masum bir gülücük değildi bu. Tekrar öpeceğim sırada kendini içime öyle sert ittirdi ki neye uğradığımı şaşırdım. "Sana adımı inlemeni söyledim. Adımı söyle Leah." Calum bu konuda bencil gibiydi. Gözlerime baksa anlardı ama o istediğini almak ve işini bitirmeye odaklanmıştı. Bu uyarısıyla onu kızdırmamam gerektiğini çok iyi anlamıştım. Kafasını boynuma gömüp dişlediğinde dudaklarımdan itemsizce onun ismi dökülmüştü. "Aynen böyle güzelim. Babacığın sözünü dinle."
İkimizde son kez birbirimizin ismini inlediğinde Calum üzerime yığıldı. Başı göğsümün üzerine düştü, ikimizde nefes nefese kalmıştık. Kasıklarımda dehşet verici bir acı verdi.
Calum nefesini düzüne soktuğunda üzerimden kalktı ve boxerını giydi. Benimde iç çamaşırlarımı özenle ve küçük küçük öpücükleriyle giydirmişti. Yanıma uzandı ve bana döndü. Dirseğinden destek alarak beni izlemeye başladı. Bakışlarına hiçbir anlam yükleyemiyordum. Bu neredeyse ağlamama sebep olacaktı. "Beklediğimden çok daha iyiydi Leah." Kahkaha attı ve kafasını yastığa koyup sırt üstü yattı. Bu dediği fazlasıyla utanmama sebep olmuştu ama gururumu da okşadığını söylemeliydim. "İlkini Calum Hood ile yaptığın için şanslısın güzelim. Benden başka kimsenin böyle hissettiremeyeceğine emin olmalısın." Dediğinde kafamı ona çevirdim. Ne kadar gözlerimi devirip küfür etmek istesem de bunu ona belli edip keyiflenmesini ve daha fazla egosunu tatmin etmek istemiyordum. Yapmak istediklerimi bastırarak ukala bir tavırla " Sadece tecrübe ettiğim kişisin Calum. Ayrıca çok değil, yarın deneyimlerimi başka bir adamla paylaşacağım ve nasıl hissedeceğime bir bakacağım." Dedim. Sinirlenmiş gibi bakıyordu. Evet, onu kızdırabilmiştim bu gözlerinden anlaşılıyordu. Kızgınlığını gizlemek adına bir kahkaha attı ve "Sen benden başkasıyla olamayacak kadar çok aşıksın bana Leah." Dedi alayla.
Vücudumutam olarak ona döndüm. "Evet, sana aşık olduğumu inkar etmiyorum." Dedim ciddibir tavırla. Sanırım bunu dememi beklemiyordu. O, ona aşık olduğumu söylerkenciddi değildi ama benim ciddi olduğumu fark ettiğine bir şeyler kafasına danketmiş gibiydi. Kafasını bana çevirdiğinde gözlerinde yine anlam veremediğim oifade vardı. "Yorgun görünüyorsun, uyu." Net bir şekilde emir vermişti. Ben onaaşık olduğumu itiraf etmiştim ama o bana uyumamı söylemişti. Ağlamak üzereydimama onun önünde ağlayamazdım. Olanlardan sonra güçsüz görünmek istemiyordum.Yüzsüzlük yapıp iyice Calum'a sokulup kafamı omzuna yasladım ve kollarımı onadoladım. Kokusunu iyice içime çektim. Bu olanlardan sonra mutluluktan havalara uçmamgerekiyordu ama Calum'un bakışları hıçkıra hıçkıra ağlamak istememe sebepolmuştu. Eliyle saçımı okşamaya başladığında tebessüm ettim. Bu hareketi birazda olsa iyi hissettirmişti ama iyice uykumu getirmişti. Göz kapaklarım yavaşçakapandığında son duyduğum şey "Aşık olmak için en boktan adamı seçtin Rogers." Olmuştu.
neden bu kadar kısa sürede yayınladığımı bilmiyorum... sadece canım istedi.umarım beğenerek okuduğunuz bir bölüm olur. öyle olmasını umarım.
ve bu bölümde bana yardımcı olan biriciğim nurtemell iyi ki varsın *morveyeşilkalpler* *pandavetavşanemojisi* ayrıca müzik seçiminde de yardımcı oldun... onun içinde ayrı teşekkürler *-*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
harsh light // hood
FanfictionCalum Hood haklıydı. Âşık olmak için en boktan adamı seçmiştim. Ama bu adam nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde doğru hissettiriyordu.