"Sonunda bana da vaktini ayırabildin Marie." Kahvesinden bir yudum aldıktan sonra masaya bıraktı ve dudaklarını büzdü. "Senin için her zaman vaktim var bebeğim biliyorsun. Böyle demen beni üzdü..." "Siktir git. Vaktinin neredeyse tamamını o emoyla geçiriyorsun." Bunu söylerken oldukça sitemkârdım. Çünkü olan buydu. Sürekli Michael ile birlikteydi ve bana zaman ayırmıyordu. "Pekâlâ, sana bir şey soracağım ve dürüst olacaksın." Kafamı sallamakla yetindim. "Tanrı aşkına Lea. Michael Clifford gibi bir erkek arkadaşın olsaydı ondan ayrılabilir miydin???" gözlerini kocaman açmış bir şekilde cevabımı bekliyordu. "Emolar ilgimi çekmiyor Marie." Dedikten sonra limonata dolu olan bardağımı önüme aldım ve pipet yardımıyla içmeye başladım. Biraz içtikten sonra pipete üfleyerek limonatamda kabarcıklar çıkarmaya başladım ve bunu yaparken Marie'nin gözlerinin içine bakmayı da ihmal etmedim. Marie bu yapmamdan nefret ederdi. Ve bende bunu bildiğim için yapıyordum... Bardağımı hızla önümde çekti. "Kes şunu. Bilerek yapıyorsun ve iğrençsin." Bu tepkisine kahkaha atarak karşılık verdim. Dayanamayıp o da benimle gülmeye başladı. "Emolar ilgini çekmiyor öyle mi?" "Kesinlikle çekmiyor Marie..." Bardağıma uzandığımda pipetimi çıkarıp bardağımı tekrar bana uzattı. "Senin ilgini neyin çektiğini biliyorum." Bunu söylerken kıkırdadı. "Ne çekiyormuş benim ilgimi bayan çokbilmiş?" "Sanırım senin ilgini, emoların, süper yakışıklı Asyalı yakın arkadaşları çekiyor. Yanılıyor muyum?" Suratımı asıp "O Asyalı falan değil tamam mı?" dediğimde bir kahkaha daha patlattı. "Ona Asyalı dediğimde o da senin gibi tepki veriyor." Bu dediği yüzümde kocaman bir tebessüme sebep oldu. "Cidden onu seviyorsun değil mi?" "Sevmek değil de hoşlanmak diyelim." Gözlerini devirdi. "Herkesi kandırabilirsin Leah ama beni değil. Seviyorsun işte." Beklenmedik bir anda birden bire "Beni öptü." Dedim. Bunu söylerken kahvesini içmediği bir anı seçmeliydim sanırım. Kahvesini bırakıp öksürmeye başladığında su uzattım. Suyu almadı. Öksürüğü kesildiğinde sinirle yüzüme baktı. "Ve ben bunu yeni öğreniyorum?" "Sence bunu yeni öğrendiğin için bana kızmaya hakkın var mı?" Dediğimde yüzündeki sinirli ifade ortadan kayboldu. "Pekâlâ..." "Bakire olmadığını öğreneli çok olmadı Marie. Bana vakit ayırdığın falan da yok. Nereden bilebilirdin?" Utana sıkıla yüzüme baktı. "Haklısın tavşancık üzgünüm. Bir daha asla böyle davranmayacağım." Ben suratımı asıp sırtımı sandalyeme yasladığımda elini uzattı ve elimi tuttu."Gerçekten üzgünüm ama dediğim gibi Michael Clifford ile birlikteyim..." Bu dediğine ikimiz de gülmeye başladık. "Tanrı aşkına! Ben Michael Gordon Clifford ile birlikteyim sürtük! Bu yüzden beni suçlayamazsın!" Tamam kabul. Emolardan hoşlanmasam bile Mikey farklıydı. Kedilere benziyordu. Ve kedileri kim sevmezdi ki? Ben. Kedileri nedense hiç sevemedim. Ben köpek insanıydım. Her neyse konu bu değil... Yani Calum ile birlikte olsaydım bende sürekli onunla olurdum. "Tamam, biraz hak veriyorum." Dediğimde gülümsedi. "Ve bize yemeğe geldiğiniz gün var ya..." Kafasını saldı. "Ben odama çıkmıştım. Duş alıp hikâye falan okuyacaktım. Her neyse. Duştan çıktığımda Calum odamda yatağımda oturuyordu." Her cümlemde ağzını daha fazla açıyordu ve o bu haldeyken ciddi olmak çok zordu. "Sonrasında biraz konuştuk." Duraksadım. "Devam et!" "Beni kucağına aldı Marie..."Dedim. "Leah! Kesmeden devam eder misin?!" Fazlasıyla merak ediyordu. Eh ben olsam bende merak ederdim. "Çalışma masamın üzerine oturttu. Ve sanırım gerisi seni ilgilendirmez?" derken gülümsedim. Elime vurduğunda ağzımdan ufak çaplı bir inilti çıktı. Sert vurmuştu. "Bu şekilde vurma. Biliyorsun vücudum çok hassas çabuk morarıyor." Gerçekten sert vurduğunu fark ettiğinde yüzü düştü. Hatta neredeyse gözleri doldu. "Çok üzgünüm Lea. Ben tamamen unuttum. Gerçekten üzgünüm." "Hey, tamam sorun değil sakin ol. Hem artık moraracağını sanmıyorum." Elimi ovalarken Marie gözlerini elimden ayırmadı. Dikkatini dağıtmak için tekrar konuşmaya başladım. "Ve beni tekrar öptü. Sadece dudağımdan da değil. Ve ben ne yaptım biliyor musun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
harsh light // hood
Fiksi PenggemarCalum Hood haklıydı. Âşık olmak için en boktan adamı seçmiştim. Ama bu adam nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde doğru hissettiriyordu.