"Assss" Bahri Abi "Ülen küfretmesene ne güzel oyun oynuyoruz." diye çıkıştı bana. "Bahri Abi küfür etmiyorum As var bende. As hani üzerinde A harfi olan kart varya ondan." diye açıkladım. "O zaman sende sonuna efekt ekleme de anlayalım." dedi Timur Abi. Timur Abi'de amnezi vardı. Doktor ona bunu ilk söylediğinde hastalığın ismini küfür olarak algılayıp doktoru dövmeye kalkmıştı.O yüzden adam her gün "Siz kimsiniz lenn? Bir dakika esas ben kimim lenn?!" diye güne başlıyordu. Bazı günler üşenip hiç açıklama yapmıyor kendi haline bırakıyorduk. Onunla kumar oynamanın iyi yanı da buydu. Timur Abi'ye 'yarın öderim' demek kadınların 'yarın diyete başlıyorum' demesi gibiydi. Koca bir yalan. O yüzden adam gidip bütün parasını varlığından bile emin olmadığımız bir kuruşlara çevirmişti. Kumar oynarken de bir kuruş yatırıyordu.
"Bu arada konuyu değiştirmeye çalışmayın ben kazandım, görelim paracıkları." dedim. Timur Abi avucumu bir kuruşlarla doldurdu Bahri'de inadına 10 tane elli kuruş koydu. Bahri Abi "Hadi bana müsade, karnım acıktı." dedi ve gitti. Bende Ayşe'nin kuaförüne gitmeye karar verdim. Bugün Ayşe'nin aklını başından alacaktım. Ama yardım lazımdı. Kaan ve Zeki'yi de alıp kuaföre gittim. Kaan benimle gelmeye dünden razıydı ama Zeki kafayı şu inşaatçı kızla bozduğundan onu ikna etmem zor oldu. Zeki bana lazımdı, onsuz Kaan'ı zapt edemezdim. Kaan'da kişilik bozukluğu vardı. Yani çocuk arada sırada kendini Tom ve Jerry'deki Jerry zannedip hayali bir Tom'dan kaçıyordu. Küçükken fazla çizgi film izlemenin zararları...
Ayşe, Kaan'a iğrenerek Zeki'ye hayranlıkla baktı ve bana da... Bana bakmadı bile. Ah o altın sarısı saçları, mis gibi çilek kokusu, masmavi gözleri... Ben işte o ünlü şairdim. Yani mahallede ünlüydüm, o da şiirlerimden birini yanlışlıkla bizim caminin imamına okuttuğum içindi. Şiirimi camide unutmuşum. İlkokul hocam hep yazıma 'oğlum bu ne böyle Arapça gibi.' derdi. Haklıymış da. İmam dua zannedip şiirimi okudu.
Ayşe "Zekiciğim beni görmeye mi geldin?" dedi. Zeki "Seni görmeye gelmedim. Fulya kuaförde dediler de ondan geldim. Yoksa ne yapayım ben seni?" dedi. Ben şaşkınlıkla Zeki'ye bakarken Ayşe epey bozulmuştu. "Ne buluyorsun ki o kızda?" diye sordu Ayşe. Zeki "Sende bulamadığımı." deyince Ayşe bizi kovdu. Daha şiirimi okuyacaktım. Tatlım niye kovdun ki beni? Benim pamuk şeker gibi bir kalbim var oysaki...
Zeki böyleydi Ayşe'ye karşı son derece kabayken Fulya'nın yanında sevgi böceğine dönüyordu. "Oğlum ne yapıyorsun ya? Niye kıza öyle davrandın ki?" diye sordum. "Siz Fulya'yı kız olarak bile görmüyorsunuz lan. Hem işim olmaz benim Ayşe ile falan." Zeki bunları söyledikten sonra kapıda kalan bir müşterinin aramasıyla gitti. "Tom geliyor! Yardım edin!" Kaan da bağırıp koşmaya başladı. Ben de yalnız kaldım.
Ben sokağın kenarında otururken bir grup takım elbiseli adam mahalleye giriş yaptı. Yanıma gelip "Bu mahallenin başı kim?" diye sordular. Zeki'yi arayıp gelmesini söyleyince "Oğlum adam ta karşı tarafta oturan bir müzisyenmiş bana ciddi ciddi 'sizde sol anahtarı var mı?' diye sordu. Şimdi geri dönüyorum ama trafik çok fena ancak akşama dönerim." dedi. O sırada elinde çekiçle oradan geçmekte olan Fulya'yı durdurup takım elbiseli adamlara "Alın siz bunu kendisi başa yakındır, ne diyecekseniz ona deyin." dedikten sonra oradan tüydüm ve işi Fulya'ya kakaladım.
Biraz uzaklaşıp bir duvarın ardından onları dinlemeye başladım. Takım elbiseli tayfayla muhattap olmak istemiyordum sonuçta benim kalbim pamuk şekerdendi, öyle kavga dövüş bana göre değildi, ben barış adamıydım. Ama aksiyonu da kaçırmak istemiyordum.
Takım elbiseli tayfa Fulya'ya bir zarf verip gitti. Fulya'nın yanına koşup merakla zarfta ne olduğunu sordum. Beraber zarfı açtık. İçinde bir not vardı. Notta şunlar yazıyordu.
MÜTEŞEKKİR MAHALLESİ
Sayın Hulusi Mahallesi Baş İdarecisi, Müteşekkir Mahallesi Baş İdarecisi olarak size görüşlerimi bildirmek için bu mektubu yazıyorum. Mahallenizden de içinde yaşayanlardan da tiksiniyorum. Fakir fukara diye acıyamıyorum da. Birde mahalleler yakın olduğu için sürekli göz zevkimi bozuyorsunuz. Nasıl bir şeyse mahallenizde her türlü psikopat var. Geçen bir tanesini bizim mahallenin çöpünde buldum bana 'sen kimsin lenn?!' diye bağırdı. Şaşırıp mahalleninizi derinden incelemek için adamlarımdan bazılarını gönderdim. Birisi bir ayyaş tarafından yemek sanıldı, kolunda diş iziyle döndü. Başka bir tanesi inşaatçı bir kız tarafından linç edildi. Diğer birinin kafasında çay bardağı kırmışlar. Bunların dışında kafasına oralet dökülen, içinde -çok affedersiniz- sidik kelimesi geçen küfür yiyen, lahmacunla dövülen, 'mahalle baskısı' diye suratının fotokopisi çıkarılan, çifte atılan, kravatı çalınan, saçı kazınan adamlarım var. Bu adamları silahlı çatışmaya soktuğumda bu kadar zarar görmemişlerdi. Nasıl insanlarsınız siz yahu? Neyse konu şu ki komple taşınmanızı arz ediyorum. Bende para bol o yüzden direnmeye kalkmayın.Müteşekkir Mahallesi Baş İdarecisi,
Can ERİK
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HULUSİ MAHALLESİ
HumorBurası sorunların baklavayla çözüldüğü, kendilerine gülmeyi bilen insanlarla dolu, merakın bulaşıcı olduğu, her daim samimi ve sıcak bir havaya sahip, geleneklerini yaşatan, her çeşit insanı içinde barındırmaktan çekinmeyen Hulusi Mahallesi. Ne diye...