Sabah gözlerimi tanımadığım bir yatakta açınca "Şişe Çevirmece"nin çok da masum bir oyun olmadığını anlamıştım. Fakat, bu olanları değiştirmiyordu. Bir de neler olduğunu hatırlasam.
"Günaydın!" dedi tanımadığım ses. Gözlerimi açıp baktığımda karşımda Zeynep'ten bir başkası vardı. Şimdi siz soracaksınız "Zeynep de kim la?" diye. Zeynep benim oda arkadaşım. Yurtta yani. Ama bu odanın duvarları bizim yurdun pembe duvarlarına küfür gibi bej rengiydi. Ayrıca yurdumuzda çift kişilik yatak da yok. Öff ben ne diyorum ya!
"Sen kimsin?" Diye sorup yatağa baktığımda ağlamak istiyordum. Üstümde bana en az 3 beden büyük fakat karşımdaki yabancıya tam gibi görünen büyük t-shirt üstümden dökülüyordu. "Selam! Barın ben." Dedi o ses. Fakat ben ağlamaya başlamıştım bile. Hayır, Heves. Ağlama kuşum ağlama. "Dün gece burada ne oldu?!" Diye sordum kızgınlıkla. O ise gayet rahattı "Neden sordun ki?" Diye alayla yüzüme bakıyordu. "Bak, ben hiçbir şey hatırlamıyorum tamam mı? Ve... ve ayrıca korkuyorum. Gerçekten. Dün akşam ne oldu?" Alacağım cevap beni öylesine korkutuyordu ki.
"İçini rahatlatmam için yalan mı söylememi isterdin, yoksa acı gerçeği yüzüne vurmamı mı?" Diye sorduğunda daha da kızmıştım. Ama yabancıya değil. Kendime. Çocukça bir oyun yüzünden sanırım hayatımı mahvetmiştim. "Gerçekler her zaman iyidir.Amabenşimdiannemenediycemallahımbanaçokkızıcakaybennaaptımayçokkorkuyorumşuanayyy" diye sözcükleri adeta Eminem edasıyla söyleyip ağlamaya başladığımda Barın "Heves, nefes al." Diyerek beni rahatlatmaya çalıştı fakat nafile. "Herşey için çok geç ben bakire evlenicektim ben çokgelenekselciyim annem de öyle ben de öyleyim ay bu pis devirde temiz kalamadım kınalı kuzun bad girl oldu anneeğğğ" diye ağlamaya devam ediyordum ki Barın gözlerimi sildi. "Ha yani tek sorun bu öyle mi? Ayy o halledilir. Ben evlenirim seninle." dedi ve BEN ŞOK! "Kusura bakma ama dalga geçilecek bişey değil bu hoff yaa resmen şuan çıldırıcam bide pis pis dalga geçiyo yaa!" Dediğimde "Yemin ederim ki dalga geçmiyorum. Bunlar gerçek. Ben seninle evlenirim. Gerçekten." Dedi gözlerimin içine bakarak. Çok sahici görünüyordu. "Yalnız evlilik aşkla olan bişey ıhömm-" ismi neydi bunun ya Bar'lı bişeydi. Barlas mıdyı acaba dur bi deniyim."-Barlas. Ben aşık olmadığım biriyle evlenemem yani kusura bakma." Dediğimde "Barın. Adım Barın. Ayrıca ne biliyorsun belki ben sana aşığım." Dediğinde "O işler öyle bir gecede olmaz Barın Efendi." Dediğimde "Bak ne güzel dedin. Şuan adeta bir babaannemsin. O da dedeme Ali Efendi derdi. Bak ne kadar çok uyduk dimi ama??" Diyip gözlerini açıp bana bakmaya başlamıştı. "Ay ben seninle napıcam?" Diye sorduğumda "Asıl ben seninle ne yapıcam küçük cadıııı??" Pardon? Cadı? Ben miymişim cadı? "Ne cadısı be? Cadı senin anandır bikere." Dediğimde "aaa ama ayıp oluyo yani. Gelecekteki müstakbel kayınvaliden için. Hele de benim annem. Pamuk gibi kadındır maşaallahı var benim annemin. Hem tanısan sen de seversin. Sev zaten, o seni kesin sever bak ben eminim. Herkesi sevmez ama sende bir umut ışığı var küçük Shakira." Küçük Shakira? Ayy ben bunu iltifat olarak algılıyorum çünkü taaaaam bir Shakira manyağıyımdır. Böyle danslarını falan ezbere biliri- öhöm öhöm napıyom la ben? "Eveet bak bu son dediğini iltifat olarak algıladım tişikkirlir fakat hala bana dün akşam ne olduğunu anlatmadın?" diye konuyu odak noktaya geri getirdim.
"Şimdiii.. bence bak bundan hiiiç bahsetmeyelim. Geride bırakalım ve önümüze bakalım. Çünkü sen benim hep aradığım Prensessin ve zannediyorum ki ben de senin Beyaz Porsche'li Prensin olabilirim ha?" Dediğinde artık dün akşam beni iyice yakıp kavurmaya başlamıştı. "Üstümü sen mi değiştirdin?" Diye sorduğumda "Dün geceden sonra bir mahsuru mu var?" Diye bir cevap alınca benim şalterler otomatik olarak kalktı zaten. "Tabiiki var canım aaa sen kimsin kimin nesisin ben seni tanımıyorum ki? Sen beni çok tanıyorsun sanki." Dediğimde "Heves Arya Tanyeli. Anne ismi Ayza, baba ismi Ömer. 22 Ocak 1997'de İstanbul Çapa Tıp Fakültesi'de dünyaya gelmişsin. En sevdiğin mevsim kış, çünkü kardan adam yapmaya bayılırsın. Ayrıca soğuk içeceklerden ve yiyeceklerden pek hoşlanmazsın. Senin için hep sıcak olmalı ki bu yüzden en sevdiğin içecek Sahlep. Bol tarçınlı. Sıcak içecekleri çok sevmene rağmen normal çaydan ve sert kahveden nefret edip annenin bol buzlu limonatasına ve çilekli dondurmasına bayılırsın. En sevdiğin animasyon filmi Kayıp Balık Nemo. Çünkü tam bir Dory hayranısın ve kendini hep onunla özdeşleştiriyorsun. Ayrıca plaj havlun 18 yaşında olmana rağmen Kayıp Balık Nemo'lu. En sevdiğin kadın sanatçı Shakira. Onun hakkında bilmediğin şey yok. Vücudundaki benlerini bile ezberden sayarsın Shakira'nın. En sevdiğin erkek sanatçı ise Enrique Iglesias. Buna daha fazla girmicem çünkü bu adama olan sevgini accayip kıskandım. Neyse. En sevdiğin dizi Teen Wolf ve biten efsane HIMYM. Orada da oynamamış mıydı bu Iglesias? Tamam tamam oynamıştı hatırladım. Ama konumuz bu değil. En sevdiğin film serisi Karayip Korsanları. Jack Sparrow'la ilgili sana bir sınav yapsak kesin 100 alırsın o derece. Latin müziklerine ve Latinceye büyük bir ilgin var ve bence bu çok hoş. Resim yapmaya bayılırsın hatta en sevdiğin ressam Antonio Boticelli. Ayrıca en sevdiğin kitap Dante'nin İlahi Komedya'sı ve en se-", "Allah bilir sen benim kimlik numaramı bile biliyorsundur. Hem ayrıca sen bunların hepsini nerden biliyosun?", "Benim de kendi çapımda kaynaklarım var ama önemli olan şu Ben.Seni.Senden.Daha.İyi.Tanıyorum." Ayh bu ne şimdi? "İnşallah canım yaa inşallah." Diyerek yataktan fırlayacaktım ki üstümde sadece bir tshirt olduğunu hatıtladım ve "Elbisemi verip odadan çıkar mısın lütfen?" Diye bir ricada bulundum. O ise kafasıyla ı-ıh yani HAYIR işareti yaptı. "Önce özür dile ve elbiseni verip odadan çıkayım. Ha istersen yanımda da giyinebilirsin." dedi. Uyuz işte. Öküz, kalas, ıslak odun hatta ve hatta işlenmemiş odun. "Ya bi çık bela mısın oğlum ya?!" Diye cırladığımda "Elbiseni aramanda bol şans. Ayrıca odadayım. Sen özür dilemeyerek beni odadan çıkarma şansını da kaybettin küçük Shakira!" dedi ve yatağın karşısındaki tekli koltuğun üstüne oturdu. Her yeri gözümle taramama rağmen elbiseme dair en ufak bir ipucu bile yoktu. "Ne o? Kalkmadan elbiseyi bulabileceğini mi sanıyorsun? Peki, peki. Sana ufak bir ipucu: Banyoya bak." Ay ben oraya nası- Bi saniye. Benim üstümde tshirt var ayrıca çarşafla üstüm örtülü. Hahayt çok zekiyim çarşafla çıkıcam yataktan. Ufak hareketlerle çarşafı belime doladım ve banyoya doğru ilerlemeye başladım. Banyoya girdiğimde elbise kapının arkasına asılmıştı. Orada hemen üstümü değiştirdim ve banyodan dışarı çıktım. Çantamı aramaya koyulacağım sırada Barın kolumu tuttu ve bana şu sözleri söyledi: " Bir ay. Bana sadece bir ay ver. Benimle şansını dene. Ben de sana bu bir ay sonunda dün gece neler olduğunu söyleyeyim. Belki de düşündüğün gibi bişey olmamıştır. Ama bir ay. Bir ay boyunca benimle çık. Sevgilim ol. Belki de sandığın kadar uyuz birisi değilimdir." dediğinde aslında bundan başka bir çarem olmadığını zaten biliyordum. Dün akşam gayet açık ve netti ve onunla evlenmeliydim. Bu bir kesindi ama böyle bir uyuzla. Belki de dediği gibi o kadar da uyuz birisi değildir. Denemektem zarar gelmez. "Pekala, ama sadece bir ay." O an Barın'ın suratını görseydiniz sarılıp yanaklarını sıkıştırmak isterdiniz çünkü bunu yapmayı ben de istedim. "O zaman seninle.. hımm bi kahvaltı edelim. Sonra da seni evine bırakırım ha ne dersin?" dediğinde "Yurduma. Yurduma demek istedin herhalde." Dedim ve onunla birlikte odadan çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eyvah! Hatırlamıyorum
ChickLitBir şişe çevirmece oyunu nelere mal olabilirdi ki? İşte, bizim Heves de böyle düşünüp "Cesaretlik" demişti. Fakat arkadaşları ne zillere basıp kaçmasını istemişlerdi, ne de birisine "Seni seviyorum." demesini. İşte her şey o şişe çevirmece oyunuyla...