Barın arabayı durdurduğunda gelmemiz gereken kafeye geldiğimizi düşündüm. Ama.. Woav! Bu ne be! Olum bu cafeyse bizim gittiklerimiz aşevi. Pahalıdır burası yaa. Ne bilim deniz kenarı falan. Barın kapımı açınca teşekkür edip arabadan indim ve onunla cafenin içerisinde doğru yürümeye başladım. Bu ne yaaaa vaaay be hayat bunlara güzel ya. Bi de Sinatra çalıyo ayy ben bayıldım buraya. Ama kiiim bilir kaç paradır burada bir su?
"Barıııın?","Efendim canım?","Ya sanki burası fazla pahalı gibi. Başka bi yere mi gitsek acaba??" Dediğimde "Hayıır tabiikide. Burada yiyelim işte ne güzel. Zaten benim olduğun yerde senin paran geçmez öncelikle unut o ben öderim palavralarını." Diyip elimi daha sıkı tutmaya başladı ve deniz kenarı bir masaya oturdu. Çok hoş bir garson kız geldi ve "Merhaba Ba- Merhabalaaaar ben size hemen menülerimizden getireyim." Diyerek yanımızdan uzaklaştı. Bu kız ne dicekti ki acaba? Eh haliyle kız böyle yapınca ben de Barın'a dönüp bakmaya başladım. Ama o şirin yüz ifadesi bana ne soracağımı bile unutturmuştu. Kız menüleri getirip uzaklaştığında içimden burada bir suyun bile 10 lira olmaması için dua edip menüyü açtım ama karşımdaki manzara berbattı. Sanırım ben aç kaldım. Hayır yani ben kimseye hesabımı hayatta ödetmem. Ay bu ne bilmembişey tost dö bilmemne bilmemne spagetthi lö bilmembişey kaşarı... Aaaay bişey de Türkçe olsun canım neyce bunlar Fransızca falan herhalde. Hayır yazıları geçtim bir tabak makarna burada 55 lira aaaa bu ne ya ben o parayla kaç kitap alırım sen biliyo musun be cafe?!
"Ne yemek istersin Heves'çiğim?" Nöey? O bana Heves'çiğim mi dedi?!. "Ihömmm.. şeyyy.. ııı.. ben aslında çok da aç değilim yani ben iyiyim böyle ya sen ye yani ben yemi-", "Sakın bana yemicem deme küçük hanım yiyceksin çünkü. Seç hadi!", "Aaaayh ben burada yazılanlardan bişey anlamadım ki neyce yani bunlar öz Türkçemiz varken sen git elalemin dilinde yaz ay bu ne ya valla şiştim yok ben yemicem cidden yemicem hiç canım istemiyo Barın gerçekten yaa-","Tamam sen bilirsin canım. Bakar mısınıııız","Buyrun beyfendi.","Bize iki tane portakal suyu, bir porsiyon Pâte feuilletee aux epinards yalnız acısız olsun, bir porsiyon Pâte feuilletee â la volaille ve bir de Cafe filtre istiyoruz.","Peki efendim." Diyerek önümüzdeki menüleri aldı ve ortadan kayboldu. "Dediklerinden sadece portakal suyunu, acısız olmasını ve bir porsiyon demeni anladım gerisi bende yok." Dedim kendi kendime. "Efendim Heves'çiğim ne dedin duyamadım da.", "Y..yok bişey yaa hiiiç öyle işte kendi kendime ben saçmalama sorunsalı falan öyle." Bana garip garip bakıp kafasını salladı ve denizi izlemeye koyuldu. Haaaa bu arada.. ben telefonuma hiç bakmadım kiiiiğğ!! Zeynep beni kesicek kesin öldürücek beni dur bakayım.. ayh aaayh öldüm ben. 48 cevapsız çağrı 32 mesaj ve hepsi aynı kişiden: ZEYNEP. Dur ben onu bi arıyım. "Ben şu balkonda bi arkadaşımla konuşup geliyorum." Bana dikkatle ve hafif bir kıskança baktı. "Kimmiş bu arkadaş?", "Eğer 2 dakika içinde aramazsam beni öldürecek bir arkadaş." Dedim ve oflayarak balkona çıktım. Zeyno'm yazısının üstüne bastım ve dııt dıt sesleri doğru düzgün duyulmadan telefon açıldı vee işte beklenen an"NERDESİNSENKAÇSAATTİRARADIMAÇMIYOSUNSENBENİMERAKTANÖLDÜRÜCENAYHFENALIKGELDİBANAÇILGINGÜLDENİZORİDAREETTİMEHBUNEDİRİNSANBİHABERVERİRBEKUŞUMMAYRICAOTELEFONUKULAĞINDANUZAKTUTTUĞUNUNFARKINDAYIMONUDAKULAĞINAKOYBAKAYIMHEEHAFFERİN eee anlat hadi noldu neden gelmedin dün akşam çatlıcam şimdi bi yerimden" Allahım bu kızın ani ruh değişimleri beni öldürecek. "Okulda anlatayım mı çünkü bunlar telefonda konuşulacak şeyler değil hani biraz uzunumsu gibi.","Ayrıntı ver çatlıcam yoksa.","Yani ben de tam hatırlamıyorum ama sanırım hiç yapmayacağım bişey yaptım." Bu ne büyük korkudur telefondaki beni öldürmeyecekse cafedeki kalas beni kesin öldürecekti. "Gerisi sende Zeyno'm hadi öptüm bebişim.","Ay bi dursa-" yüzüne kapadığım için beni affet Zeyno'm. Hızla balkondan içeri girip sandalyeme oturdum ve gülümseyerek Barın'a baktım. Ama o bana sinirle bakıyordu. Fazlasıyla sinirli. Çok sinirli. ALLAM BU KALAS AŞIRI SİNİRLİ!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eyvah! Hatırlamıyorum
ChickLitBir şişe çevirmece oyunu nelere mal olabilirdi ki? İşte, bizim Heves de böyle düşünüp "Cesaretlik" demişti. Fakat arkadaşları ne zillere basıp kaçmasını istemişlerdi, ne de birisine "Seni seviyorum." demesini. İşte her şey o şişe çevirmece oyunuyla...