"Genç adam ona sevgi dolu bakarken onun için dünyanın en çirkin sesini duydu."
"Demirciim!"
Genç adam arkasını dönüp çirkin sesin sahibine nefret ile baktı.
"Seni buralarda görmek şaşırttı, ne yapıyorsun bakalım?"
Bu sesten nefret ediyordu, genç adam.
"Git başımdan. Yürü Gece."
Gece şaşkınlıktan irileşmiş gözleriyle ikisini izliyordu.
"Yeni mi bu da? Ah! Demir, insan annesine böyle güzel bir hanımdan hiç bahsetmez mi? Kırılıyorum ama!"
"Kes artık şu oyunu! Laftan anlamıyor musun?"
"Tatlım biz bir aileyiz. Eminim babanda genç hanım ile tanışmak isteyecektir!"
Amacı neydi bunun?
"Düşük çeneni kapat ve aptal arkadaşlarının yanına dön."
Kadın sinirlenmişe benziyordu. Genç adamın yanına yaklaşarak adeta tısladı.
"Kendini ne sanıyorsun bilmem ama baban ile iplerin kopması iki dudağımın arasında unutma!"
Demir tiksinircesine kadına baktı. Hiçbir şey demeden yürümeye başladı. Gece de peşinden gidiyordu.
Demir, sanki geçmişe özlemini, zamanın bu kadar hızlı akmasına inat yavaş adımlar ile yürüyordu. Genç adam ellerini yumruk yapmış, kaşları çatık ve sinirlerine hakim olmaya çalışıyordu. Gece ise olanları düşünmek ile meşguldü.
Alışveriş merkezinden çıkıp, otoparka doğru yürüdüler. Demir hala konuşmamıştı. Araca yerleştiklerinde uzun ve ince parmakları, direksiyonu sıkmaktan beyazlaşmıştı. Genç adam, otoparktan çıktıktan sonra hızını arttırmıştı. O kadının, midesini bulandıran sesi kulaklarından gitmiyordu. Söyledikleri, iğrenç gülüşü, şeytani bakışları... Hepsinden, hepsinden nefret ediyordu. Balçıkta daha da dibe batarken hızını gittikçe arttırıyordu. Bu kadının ona annesi olduğunu hatırlatmasını hazmedemiyordu. Anneymiş! Onun annesi ölmüştü ve bu kadın Demir ile güpe gündüz dalga geçiyordu. "Annen" derken gözlerindeki kötülüğü, genç adamın midesini bulandırıyordu. Ama üzülmüyordu, çünkü onu sadece sevdikleri üzebilirdi. Bu aptal kadın sinirlerini bozmaktan fazlasını yapamazdı. Babasının bu kadar kör olması daha çok sinirlendiriyordu. Hızı gittikçe artarken artık arabaların korna seslerinide, kırmızı ışıklarıda umursamıyordu. Gece'yi ise tamamen unutmuştu. Genç kız huzursuzca yerinde kıpırdanıyordu. Genç adam, gözlerini bir noktaya sabitlemiş gazı köklüyordu. Böyle giderse kaza yapacaklardı.
Gece'nin, arabanın hızından dolayı midesi bulanıyor ve kendini kötü hissediyordu. Soğuk soğuk terlemeye başlamıştı. Bitkin hissediyordu. Yazacak gücü kendinde bulamadı. Elini, genç adamın direksiyonu sımsıkı tutan koluna koydu. Genç adam bu dokunuş ile irkilmişti. Anlamadı. Birkaç saliseliğine gözlerini Gece'ye çevirdi. Yüzü solgun gözüküyordu. Arabayı sağa çekti. Ne yapıyordu böyle? Bilincini yitirmiş, öfkesine yenik düşmüştü. Kaza yapacaklardı neredeyse.
"İyi misin Gece?"
Gece gözlerini kapatmış kendine gelmeye çalışıyordu. Kulakları, basınçtan tıkanmış gibiydi. Boşluğa düşüyormuş gibi üzerinde yarımlık hissi dolanıyordu. Derin nefesler alıp vermeye gayret ediyordu.
Demir telaşla,
"Gece iyi misin?
...
Kendine gel!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECE
Teen FictionBir gece, Bir kaza, Üç kayıp, Yıldızlara uzanan hüzün, Siyaha bulanan ruhlar, Can acıtan yıkımlar, Sonsuzluğa uzanan acı, Bir çığlık, ancak bu kadar sessiz olabilirdi. Bir kibrit çöpünün aydınlattığı karanlık ne kadar aydınlık olabilirdi ki? Tüm H...