Demir, yaşlı kokonanın çatık kaşlarının şaşkınlıkla kalkmasına umursamaz bir eda ile bakıyordu. Yaşlı kadın,
"Na-nasıl yani Demir bey, bu dilsiz kızı ne yapacaksınız. Size güzel kızlarımızdan çağırayım." demişti.
Kadının son cümlesinde Demir yüzünü buruşturmuştu. Bir fahişeyi ne yapacaktı sanki. Onun istediği bu masum kızı bok çukurundan kurtarmaktı. Etrafında yeterince fahişe vardı zaten.
"Bunu istiyorum uzatma."
Tek bir cümlelik emir cümlesi. Gece'nin kaderini değiştirmeye yetiyordu işte. Demir'in tavrı sertti. Yüzündeki hiçbir kas tereddüt etmeden oynamıştı. Kadın, Demir'i çok eskiden beri tanıyordu. Sinirlenince nasıl bir hal aldığını çok iyi bilirdi. İri cüssesinin, kaslarının hakkını veriyordu genç adam. Buna bizzat şahit olduğu için yaşlı kadın itiraz etmedi. Zaten onun istediği de paraydı. Bu aptal dilsiz pek bir işine yaramıyordu. Yüklü miktarda ki parayı elbette dilsize tercih edecekti.
Demir, cebinden para tomarını çıkarıp tezgaha fırlatınca yaşlı kadının gözlerinin içi parlamıştı. Kadın umduğundan fazlasını almıştı fakat kurnaz kadın Demir'den daha fazla para koparmak için burun kıvırdı.
"Bu kıza, bu kadar para mı biçiyorsunuz aşk olsun Demir bey. Böylesini bir daha bulamazsınız."
Aramayacaktı da zaten. Kendini akıllı sanan bu kadına istediğini verecekti. Gözü parayı mı görüyordu zaten...
"Al şunu, ve o hiç susmayan çeneni kapat."
"Tabiki Demir bey, çok teşekkürler. Bilirsiniz sizi severim. Her zaman kapım size açıktır."
"Paranı aldın, uzatma artık."
Yaşlı kadın daha fazla konuşmadan susmuştu. Demir'in birkaç adım uzağında, elleri önünde birbirine kenetlenmiş yarı şaşkın yarı utangaç bir ifade ile Gece konuşulanları dinliyordu. Demir'in kafasını çevirmesiyle utanarak kafasını yere eğdi. Demir, kızın bu haline içten içe gülerken daha fazla utandırmamak adına başını çevirdi. Daha sonra kıza,
"Hadi gidiyoruz" dedi.
Gece, eşyalarını bile almadan genç adam ile birlikte otelden dışarı çıkmıştı. O kıyafetler ona geçmişi hatırlatacak.
Mavi elbisesi, o şerefsiz adamın vücuduna hiç acımadan vurduğunu hatırlatacaktı. Acıdan gözlerinden yaşlar gelirken sesini bile çıkaramadığını hatırlayacaktı. Ağladığı için daha çok vurduğu, daha çok ağladığı geceleri hatırlayacaktı. Acı gözlerini kapatmasına izin vermeyecekti, Gece'nin... Uykusuz geçirdiği gecelerde bunları fazlasıyla yaşamıştı çünkü.
Gece, acı çekenlerin şefkatli kollarıydı. Yüreği yaralı olanların sığınağıydı. Samimiyetsiz bir sevgidense, gerçek bir soğukluğu vardı gecenin. Ve acı çekenler şunu çok iyi bilirdi ki boş umutlar insanı daha fazla yaralamaktan öteye gidemezdi.
Genç kızı düşüncelerinin oluşturduğu balçıktan, Demir'in kalın sesi çıkarmıştı. Demir, otelden çıktıklarından beri kızın düşüncelere daldığını ve çatık kaşlarının arkasındaki acı dolu bir geçmişin olduğunu görebiliyordu.
"Artık korkma, hepsi geçti."
Gece başını kaldırıp genç adama baktı. Neden ona yardım ediyordu ki, bu gerçekten merak ettiği bir konuydu. Nasıl bir çıkarı olabilirdi ki...
İçten içe korksada onu çekip çıkardığı bu bok çukurundan daha fazla kötü olamazdı. Kaybedecek hiçbir şeyi yoktu ki. Bu yüzden korkusuda yenik düşüyordu yaralı yüreğindeki acıya...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECE
Fiksi RemajaBir gece, Bir kaza, Üç kayıp, Yıldızlara uzanan hüzün, Siyaha bulanan ruhlar, Can acıtan yıkımlar, Sonsuzluğa uzanan acı, Bir çığlık, ancak bu kadar sessiz olabilirdi. Bir kibrit çöpünün aydınlattığı karanlık ne kadar aydınlık olabilirdi ki? Tüm H...