Bölüm ithafı; Mirayelikel
"Huzursuz musun?"
***
Gece, Demir'in ses tonundaki hayal kırıklığını hissetmiş fakat duygularını daha fazla bastıramayacağı için bu sefer açık ve acı olan kelimelerini buluşturmuştu kağıt ile.
"Evet, yani her gece yatağa yattığımda kendime soruyorum, 'Ben burada ne arıyorum?' diye. Gerçekten ne arıyorum, Demir? Bu böyle daha ne kadar devam edebilir ki? Evet, o pislik yuvasında olmaktansa burada olmam daha iyi fakat ben artık huzur istiyorum. Kafamda milyon tane soru ile uyuya kalmaktan yoruldum, tükendim. Hapis hayatı gibi boşa geçen onca senemden sonra artık tek bir saniyemi bile boşa geçirmek istemiyorum ben. Çünkü ben zamanın kıymetini anladım. Eğer şimdi yapmazsam yarım kalacağımı biliyorum. Benimde her insan gibi hayallerim var, ideallerim var. Bende hayattan ölüm dışında bir şeyler bekleyebiliyorum, Demir. Lütfen, anla..."
"Gece, bak anlıyorum seni. Anladığım için sana yardım etmek istiyorum."
"Burada kalamam, Demir. Üzgünüm fakat kalamam."
Demir, Gece'nin yazdığı notu okuduktan sonra dehşete kapılmıştı. Ne yapacaktı şimdi? Ne yapması gerekiyordu. Ah... Bilmiyordu. Bu sırada Sıla geldi. Ne olduğunu sordu. Anıl, isteksizce durumu özet geçtikten sonra Sıla, Gece'ye baktı.
"Bak bana kuzum!" dedi.
"Neyin var? İyi görünmüyorsun?"
Gece şaşkın ve mahzundu. Kimse onun nasıl hissettiğini merak etmezdi. Şimdi bu genç kızın ona bir anne şefkati ile yaklaşması yüreğini ısıtmıştı. Gözlerinin dolduğunu hissetti. Titreyen elleri ile incilerini kağıtla buluşturdu. Sıla'ya uzattı.
"Burada kalmak iyi gelmiyor..."
Sıla bir süre cevap vermedi. Elini genç kızın çenesine götürüp kedi okşarmış gibi okşadı. Kaşlarını samimiyet ile kaldırarak ekledi;
"Aklıma güzel bir fikir geldi. Üniversiteyi burada okuyayım. Beraber kalırız. İkimiz. Ne dersin?"
Gece, şaşkın bir ifade ile genç kıza bakıyordu. Ne diyeceğini bilemiyordu. İki erkek ile aynı evden kalmaktansa Sıla ile kalmak daha akla yatkın geliyordu. Aslında sorun onlarla kalmak değildi. Şüphesiz, bir kadın ve iki erkek namuslarıyla aynı evde yaşayabilirlerdi. Sorun onlara yük olduğunu hissetmesiydi. Gece, kafasını salladı. Bu onaylıyorum demekti ki Sıla buna çok sevinmiş ve Gece'nin boynuna atlamıştı adeta. Yeni hayatında, yeni bir kapı açılmıştı şimdi. Her şey o kadar normalmiş gibi gelişiyordu ki hayret edemiyordu artık.
Demir ne kadar bundan memnun olmasada Gece'yi emin ellere teslim ettiği için içi rahatlamıştı. Gece'den böyle bir şey beklemiyordu. Onun huzursuz olabileceğini aklından dahi geçirmemişti. Sanırım biraz bencillik yapmış ve sadece kendi duygularını düşünmüştü. Çünkü Demir, genç kızın yanında olduğu gibiydi. Huzurlu ve güvende hissediyordu. Samimiyet duygusunu ağzında, dişlerinin arasında, parmak uçlarında, burnunun üst dudağına düşen gölgesinde ve göğsünün sol kısmında derinden hissediyordu. O, memnundu fakat genç kızı düşünmemişti. Büyük bir hata yapmıştı. Şimdi bu hatanın doğurduğu pişmanlık içini kemiriyor ve tüm enerjisini kaybetmesine sebep oluyordu.
Anıl, rahatsızlık veren sessizliği bozarak artık uyumaları gerektiğini söylemişti. Herkes başıyla onayladıktan sonra dağıldılar. Bu gece kimseye rahat bir uyku yoktu. Herkes gergindi. Demir, ağzını dahi açmadan odasına giden ilk kişi oldu. Gece'de peşinden kendi odasına yönelmişti. Sıla ile Anıl'da tuhaf bir bakışmadan sonra omuz silkip odalarına girdiler. Gece, asaleti ile ortadaydı işte. Yaşayan tüm insanlığı karanlığı ile cezbediyor ve daha sonra o asil duyguda boğuyordu sizi. Bu gece de öyle olmuştu. Boğmuştu bu dört genci. Elemi sokabilmişti yüreklerine...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECE
Novela JuvenilBir gece, Bir kaza, Üç kayıp, Yıldızlara uzanan hüzün, Siyaha bulanan ruhlar, Can acıtan yıkımlar, Sonsuzluğa uzanan acı, Bir çığlık, ancak bu kadar sessiz olabilirdi. Bir kibrit çöpünün aydınlattığı karanlık ne kadar aydınlık olabilirdi ki? Tüm H...