Gibi Gibi

155 18 4
                                    

''Evet, evet işte tam orası! Lütfen devam et!!'' işte burası cennet. Bir gün göreceğimi biliyordum.

''Rica etmenize gerek yok yüce efendim, biraz daha siyah üzüm ister misiniz?'' kumral hizmetkarım ayak masajını bırakıp sordu.

''İsterim! Ama çekirdeklerini çıkart, ama dışarıdan bakınca çıktığı çakılmasın Sehuncuğum- ah ve lütfen bana yüce efendim demeyi kes! Kami sama yeterli.''

''Pekala Kami sama.- Sonya! Sonya!''

''Kami sama diyeceksin- resmiyeti kaldırma!''

''Sonya!'' bıkkın bir ses tekrarladı. ''Ben ancak tembelliğe tapar, uyuyarak da hacı olurum.'' gözlerimi aralayınca Yoongi ile göz göze geldim, o devam etti ''hadi gel, yayın başlamak üzere.''

''Ah uyuyakalmışım, hemen geldim.'' deyip sırıttım. Daha üzüm yiyecektik Sehuncuğumla.

+Aah ah! Hiç sorma ya.

Mochi! Yine mi sen?! Mitoz bölünme mi geçirdik anlamadım ki.

~~~~~~~

Malum telefonu alalı üç gün oluyor ve Bangtan tüm bu süre sahnelerdeydi. Hem fiziksel hem psikolojik anlamda. Aslında bir kozmetik firmasını uçuruma çekmek çok da zor değildi, özellikle iki dahi için.

Önce bir kavun aldık ve dilimleyip soğumaya bıraktık. Bunun önemine birazdan değineceğiz. Daha sonra Bangtan'ın konser hazırlıkları için Kyoto'ya gittik. Bighit beni kadrolu tercüman olarak aldığı için sürekli onlarla kalacaktım. Kulisdeki makyaj ürünlerini Innesfree ürünleriyle değiştirip konser alanına karıştım. Bundan sonra pek bir rolüm kalmamıştı.

Bir saat fanlarla bekleyip tezahuratlara katıldım. Bangtan sahneye çıkınca onlarla birlikte çığlık attım. Ağzımı kapatamadan Jimin'in yüz üstü yere kapaklandığını gördüm ve sesleri kesilen fanların arasından çılgın bir kahkaha patlattım.

''HAHAHAHAHAHAHAHAHAahahahh-'' tüm Army bana dölüp delici bakışlar atmaya başlayınca bunun yanlış ifade olduğunu anlayıp bağırdım ''AAAAHH AAAAH!! JİMİN-AH!!!!! Iirooonaaaa!!!''
Jimin'den sonra Taehyung da çığlık atarak yere yığıldı- onunla birlikte Hope da çığlık attı ancak yere düşmedi, bunun yerine bembeyaz kesilip Jungkook'u işaret etti. Bir heykel düşünün, güzelliğin sembolü Apollo'nun heykeli, paintball savaşının ortasında kalmış, tutkunun tüm kırmızıları güzel bedeninde- bir dakika, şiir kitabı değil bu, ne gerek var bunlara?! Her yerinde kırmızı benekler vardı işte!

Bize fırsat kalmadan görevliler sahneyi kapattı ve bir saat sonra tüm Bangtan'ın Kyoto devlet hastanesine kaldırıldığı açıklandı. Doktorların yaptığı ilk açıklamalara göre alerjik belirtiler gösteriyorlardı ve bunun kısırlığa kadar yolu vardı.

+NE?! Kısırlık mı??? Yok artık!!

Bunlar biraz aksiyon katmak için söylendi, endişenme Mochi. Hem sen niye ilgileniyorsun? İç sessin sen. Erkek iç ses. Yerini bil.

+Bana neden böyle davranıyorsunuz? Ben de sizin bir parçanızım.

Teşekkürler canım, biz bütün olarak iyiydik.

Tişikkirlir cınım bız bıtın ılırık ıyıydık- hadi ya?! Sen de iç sessin be! Burada tek bütün benim. Susun hikayeme devam edeyim da.

Hn! sana da hiç yaranılmıyor ha...

İyi o zaman git Mochi'yle takıl! Ben hikayeme devam ediyorum. Aynı günün sabahı herkes taburcu edildi ve Bighit'ten bir yönetici bu durumdan kozmetik firması Innesfree'yi sorumlu tuttuklarını açıkladı ve BAM! Bir anda tüm gündem firmayı suçlayan haberlerle çalkalandı. Dünyanın her yerinden BTS fanları şirketi suçluyor ve boykot başlattıklarını duyuruyorlardı. Ihıhıhıhı bu güçle dünyayı bile yönetirdik biz yav. Fakat şeytani planlarımız önceliğimiz değildi, unnimi kurtarma operasyonumuza odaklanmamız gerekti.

Bir gün boyunca eve gelmediler, biz de iç ses, Mochi, Puka ve ben temizlik yaptık. Daha doğrusu ben yaptım, Puka yattı, diğer ikisiyse Amway ürünlerini mi yoksa Cif ürünlerini mi kullanmam gerektiği konusunda kavga ettiler. Burjuvalar onlardan, bense (bkz:fakir) Bim ürünlerinden yanayım.

Ertesi gün geldiler ve heyecanla haberleri açtık. Bu olay gündeme bomba gibi düşmüştü ve ben bile onların oyunculuk yeteneklerine hayran kalmıştım. Sahnede gerçekten bayıldıklarını zanneden bazı fanlar gerçekten gerçekten bayıldılar. Biz ise istediğimizi almıştık, Innesfree'nin hisseleri taban yapmıştı ve başkanları Kim Bil Mem iflaslarını açıklayacağını duyurmuştu. Şimdi geriye kalan arkamıza yaslanıp soğumaya bıraktığımız kavunu yemekti.

~~~~~~~

''Doğruyu söylemek gerekirse beni ürkütüyorsunuz- dahiler hep mi bu karanlık auraya sahip olurlar?'' Jin sarıldığı yastığın arkasından Namjoon ve bana bir bakış attı. O uyarana dek ellerimizi ovuşturup dişlerimizi gıcırdattığımızın farkında değildim.

''Özür- özür!'' gergin bir şekilde gülümsedim ve mırıldandım '' hani başlamak üzereydi, uykumdan kalktığıma değecek bir açıklama yapsa iyi olur...''

O sırada Taehyung mutfaktan koşup geldi ve Namjoon'la aramıza oturup elini boynuma attı ''Demek uykuna değer veriyorsun ha, kimi gördün rüyanda? Beni değil mi? Ben ben...'' gülümseyip yanağımı çimdikledi. Ne demezsin canım, Sehun'la tek benzer yanınız ipek gibi saçlarınız.

+Saçları ipek gibi mi merak ediyorum gerçi...

Mochiii!!!!!!!

''Eeh??! Tabi ipek gibi saçlarım, dokun bak!'' Taehyung kafasını eğdi.

''Efendiim??! Sen şimdi ne dedin?'' kulaklarıma inanamayıp sordum. Ne yani bizi duyuyor mu? Bizi- iç sesleri?

+Sadece Sonya ve beni duyuyor. Muahahahahaha...

''Mochi merak ediyormuş ya, hadi dokun bak!!'' Taehyung ısrarla kafasını sallamaya devam etti ben de tereddütle başını okşadım. Bu. Çocuk. Uzaylı. Gerçekten. Uzaylı. Kami Light adına.

+Wooah, gerçekten yumuşak, teşekkürler Tae Tae.

''Ne zaman istersen Mochi.'' gülümseyip göz kırptı. Gücenme iç ses ama Mochi'yi sevmeye başladım.

+Mochi- 1, İç Ses- 0. Fighting iç ses!

Komşum? BTS!! -2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin