Bölüm Şarkısı : Can Bonomo - Kara
"Giyecek hiç birşeyim yok." Klişe ama gerçek. Bir saattir dolabımı kurcalıyorum ama daha giyecek tek birşey bulamadım.
Yerden kalkıp kendimi yatağa attım. Bacağım hala ağrıdığı için dolabın karşısında dikilemiyordum. Bu sefer dolabı gözümde canlandırıp kafamda kombinler kurmaya başladım. Ve buldum!
Babamın doğum günümde aldığı mavi askılı elbisem. Kesinlikle mükemmel. Yataktan kalkıp tekrar yere oturdum. Yatağımın altında duran büyük kutuyu çıkardım. Kapağını kaldırıp elbiseyi aldım. Babamın zevki konuşuyordu yine.
Tekrar yatağa çıktım ve elbiseyi güçlükle giydim. Bacağım bütün hareketlerimi kısıtlıyordu. Tekrar pantolon giymediğim için kendime sövme seansındayım.
Güç bela elbiseyi giydim. Sekerek dolabıma ulaştım ve düz taban bir ayakkabı aradım. Uygun bir ayakkabı bulduktan sonra yere oturarak giydim.
Odama yaklaşan ayak seslerini duyunca kapıya baktım. Gelen annemdi.
"Günaydın tatlım."
"Günaydın anne."
"Bacağın nasıl?"
"Daha iyi. En azından kendi kendime giyinebiliyorum."
"Neden kalktınki yatağından?"
"Nasıl neden kalktım? Okula gidicem ya."
"Saçmalama. Bu halde okula gidemezsin. Dün gece hemşireyi hiç dinlemedinmi? 2-3 gün istirahat etmen gerektiğini söyledi."
"Ben o kadar zaman evde duramam. Önemli derslerim falan var benim. Mümkün değil. Gitmem lazım."
"Sen gel bakalım şöyle." Diyerek kolunu belime sardı ve beni yerden kaldırdı. Beraber cam kenarındaki küçük kanepeme oturduk. "Dökül bakalım."
"Ne konuda?"
"Sen gayet iyi biliyorsun. Anlat." Semih'tenmi bahsesiyo acaba?
"Gerçekten anlamadım."
"Dün gece yanındaki çocuktan bahsediyorum." Korktuğum başıma geldi. Şimdi annem ne sorular soracak ne imalarda bulunacak. Bittim ben.
"He Semih mi? Okuldan bir arkadaş işte."
"Peki okuldan bir arkadaşla ormanda ne işin vardı?" Hobaa. Ayıkla şimdi pirincin taşını.
"Şey bizim küçük bir işimiz vardı. Ondan sonra bu gitmiş orman yoluna girmiş. Bende uyuyorum o arada hiç haberim yok. Bir uyandım arabadan dumanlar falan yükseliyo telefon çekmiyo ıssız yol gelen geçen yok napıcaksın mecbur otoyola çıkacaksın bizde..."
"Ay tamam yeter!" Hiç nefes almadan anlatabilme yeteneğimle karşımdaki insanı canından bezdirir ve hesap sorma yetisini kaybettiririm.
Annem biraz geri çekilerek beni süzdü.
"Nedir bu süslenmeler falan?"
"Süslenme mi? Hah. Bu benim her zamanki halim canım."
"Babanın doğum gününde aldığı elbiseyi giymişsin. Özel bir günde giyip düşman çatlatma planları yaptığın elbiseyi sıradan bir okul gününde giymen garip. " Bencede garip. Normalde okula giderken elime ilk geçen şeyleri üzerime geçirir giderdim. Peki bugünü özel kılan neydi?
"İçimden geldi giydim anne neden bu kadar sorguluyosun anlamıyorum doğrusu."
"O çocuk için mi?" Anneme yok artık bakışları atıyordum ama içten içe bu durumu bende düşünüyordum. Gerçekten Semih'e ilgi duyuyor olabilirmiydim? Baktığım zaman kuvvetle muhtemel. Ama tam emin olmadan reddetmek en iyisi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İhanet
Lãng mạnHayatını adadığın adamın sana sert ve kocaman bir darbe vurabilmesi kadar acımasız hayat.