Bölüm şarkısı : Canfeza - Şeftali Kırmızısı
Bugün hiç birşey moralimi bozamaz demiştim ya heh onu unutun. Bir anda bütün sinirlerim gerildi. Sinirle soludum ve kollarımı göğsümün altında birleştirdim. Sinir saçan gözlerimi Semih'in gözlerine diktim. Muzipçe gülümseyip yakınıma geldi.
"Günaydın." Hiç birşey söylemedim ve dik dik bakmaya devam ettim. "Tesadüfe bak yine karşılaştık." dedi sırıtırken.
"Evimin etrafında dolandığından olabilir mi acaba?"
"Demek hediyemi aldın. " Ben ona ölümcül bakışlar atarken o gülümsüyordu. Nasıl sinir bozucu bir insan bu böyle?
Ona cevap vermek yerine topuklarımın üzerinde dönüp ters istikamete doğru yürümeye başladım. Bana yetişip önümü kesti.
"Hey dur bir saniye." Durdum ve ona 'ne var?' bakışımı attım. "Benden bu kadar nefret etmeni sağlayacak ne yaptım?" Böyle bir soru beklemediğim için afalladım. Ama verecek bir cevabım vardı.
"Bu lanet dünyadan kurtulmak istedim. Sadece özgür olmak istedim ve sen buna engel oldun. " Alaycı bir gülüş sergiledi sonra hemen ciddiyete büründü. Ela gözlerini gözlerime sabitledi ve bir süre öylece durdu.
"Gün gelecek bunun için bana teşekkür edeceksin."
"Seni bir daha asla görmeyeceğim. "
"Göreceğiz." dedi ve dönüp gitti. Buda neydi şimdi? Bu çocuk gerçekten ahmak. Teşekkür edecekmişim. Ancak rüyasında görür onu. Onu bir kez daha görürsem öldürücem.
Sabahtan beri içimdeki sebepsiz huzur buharlaşıp yok olmuştu. Eve doğru ağır adımlarla yürümeye başladım. Bir yandan da Semih'e sövüyordum. Tamam insanlık yaptın kurtardın falanda daha hala neden peşimdesin?
Bahçe kapısını aralayıp kapıya yürüdüm. Anahtarım olmadığı için zile yüklendim. İşte buda en pis huylarımdan biridir. Kapı açılana kadar elimi zilden çekmem.
"Geldim geldim. " Münevver teyze kapıyı açtı. Yanından sıyrılıp direkt odama yöneldim. Odama girip sırt üstü yatağa uzandım.
Anılarım hatırıma geldi. Her bir anıda gözlerime bir damla daha ekleniyordu. Özgür'ü özlüyordum. Hemde çok çok çok özlüyordum. Bazen o yanımda olmayınca nefes alamaz oluyordum. Elinin sıcaklığını buz gibi elimde hissedemeyince üşüyordum. Gözlerime değmeyen gözlerini hatırladıkça kör olasım geliyordu. Dudaklarımda hissettiğim dudaklarının artık olmadığını hatırladıkça ölesim geliyordu. Özgürden sonra sanki hayatın bütün anlamı yok oldu gitti. Sanki onun gidişiyle ölüm geldi. Onu kalbime öyle bir işlemişim ki kalbimi söküp atmadan onu sevmekten vazgeçemeyecekmiş gibi hissediyorum.
Ellerimi yanaklarıma götürüp hızla akan yaşları sildim ve doğruldum. Ayaklarımı sürterek banyoya geldim ve yüzümü yıkadım. Tekrar odama dönüp dolabımdan siyah bir t-shirt ve Jean çıkardım. Hızla giyindim. Tarağı hızla saçlarımdan geçirip telefonumu ve arabamın anahtarını kaptım. Aynaya bakmaya gerek bile duymadım. Artık nasıl göründüğüm umrumda bile değildi açıkcası.
Evden çıkıp garaja yöneldim. Sürücü koltuğuna yerleşip anahtarı çevirdim. Yavaş yavaş garajdan çıktım ve Berksanlara doğru yol aldım.
Trafiğe yakalanınca sıkıntıyla ofladım ve radyoyu açtım. Sia çalıyordu. Bugünün en güzel yanı buydu sanırım.
Arabanın camına vurulmasıyla sıçradım ve radyoyu biraz kısıp kafamı cama doğru uzattım. Cama vuran motosiklet kasklı kişiye baktım. Kaskını çıkarıp saçlarını karıştırdı. Ah hayır! Bir sözüm vardı hatırlıyor musunuz? Onu bir daha görürsem öldüreceğim. Bunu kesinlikle yapacağım. Birazdan burada bir cinayet yaşanacak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İhanet
RomanceHayatını adadığın adamın sana sert ve kocaman bir darbe vurabilmesi kadar acımasız hayat.