Gülümseyerek elini tuttuğumda elimi biraz daha kavradı çekmeye çalışınca farkedip elimi bıraktı. Hızlıca arkama sakladım. Bakışlarımı odada gezdirince gerçekten çok hoş bir zevki olduğunu anlamak çok zor olmamıştı. Odası gayet güzel döşenmişti. Perdesi sonuna kadar açılmış pencerelerden içeriye dolan güneş odayı daha ferah ve geniş göstermişti.
Odasının içinden kapıyla ayrılmış küçük bir odanın kapısını açtı. "Burada çalışacaksın" dedi.
İçerinin aksine burası küçücüktü. Ama bana yeterdi. İki oda birbirinden kapının haricinde camekanla ayrılmıştı. Panjurlarla da kapatılmıştı .
Çevik bir hareketle yanımdan uzaklaşarak panjurları açtı. Aynı panjurlardan onun tarafında da vardı. Harika en azından işim olmadığı zamanlar kapatabilirdim. Sonra beni odada yanlız bırakarak dışarı çıktı. Ne yapacağımı bilemez halde odada dolaşırken kapının açılmasıyla irkildim.
Dalgalı saçları beline kadar uzanan . Orta boylu zayıf bir kız içeri girdi. Sıcak bir sesle" Merhaba ben Ece. Ben Erdem beyin eski asistanıyım. Size işi anlatmam ve yardımcı olmam için gönderdi. Buyrun başlayalım" dedi bilgisayarın başına geçerken. Bende hafifçe gülümsedim ve yanına oturdum. Dediği herşeyi not alıyordum. Aslında zor değildi. Kolay kavramıştım. "Şimdilik bu kadar" dedi Ece. "Yardıma ihtiyacın olduğunda koridorun sonundaki odadayım. Her zaman çağırabilirsin" dedi.
Son notlarımı da ekledikten sonra çıkmak üzereyken onu durdurdum.
"Bir şey sorabilir miyim. Biraz garip olacak biliyorum ama... Erdem Beyle çalışmak zor muydu. " gözlerini kısarak "
" Gerçekten çok zordu" dedi. Erdem Bey birçok açıdan mükemmel bir insandır ve ona ayak uydurmak için ondan 2 kat fazla koşturmak gerekir. Sözleri kuralları gibidir. Eğer dediklerini yaparsan çok sıkıntı çıkarmaz. Ama her an her tepkiye hazırlıklı olmalısın. Kendini bir gün müdür gibi hissederken aynı gün temizlikçi bile olabilirsin. Ama onunla çalışmak güzel bir duygudur zamanla anlarsın. İlk günler için sabrını çok tüketme ileride daha çok lazım olacak. " Son dediklerini anlamasamda teşekkürlerimi iletttim. Dediklerini yaparsan sıkıntı çekmezsin demişti ama ben salt asistan değildim ki tabikide tedavisi adına her zaman dediklerini yapamazdım. Bu da işimi zorlaştıracaktı. Ve o son sözleri? Ne demek istemişti ? Evet şimdi bile zordu ilk zamanlar beni hayli uğraştıracağına benziyordu ama sonrası ? Sıkıntıyla dolu olan içime bir sıkıntı daha göndermemek için aklımdaki düşünceleri uzaklaştırdım ve işe koyuldum.
Öğlene kadar hazır işleri ve toplantıları ayarladım. Masada işlere gömülmüşken kapının aniden açılmasıyla hızla başımı kaldırdım.
Gelen tabikide hasta patronumdu. Elindeki kağıdı önüme koyarken yine aynı sert tonuyla "Bunlar benim günlük hiç değişmeyen programlarım. Bunlardan birini dahi atlamayacaksın" dedi buz gibi gözlerini üzerime dikerek. Allahım kimse bu adama nezaket öğretmemiş miydi? . Tamam diyerek listeyi aldım. Arkasına bile bakmadan odadan çıktı. Listeyi incelemeye başladığımda şok oldum. Bu kadar hareket etmeye bu adamın bedeni nasıl dayanıyordu.
Listeyi özenle sürekli yanımda olacak dosyanın ilk sayfasına koyarak toparlandım. Öğle arası girmişti.Erdem Bey yavaşça cama doğru yaklaştı ve panjurları indirdi. Bunu yaparken bir kere bile bana bakmamıştı. Evet Erdem beyin dinlenme saatiydi. Hem onu yanlız bırakmak hemde namazımı kılmak için odadan çıktım.
Bugün gerçekten yorucu bir gün olmuştu. Namaz bu tempoya verilmiş bir armağan gibiydi. Namazımı kıldıktan sonra odama geri çıktım. Erdem Beyin panjurlarını hala kapalı gördüğümde dinlenme süresinin bitmediğini anladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BUZ MAVİSİ
Teen FictionÜniversiteyi yeni bitirmiş genç bir psikiyatristin en zorlu göreviydi bu. Ya Onu kurtaracaktı ya da onunla birlikte yanacaktı. Yanmaktan yana sıkıntısı yoktu ama bugün ona düşen yaşatmak için yaşamaktı. Evet Deniz bu Buz Mavisini ya içinde eritecek...