özel bölüm

6.4K 247 80
                                    

Hayat geçmesi zor bir bölümdür. Kimi zaman başarırsın kalkmayı, kimi zamanda bir öncekinden daha sert bir düşüş yaparsın. Ama her kalkışının düşüşünde daha bir alışırsın. Her geçen gün, bir önceki günün acısına alışmayı öğretir sana hayat. İşte ben hayatdan bunu öğrendim. Alışmayı.. her acıya bir gün alışırsın. Evet, belki geçmez bu acı, ama alışıyorsun. Alışmak zorunda kalıyorsun. Tıpkı benim alışdığım gibi. Onsuzluğa alışmam çok zaman aldı. Hiç kalbüllenemedim o günü. Onun ordan öylece, hiç bir şey demeden gidişini. Evet malesef bekliyordum yapma demesini. Eğer deseydi yapmayacakdım. Aptal gibi gidip sarılacakdım ona. Çekecekdim kokusunu ciğerlerimin en hücra köşesine kadar. Öpecekdim yüzünün her bölgesini.Ama o gitmeyi tercih etmişdi. Ve giderken bir mektub bırakmışdı ardından. Ardı arası kesilmeyen mektuplar..
Evleneli dört koca yıl olmuşdu. İki yaşında bir kızım vardı. Arasa hala aşıkken o nasıl mı olmuşdu? Anlatayım..
Bir gün yine kapı çalmışdı. Elimi kağıt havluya silip kapıyı açmaya gitdim. Hiç kimse yokdu. Hemen kapı girişinin yanındaki saksının altına bakdım. Evet doğru tahmin Aras yine bir mektup yazmışdı bana. Zaten hep böyle yapardı. Saksının altına bırakırdı.. Kapıyı kapatıp içeri girdim. Önlüğü çıkarıp bir kenara bırakdım. Zarfın ağzını yırtıp okumaya başladım.
Sevgilim, bu günde sensizlik var üzerimde. Sensizliğin kokusu o kadar sindi ki üzerime, sanki çıkıyormuşsun gibi hatırlatıyor her seferinde seni bana. Sensizliğin kokusu nasıl mı oluyor? Yoğun içki, sigara ve hafif nane kokusu, eşittir sensizliğin kokusu.
Şimdi diyeceksin" peki neden?" diye "Madem gitdin, o zaman neden geri dönüpte tekrar aynı şeyleri yaşatıyorsun "diye. İnan bu soruyu bende çok sordum kendime. Ama bir cevap bulamadım. Sen söyle sevgilim, neden her gidişimin dönüşü sen oluyorsun?
Hani diyoruz ya kalan gidenden daha çok acıyı çekiyor. Öyle değilmiş be sevgili, giden de en az kalan kadar çok acı çekiyor. O da göz yaşı döküyor.. tıpkı benim gibi. Seni o kadar özlüyorumki , sanki her şarkının nakaratında buluyorum seni. Ya da karanlık gecemi aydınlatan bir yıldızda.
Yokluğun o kadar hiss olunuyor ki, kalbimde, dünyamda. O kadar alışmışımki varlığına, şimdi yokluğun delip geçiyor kalbimi. Ama alışdım artık. Sen mutluysan bende mutluyum. Ama bazen kendime sormuyorum değil. Acaba sende de hiss olunuyormu yokluğum? Sende her gece yastığa başını koyduğunda acaba o da beni düşünüyormudur? Diye soruyormusun? Mesala ben şimdilerde sormuyorum. Unutdum çünki. Seni, bende ki seni, bizi, yaşadıklarımızı. Hepsini. Şimdilerde ne zaman gelsen aklıma güzel bir anı gibi geliyorsun. Sonrası koca bir boşluk. Neden biliyormusun? Çünki anladım. Bırakdığım ellerini bir daha tutamayacağımı..
Ah be sevgili, senden son bir ricam var. Sakın üzme kendini. Hiç olmamışız gibi unut. Mertle mutlu ol. Bir çocuğunuz olsun. Kız olursa ismi Laras olsun. Erkek olursa.. orasını siz karar verirsiniz. Ben hep sana benzeyen bir kız çocuğu hayal etdim de. Biliyormusun en çokda yakıyor bu canımı. Bir zamanlar benim olanı şimdi bir başkasına uğurluyorum. Bu gece hiç birimiz için kolay olmayacak. O sana dokunacak ben sana benzeyen , ama sen olmayan bedenlere. İkimizde bir birimizi sonsuza kadar bitirmek için, sen ona sarılıp uyuyacaksın, ben sensizliğin verdiği kokuya.

Onun son ricasını da yapmışdım. Şimdi iki yaşında bir kızım vardı. Ve evet ismi Larasdı. Garip bir isim olsada çok şey barındırıyordu. Mertmi? Onunla sadece iki yakın sadık arkadaşız. Hayatımda onun dışında her şey iyiydi.Gamzeyle Güvene gelince, onlarda evlenmişdiler ve Gamze hamileydi. Her kes mutluydu. Ya da öğle görünüyordu. Ben mi? Bendim işde. Her zaman ki gibiydim. Onsuzluğun esir aldığı ruhum ne kadar iyi ola biliyorsa bende o kadar iyiydim.
Ağlayınca uyandığını anladığım kızımın yanına gitdim.
"Aşkım, uyandınmı sen?" Dedim beşiğinden kucağıma alırken. O küçük ellerini boynuma dolarken, bende kendisine has bebek kokusunu çekdim içime.
Banyoya götürüp biraz yıkadım ve bezini değiştirdim.
"Aşkım, sen altını mı batırdın? Sen kokutdun mu, ha güzelim?" Dedim yine o tombul yanağından öperken. Havluya sarıp yeniden odasına götürdüm. Aklıma gelen fikirle dolabından küçük pembe tulumunu alıp giydirdim. Burnuma kokular gelince ocakda yemeği unutduğumu hatırladım ve hemen altını kısdım,gidip. Yeniden odaya döndüm ve ipeksi saçlarını yumuşak bir tokayla topladım. Kucağıma alıp yatak odama götürdüm. Ve bende üzerimi değiştirip, pembe şortumu ve beyaz basic tişörtümü giydim. Saçlarımı topladıkdan ve hafif makyajdan sonra hazırdım. Mert sayesinde doğumdan sonraki kilolarımı spor yaparak atmışdım. Aynadan larasa bakdığımda kendince yatağın üzerinde oyalandığını gördüm. Mutfağa gidip hazırladığım yemeği buzdolabına koydum. Larasın odasından bebek çantasını götürüp yeniden yatak odasına döndüm.
Nihayet evden çıkmayı başarıp sahile geldiğimizde Larasın elinden tutarak yürümeye başladım. Artık yürümeyi öğrenmişdi. Tabi arada düşsede. Telefonum çalınca cebimden çıkardım. Arayanın Mert olduğunu görünce hemen cevapladım.
Mert: lara nerdesiniz?
- sahilde. Ne zaman geleceksin?
Mert: bir iki saate her halde. işler bitmedide
- tamam. O zamana kadar gelmiş oluruz
Mert:sizi seviyorum kendinize dikkat edin
-bizde seni - dedim ve aramayı sonlandırıp cebime koydum. Elime basgı uygulanınca Larasın kendisinin yürüme isteğini anladım. Ve gülümseyerek bırakdım elinden. Her geçen gün büyüyordu. Her gün bir önceki günden daha fazla şey öğreniyordu. Büyüdükcede değişiyordu. Bal rengi saçları yavaş yavaş kahverengine dönüyordu.
Larasın düşdüğünü görünce hemen koşarak yanına gidiyorumki bir adamın onu kaldırdığını gördüm. Hemen yanlarına gidip Larası kucağıma aldım.
-teşekkür ederim- dedim gülümseyerek. Karşımda otuzlu yaşlarındaki adama bakarak. Ve bağımlı bir havası vardı. Göz altları kıpkırmızıydı. Siyahlara bürünmüşdü. Ve siyah tişörtünün açık bırakdığı kolunu kaplayan bir dikiş izi vardı. Ve korkunç gözüküyordu. Üstünden alkol ve nane karışımı bir koku geliyordu. Yoğun içki, sigara ve hafif nane kokusu, eşittir sensizliğin kokusu. Seslice bir nefes alıp verdim. Neden şimdi gelmişdiki aklıma? Tam gidicekken sorduğu soruyla durdum
-ismi ne?
-laras- dedim. Kucağımda bir haraketlenme hiss edince Larasın düşmek isdediğini anladım ve bırakdım kucağımdan. Burayı sevdiğini bildiğim için park fikrini es geçip burda oynamasına itiraz etmedim. Hemen arkamdaki banka oturdum. Ve Larasın kendi kendine dönmesini izledim. Yanımda bir haraketlenme hiss edince az önceki adamında oturduğunu anladım.
-size çok benziyor
-ah, teşekkür ederim-dedim yine gülümseyerek
Laras gelip ellerimden tutunca ne demek isdediğini anlamaya çalışdım. Oda anlamadığımı anlamış olacakki kendi çatasını işaret etdi. Çantanın ağzını açdım. Biberonunu gösterdiğinde:
-Larasım benim-dedim başından öperek. Oynamaya devam edince bende hayatımın anlamına bakdım.
-isminin anlamı ne? -diye sorduğunda. Gözlerimi kızımdan ayırmayarak:
-iki aşığın isimlerinin birleşmesi.
-her halde sizin ve eşinizin isimleri
Onun sorusunu yanıtlayamadım. Susdum. Nasıl derdimki? Nasıl yanıtlaya bilirdimki?
-çok şanslı bir adam eşiniz sizin gibi güzel bir eşi ve böylesine tatlı bir kızı olduğu için .
-teşekkür ederim-dedim yine gülümseyerek. Bu sefer adama bakmışdım. Adamın bakışlarında tanımlayamadığım bir tanıdıklık vardı. Beni hem sevindiren , aynı zamanda da heycanlandıran.
- Umarım hayatın boyunca mutlu olursun Lara. Ha birde saksının altına bakmayı unutma -dedi avcumu açıp içine bir bileklik bırakdı. Larasın yanına gidip, yanağından öpdü. Ve ellerini ceplerine koyup arkasına bakmadan yürümeye başladı. Avcumu açdığımda gözlerim büyüdü. Ama .. bu nasıl olur? Nasıl tanıyamam onu? Bu.. bu imkansız...bu ona aldığım bileklik...
Şaşkınlığımı üzerimden atmayı başarınca larasıda alıp, zaten sahile yakın olan evimize doğru yürümeye, ah pardon koşmaya başladım. Tabi iyirmi kilolul bu çocukla ne kadar hızlı ola bilirsem işde.. Kapıyı açıp larasın ayakkabılarını çıkardıp onu içeri bırakdım. Mektubu alıp
İçeri girdim. Girdiğim şeyin şokundan çıkamıyordum. Hem heycanlı hemde üzgündüm. Karmakarışıkdım. Yıllar sonra çıkmışdı karşıma bambaşki biri olarak. Nasıl tanıyamamışdımki onu? Çok değişmişdi.. hemde çok..
Larasın odasına gitdim. Tekli koltuğa oturdum. Böylelikle hem onu izleyecekdim hemde rahatlıkla mektubu okuyacakdım. Beyaz zarfın ağzını yırtıp mektubu çıkardım. Ve okumaya başladım.
Deniz gözlü sevgilim, ne de güzel görünüyordun bu gün-her halde karşıma çıkmayı planlamış diye düşünerek okumaya başladım. - evet,doğru tahmin. Dün geldim Türkiyeye ve gelir gelmez evinin önünde bekledim. Seni ve kızını görmek için. Laras.. çok güzel bir kız . Tıpkı annesi gibi.. hayalimdeki gibi bir kız olmuş. Sana benzeyen.. - gözlerimi mektupdan ayırıp oyuncaklarıyla oynayan Larasa bakdım. - sevgilim,bu sana yazdığım son mektup olacak. Evet bu bir veda mektubu. Bugün öldüreceğim seni içimde. Çünki yaşadıkca içimde ,her geçen gün daha da aşık oluyorum. Daha fazlası mümkünmüş gibi.. benden sana çok şey kaldı. İlk önce kalbimi aldın aşkınla, yetmezmiş gibi güzelliğinle aklımı aldın. Onu da geçdim bu seferde uykumu aldın elimden. Uykuya ne kadar düşkün olduğumu bildiğin halde. Oysa senden bana sadece gözlerin kaldı. Aşığı olduğum, bıkmadan baka bileceğim masmavi gözlerin.. Biliyormusun, benim sende açdığım yaraları dönsem bile ben saramayacağım. Bir başkası saracak. Ve bu kişi galiba Mert olacak. İnsanın sevdiğini bir başkasına uğurlaması çok kötü bir şey. Ama bazen mecbursan yaparsın. Belki sen ve ben yıllar sonra yine karşılaşacağız. O zaman ne sen öfkeyle bakacaksın gözlerime, ne de ben aşkla bakmış olacağım sana. Gülümseyerek karşılayacağız bir birimizi. Çünki ikimizde kalbüllenmiş olacağız. Sen eşinle ve kızınla güzel bir hayat yaşarken, kim bilir belki benimde yanında en az senin kadar güzel bir kadın olacak. ha belkide küçül bir oğlan çocuğu.
'Seninle olacağım' diye çıkdığım bu yolda şimdi yalnız yürüyorum. Babam eğer işlerin başına geçmezsem sana zarar vereceğini söyledi. Ah be güzel kadın, ben uzakdanda severdim de seni, bizi ne yapacağız? Neyse bu bir veda mektubu olacakdı dimi?!
E, sen anlat bakalım. Nasıl, değişmişmiyim bari? Evet, biliyorum hala çok yakışıklıyım. Ama sen de hiç değişmemişsin. Zaten çok güzeldin. Annelik de baya bir yaramış sana.
Güzelim, sen hep güçlü bir kız oldun. Şimdide öyle ol. Benim seni unutamadığım gibi, seninde beni unutmadığını biliyorum. Ama unutacaksın. Laras için... karamel kız için..
Şimdi ben dönmemek üzre ayrılıyorum burdan. Çünki istanbulun her sokağına bir imza atmışsın. Nereye baksam sen,ne duysam sen,ne görsem sen. Şimdi gidiyorumda sensizliğide alıyorum yanıma. Merak da etme beni. Eskisi kadar tembelde değilim. Titiz biri oldum. Her ne kadar tozluda olsa hayallerimi rafa kaldırıp, göz yaşlarımla süsledim. Erkek adam ağlamaz diye öğrettiler bana. Ama eğer bir erkek aşkından deli divaneyse ağlar. Ben bunu öğrendim. Beni ağlatmayı başaran kadın, bunu sakın unutma bir yerlerde seni senden çok seven bir ben var. Elinde gitar şarkı mırıldanıyor...
Ne yaşandıysa yaşandı

Elimde sadece anılar kaldı

Elde kalanlar ile yaşamak çok zor

Hatta imkansız

Kapanmamış bir sürü yara

Cevapsız sorular aklımda

Oturmuşum bir köşede merak ediyorum

Acaba sende beni seni düşündüğüm kadar düşünüyor musun

Acaba sende benim seni özlediğim kadar özlüyor musun?
Kendine iyi bak sevmekden hiç bir zaman bıkmadığım kadın.
Seni hep sevdim,hep seveceğim...

Göz yaşları içinde mektubu bırakdım ve hıçkırarak ağlmaya başladım. Onu bir kez uğurlamışdım. Ama bu sefer bir öncelinden daha mutlu bir şekilde. En azından baka bilmişdim son kez gözlerine. Uzakdanda olsa ala bilmişdim kokusunu içime.
-Lara?- birinin beni samalamasıyla, bu birinin Mert olduğunu anlamam uzun sürmedi. Dizleri üzerine çökmüş bana sarılıyordu. Bende kollarımı boynuna doladım ve bir öncekinden daha şiddetle ağlamaya başladım.
-Mert... o... gitdi..- dedim hıçkırıklarımın arasından.
-lara yapma böyle hayatım. İkiniz içinde en iyisi bu. - dedi saçlarımı okşayıp, teselli etmek amaçlı.
-babası.. yüzünden... ben.. zarar görmeyeyim.. diye - dedim. Hala ona sarılıyordum.
-Lara, Larasda korkuyor yapma böyle. Hadi güzelim. - başımı omzundan kaldırıp bana dolu dolu gözlerle bakan kızıma bakdım. Kucağıma aldım. O küçük ellerini boynuma dolarken bende ona sarıldım.
-seni çok seviyorum- dedim kokusunu içime çekerken. Belki de, ki her ne kadar zorda olsa alışmam lazımdı . Evet, belkide Aras haklıydı. Yıllar sonra karşılaşdığımızda gülümseyeceğiz bir birimize. Biz dönüşü olmayan bir yola girmişdik. Şimdi ben ne Merte ihanet edip onun peşinden gide bilirdim. Ne de o bana dönerdi. Çünki ikimizde ellerimizi bırakmışdık bir birimizin. Artık Lara ve Aras yokdu. Laras adında küçük bir kız çocuğu vardı. Annesi Lara, babası Mert olan..

Arasdan...
Son kez aşığı olduğum şehere bakdım. Burda ilk kez aşık olmuşdum. Ve ilk aşkımıda burda kayb etmişdim. Hayallerimi yine burda kurmuş,yine burda katili olmuşdum. Ve şimdi gidiyorum İstanbul. Sevdiğim kadını sana emanet ederek. Dikkat et ona. Eğer ince giymişse , inat edip yağmur yağdırma. Üşür o, çabuk hastalanır. Eğer kalın giymişse sakın sıcakdan bunaltma. Çok sıcağıda sevmez.
Şimdi gidiyorum İstanbul. Sevdiğim kadını sana emanet ederek. Dikkat et ona. Benim ona olan aşkım gibi sev , koru onu. Tüm kötülüklerden koru sevdiğim kadını. Ben giderken, o kalıyor. Bu şehirde saklı tut onu. Olurda dönersem bırakdığım yerde mutlu bir şekilde ailesiyle göreyim. Biz ayrıldık ama ne o benden gitti, ne de ben ondan . O yüzden İstanbul şimdi ben gidiyorum. Ve sen kadınıma iyi bak.
Anons yapıldığında kemerimi takdım ve uçağın kalkmasını bekledim. Gözlerimi kapatıp kulaklıklarımı takdım. Tesadüfe bak ki Nilüferde-Caddelerde rüzgar şarkısıydı. Müzik eşliğinde tam uykuya dalmak istiyordumki birinin tırnaklarını elime geçirmesiyle açdım gözlerimi. Bir kız gözlerini sımsıkı kapatıp, tırnaklarını elime geçiyordu. Her halde uçağa ilk binişiydi. Ona bakdığımı hiss etmiş olacakki gözlerini açdı ve elimize bakdı.
-Ah şey pardon- dedi elini çekecekken uçağın haraketlenmesiyle yeniden tutdu.
-ilk defa biniyorsunuz her halde.
-hayır sadece her seferinde korkuyorum- dedi mahçupca bakarak. Elini elimin üzerinden alıp avcumun içine bırakdım. En azından tırnakları elimi incitmeyecekdi.
-teşekkür ederim - dedi mahçupca.
-önemli değil - dedim ve yeniden gözlerimi kapayıp kendimi müziğin akışına bırakdım. yanımda heycandan nerdeyse aklını yitiren kızı düşünüp gülümseyerek...

LarasHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin