8.bölüm

155 7 3
                                    


Mona'nın ağzından

İçimde deli gibi şu kapıyı açıp çıkma isteyi vardı ama bir türlü o cesareti kendimde bulamıyordum. Artık sıkılmaya başlamıştım. İsminin mürüvvet olduğunu öğrendiğim kadın sık sık yokluyor yemek getiriyor gidiyordu. Cesaret edip hiç bişey soramamıştım..

ben tam bir aptalım yani benim yerimde herhangi biri olsaydı şuan eminim daha cesur davranırdı ama korkum ve utangaçlığım buna engel oluyordu.

Kendimi bildim bileli yarı asosyaldim işte bu durumu sevmesemde kurtulamıyordum.  Yatakta oturmuş ne olacağını beklerken nedense garip bir Heyecan sardı içimi korku ve heyecan düşününce allahım diyordum şuan onun evindeyim. Onun evinde ve bir odada bu gercekten çok saçma. ama bu durumu düşününce içimi kıpır kıpır eden bir duyguyla karşılaşıyordum. O gün adnan karanın karşısındaki hali evet korkutucuydu ama bir o kadarda çekici. Ne diyorum ben ya!

Yatakta biraz daha doğrulurken ağlanacak halime güldüm aferin gerçekten tam bir umutsuz vakasın..
Kendime uğraş bulmak için odaya göz gezdirdim hemen gözüme odanın bir köşesinde komidinin üstündeki saat çarptı saat yuvarlak küçük bir saatti ve tam ortasında her saniyede kafasını oynatarak yem yiyen bir tavuk vardı. Saatin üzerini kaplayan bir koruma cam olmadığı için tavuğa dokunabiliyordun. Komidinin üzerindeki saati alıp tavuğun kafasını tuttum.  tık tak sesleri geliyor tavuğun kafası yeme uzanmak için hamle yapıyor ama parmağım sayesinde engelleniyordu..
Bu çok hoşuma gitmişti aptal bir sırıtışla tavuğa işkence çektiriyordum.
Ben bu salak oyunla uğraşırken birden kapı açıldı mürüvvet hanımdır diye rahat bir tavır ve yüzümdeki sırıtışla kapıya bakarken içeriye kerem beyin girdiğini görünce resmen donakaldım üstelik yüzümdeki aptal sırıtış hala yerinde duruyorken...

Ne kadar aptal göründüğümü düşünmeye gerek varmı ! Bence yoktu.
Düşünsene kapıyı bir açıyorsun odanın ortasında   elinde  saat olan ve saatin içindeki mekanik tavuğun kafasını tutup bundan zevk alan şapşal sırıtışlı bir kız!  Rezil oldum.

Yüzümdeki sırıtış yerini kızarıklığa bırakırken kerem bey elimdeki saate ve bana garip bir şekilde bakıyor ne yapmaya çalışıyor bu aptal bakışları atıyordu birer taş olarak üzerime. Ben o panikle saati yerine koymayı akıl ederken yine soğuk kanlı davranamamış saati yere düşürmüştüm.
Ağzımdan hıııııı diye bir ses dökülürken be bennn çok özür dilerim diyebildim. Ne çok özür diliyorum ben ama.

Kerem bey iki adım yaklaşıp saate bakarak; ilginç şu saate kırk yıl baksam o tavuğun kafasını tutmayı düşünemezdim sanırım.üstelik senin bundan keyif aldığını görmekte şaşırtıcı.Çocuk olmak böyle bişey demekki. 
Hem sakarlığın bütün haşmeti ile yerinde duruyor sen bir takım şeyleri dökmeden yerine koyamaz mısın? Önce şarap şimdi saat..!!

Yüzünde hiç bir ifade yoktu üstelik bana çocuk demesi fazlası ile utanmamı sağlamıştı. Ben yerden saati alırken ona bakmamaya dikkat edip kısık sesle özür dilerim dedim.
Ben biraz sıkılmıştım ve öyle can sıkıntısından şeyaptım..
Ahh  gittikçe batıyorsun şeyaptım ne yaaa üstelik tek y harfi ile şeyaptım offff:$$
İç sesim haklıydı rezilliğin kitabını yazıyordum ve karşımdaki adam bana uzaylı görmüş gibi bakarak beni iyice yerin dibine sokuyor hiç yardımcı olmuyordu..

Kerem bey bana bir adım daha yaklaşıp hımmm demek şey yaptın dedi. Birkaç saniye sessiz kalıp eğer zahmet edip odadan dışarı çıksaydınız şey yapmak zorunda kalmazdınız küçük hanım diye devam etti.

Ben söylediği şeyin doğruluğunu biliyordum tabi ama utandım, o yüzden çıkmadım diyemeyeceğim için parmaklarımla oyalanmanın daha iyi bir kaçış yolu olacağı kanaatine vardım.

Karanlıktan gelen.... Bir mafya hikayesidirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin