Bölüm 5

56 5 0
                                    

İnce bir baş ağrısı ve kalp atış ritim sesi nerdeydim ben? Ayça'nın "uyandı." Diye bağırmasıyla irkildim bana nolmuştu ki? Hemşire ve doktor geldi bişeyleri ölçtüler ve sonrasında iğne vurdular. Nedense iğneden sonra acayip uykum geldi ve uykuya daldım. Uyandığımda akşam olmuştu yanımda Evren ve yüzü bir o kadar tanıdık ama tanımak istemediğim bir adam . Biyolojik olarak babam olan adam burdaydı. Kalkacak halim yoktu. Evrene bakıp "bu... adam... ın... burda...." "tamam bitanem yorma kendini." Dedi babam dışarı çıktı. 2 3 gün geçmişti ve biyolijik babamı bidaha görmemiştim. Hastaneden taburcu olma vaktim gelmişti. Evren arabayı getirdi ve beni eve götürdü. Eve girdiğimde ev mis gibi kokuyordu . "Hayatım teyzenler telaşlanmasın diye haber vermedim." "İyi yapmışsın canım." "Aç mısın canım benim?" "Hayır sadece çok yorgunum sanki bir tır üstümden geçmiş gibi." Kahkaha attık. Gözlerinin altı çökmüştü sakalları çıkmıştı çok yorgun gözüküyordu. "Babamın orda ne işi vardı?" Yarım ağızla "bilmiyorum." "Nasıl bilmiyorum ya ?" "Bilmiyorum dedim." "İnşallah öyledir." Güzel yatağıma gidip uzandım. Rüyadaydım bunun farkındaydım ama uyanamıyordum. Rüyam ise tam olarak şöyleydi bir adam elini uzatıyordu bana. "Buraya gel seni istiyorum." Diyordu adam çok tanıdıktı ve bir o kadarda yabancıydı. Sonra arkamda Evren vardı önümde annem . Annem bana arkandakine dikkat et diye bağırıyordu. ve Evren beni o adama itiyordu. Tam adama yakınlaşırken annem beni çekip. "Ben ölmedim. Ben burdayım. Beni sadece sen yanına getirebilirsin. Kendini dinle ve yanındaki düşmanları yok et. " Anneme bakıp ağlıyordum. Annem beni bırakıp gidiyordu. Uyandığımda kan ter içinde kalmıştım. Gidip elimi yüzümü yıkadım Evren yemek hazırlıyordu. Ayça'yla Ahmet geçmiş olsuna gelmişlerdi. Onları öptüm oturup sohbet ettik yemek yedik falan "neyse hasta ziyaretinin kısa olanı makbüldür." deyip kalkmak için müsade istediler. Kapıyq kadar geçirdik onları. Evren'den bu rüya yüzünden acayip nefret etmiştim. Bir rüyadan dolayı nefret etmem size saçma gelebilir. Ama benim genellikle rüyalarım gerçek oluyordu. Evren yanıma geldi . "Ee aşkım daha iyi misin?" Sakladığı bişeyler vardı ve bundan adım gibi emindim. "Evet iyiyim. Eve gitmicek misin? Annenler merak etmesin kaç gündür benle uğraşıyosun zaten." "Gidicem ama senin iyi olduğunu görmeden emin olmadan bu koltuktan bu koltuğa gitmem. " "iyiyim ben." "Neye sinirlisin aşkım?" Deyip yanıma sokuldu. Elini itip kalktım. "Bence geç olmadan git." Ayağa kalkıp "Sana bişeyler olmuş söyle?" "Bişeyim yok." "İyi sen bilirsin." Deyip kapıyı vurup çıktı. Herşeyden bunalmıştım. Kalkıp duş aldım. Amelyat yerlerim çok ağrıyordu. Duştan çıktım. Aynada saçlarımı kurutuyordum. Yeşil olan gözlerim simsiyah olmuştu. Buda neyin nesiydi ilaçların etkisiyle delirmiş miydim? Yoksa göz nakli falan yaptılarda benim mi haberim yok? Bi an affalayıp salaklaşmıştım. Aynaya dikkatli baktım ve arkamda simsiyah kaftanla bir adam. Yüzü görünmüyordu korkup çığlık attım. Sonrasında baygınlık geçirmişim. Kalktığımda yatağımdaydım. Ve sabah olmuştu. Adam tam karşımda başı önünde bişeyler söylüyordu . Tek başına yaşayan bir kızsanız odanızda daima kafaya vurulacak bişeyler bulundurmanız gerektiğini bilirsiniz. Benimde yatağımın hemen yanında bir tava vardı evet pekte yaratıcı bir insan değilim. Onu alıp yavaş yavaş arkasından dolanıp tam vuruyordum ki elimi tuttup "Tanrıçam birazcık sakin olur musunuz?" Sinir krizi geçiriyordum resmen hemen elini itip yere düştüm öyle güçlüydü ki ona verdiğim tepkimden sadece ben zarar görmüştüm. "Ne istiyorsun benden? Kimsin ?" Yerde dizlerimi karnıma çekip ağlayarak bu cümleleri tek sarf edebilmiştim. "Tanrıçam sakin olun. Size zarar vermeye gelmedim. Siz benim Tanrıçamsınız. Size karşı asla ve asla kötü bişey yapamam." "Ne tanrıça mı? " sesli düşünmüştüm. "Evet Tanrıçam. Ana rahmine düştüğünüzden beridir gezegenimiz sizin özleminizle yanıyor." "Ne saçmalıyorsun sen kamera şakası falan mı? Bak hiç komik değil çek git evimden defol!" "Tanrıçam. Anneniz sizi orada bekliyor. Lütfen isteğiniz ve inancınız olmadan sizi götüremem." "Sen ne dediğinin farkında mısın? Annemi kullanma." "Anneniz dün benim geleceğimi haber veren işaret yollamıştı size. " kafam allak bullak olmuştu. Kahkaha atıp üstüne yürüdüm. "Mesela ben tanrıça olsaydım şu an dilediğim herşeyi yapıyor olabilirdim değil mi? Ama yapamıyorum. Çünkü sen tımarhaneden kaçmış bir delisin. Hemen evimi terk et yoksa polisi arıyacağım." "Tanrıçam. Lütfen bana güvenin." "Bana tanrıça demeyi kes." "Tanrıçam hislerim diyorki %50 bana inanıyorsunuz. Izin verirseniz herşeyi sizinle paylaşmak isterim. " " Ne zırvalıyacağını merak ettim." "Gezegende herkes uyuyor. Çünkü siz yoksunuz. Biraz daha geçikirseniz herkes ölecek." "Iyide bundan banane?" "Bunlar sizin pronslarınız Tanrıçam. Bir insan olarak düşünün çocuklarınıza kıyabilir misiniz?" "Prons ne demek ya?" "Annenizin çok önceden yarattığı kullar efendim. Ve hiçbirinin doğum izni yok. Ve aşıkta olamıyorlar. Anneniz bir insana aşık oldu ve aşkı için gezegenimizi yani black pronsu yok etti. Sonrasında ananne dediğiniz kişi annenizi lanetledi. Anneniz sevdiği adamı öldürmek zorunda kaldı ve sevmediği hatta ömür boyunca nefret edeceği bir adamla evlendi. Herşeyden ders çıkardıktan sonra ananneniz ona sizi hediye etti. Ve ananneniz hep sizi korudu. Anneniz ise şu an pronslar gibi uyuyor. Eğer gitmeseniz o da ölecek." Gözyaşlarımla onu dinliyordum. "Peki burda ki hayatım?" "Siz Tanrıçasınız efendim. Burdaki hayatınızada istediğiniz gibi devam edebilirsiniz ama burda sadce insansız bunuda unutmayın. Tek özelliğiniz gece 12 den sonra gözleriniz siyah olacak çünkü gözleriniz black pronsun haritası. Dikkatli bakın lütfen." Ayna uzattı. Dikkatle baktım gerçektende bir sürrü çizgi ve hayat vardı ve çizgiler hareket ediyordu. Hayat durmuş gibiydi. "Peki ya teyzem babam?" "Hepsi sadece hayatınızın dekorları..."

VENPRONSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin