9. Bölüm

16 1 0
                                    

   Hayatımda hiç bu kadar korkmamıştım. Kardeşimi ilk kez bu kadar çok ağlarken görüyordum. Bir şey yaşamıştı ama kimseye anlatmak istemiyor gibiydi, konuşmuyordu. Tarihten sınavım vardı ama kardeşimin yanında olmak istiyordum.  Onu yalnız bırakmak şimdi yapacaklar listemde yoktu.  Sonradan farkına vardım, onu izliyordum. O uyuyordu, bende ona sadece bakıp düşünüyordum. Bu kadar kötü ne yaşamış olabilirdi?

    "Elisa." gözlerini açtığında ilk beni  gördüğü için şaşırmıştı. Bir süre ona bakmaya devam ettim. Oturduğum yerden kalkıp, oturmasına yardımcı oldum ve bende yanına oturdum. İlk kez bir yatakta ikimiz oturuyorduk. Birimize aitti diğerimizin ise hiç değildi. Bu durumlara alışık değildik.  Kapının 

"Nich ve Jo burada, içeri gelmek istiyorlar."

"Hayır. Dinlenmesi gerek."

"Sorun yok Elisa."

   Dakota kapıyı sonuna kadar açıp, Beth'in yanına geliyordu. Kalkıp kendi yatağıma oturdum. Dakota az önce oturduğum yerde oturuyordu. Belkide olmam gereken yerde o vardı. Nich ve Joseph içeriye girdiklerinde Beth'in yanına gitmişlerdi. İlk defa ilk sırada olmadığım için şaşırmıyordum. Olması gereken oluyordu. 

"İyi misin? Polislere anlattık. Ambulans gönderecekler, seni almaya geliyorlar."

"Buna gerek yok!"

"Beth. Seni seviyorum tamam mı? Kötü bir gece geçirdin ve sen, sen değilsin. Anladın mı?"

"Nich. Gerek yok!" Onların konuşmasını dinlerken birşeyi anlamıştım. Beth az önce bana bir şeyler anlatmaya çalışıyordu ve yarıda kesilmişti. Ve sürekli "gerek yok" demesinin nedeni de çok korkuyor olmasıydı. Nich, Joseph ve Dakota'nın odadan çıkmasını istemiştim. Onlar çıktıktan sonra Beth ile yalnız kalmıştık. 

"Beth neler oluyor?"

"Simon'ı gördüm."

""Bu imkansız. Dün çok içmiştin."
"Hayır onlardan beni kurtardı. Arabasına bindirdi ve Cafe'nin önünde indim. Cafe'ye girdiğimde Nich'i gördüm ve beni buraya getirdi."
"Tamam o diyelim o zaman neden Cafe de bıraktı."
"Ben istedim. Telefonumu düsürmüstüm. Cafe'den seni arayacaktım."
"Beth Simon öldü. Onun cenazesine bile gittik. Eğer yaşasaydı burda olmazdık. Seni kimlerden kurtardı?"
"Yaşıyor!"
"Seni kimlerden kurtardı dedim. Neler oldu?"
"Sana kızgındım. Evet çok içmistim. Bahçeye çıktım ve kustum. Sonra kendime gelmek icin caddeye çıkıp yürüdüm. Bir kaç çocuk önümü kesti. Bir anda beni ara sokaga ittiler ve bana saldırmaya başladılar. O kadar çok bağırıyordum ki nefesim kesilmisti. Gücüm kalmamıştı. O anda da o geldi. Onlarla kavga etti ve beni kurtardı. Bana inanmalısın yaşıyor."
"Sana inanıyorum. Yat biraz dinlen."

   Ona inanmak istesem de aslında oba inanamıyordum. Simon Broke yasayamazdi. Tekrar yattığında arkasını dondu ve uyumaya basladı. Telefonuma hic bakamamıştım. Bir suru cevapsız cağrı ve mesajım vardi. Dakota ve Joseph ondan fazla aramıştı. Dakota iyi olduğunu mesaj attıktan sonra Joseph'e attım.

- Buraya gelebilir misin? Gönderdikten bir dakika bile geçmeden cevap gelmişti.

- Hemen geliyorum. Siz iyi misiniz?

- Sana ihtiyacim var. Ben iyiyim ama sanirim o degil.

- Asağıdayım.

- Geliyorum.

   Kendimi karlara karsı korumak icin kalın giyinmiştim. Eldiven, şapka sıcak tutacak ne varsa giymiştim.  Onu gördüğümde tekrar huzur gelmişti.

"İyi misin? O iyi mi?"
"Ölen birini gördüğünü, onun kurtardığıni söylüyor."
"Kimin?"
"Bir arkadaşımız."

"Elisa!" Bu olamazdı. Ölü biri asla karşımda duramazdı. Kardeşimle birbirimizden nefret etmemizin sebebi, Simon Broke gerçekten yaşıyordu.


BİR İSİM İKİ İNSAN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin