Uyandım demek istiyorum. Karşımda sarı halimi görünce gözlerimi tekrar kapatıyorum. Beth hiç kolay biri değil, her sabah yaptığı gibi alarmımı kapatıyor. Yüzüme doğru yaklaşıp yatağımdan kaldırmaya çalışıyor. Kim bu kızla ikiz olduğumu düşünürdü.
"Su mu istersin yoksa ilk derse geç mi kalmak istersin?"
Yorganımı üstümden atıp, yatağa oturdum. Ona sinirlenmiş gibi baktım. Ama aynanın karşısında fontodönleri, pudraları ile uğraştığı için beni takmıyordu. İki saat sonra ilk dersimize girceğimiz için seviniyorduk. O süslenirken bende duştaydım.
"Elisa telefonun çalıyor!"
"Neden bırakmıyorsun Beth?"
Duştayken rahatsız edilmeyi sevmiyordum. Telefonumu sessize almıştı ki ses kesilmişti. Yada açmışmıydı? Her kim arıyorsa Beth ile konuşmasını istemezdim. Saat 07:30 olmuştu. Beth hala aynanın karşısındaydı. Bu kez saçlarını yapıyordu. Bedenime sarılı havluyu takmıyor gibi hemen arayanın kim olduğuna baktım. Ama kayıtlar yoktu. Beth bu kez beni gerçek anlamda çıldırtmıştı. Ona aynanın arkasından baktım.
" Nicholas diye bir çocukla konuştum. Ben olduğumu anlamadı."
"Ne yaptın?"
"Nicholas da kim?"
"Ona ne dedin?"
"08:40'ta öğrenci işlerinde buluşup aynı sınıfta olup olmamayı öğreniriz dedi."
Beth bu kez sınırını aşmıştı. Aynaya baktım, çantamı alıp odadan çıktım. Aşağı inerken arkamdan bağırıyordu. "Yemekhaneye gidiyorum. Kahvaltı yapmıyor musun?"
İkizim ilk kez beraber birşey yapmayı söylemişti. Ona döndüm ama beraber oturmama koşulunu sundu. Başımı onaylar anlamda salladım. Yemekhaneye beraber girmiştik. Yemek sırasına da...
Masaya oturdum, yanımdan geçip iki masa öteye oturdu. Yüzünü bana döndü gülümseyerek oturdu. Ona bakmayı kesip, yemeğimi yemeye başladım. Yanıma sarışın bir kız oturdu. Gerçek bir sarışındı. Ona baktım. Bir anda bana dönüp güldü.
"Merhaba. Ben Dakota..."
"Merhaba Elisa Stone"
Dakota gerçekten güzel ve iyi bir kızdı. Yemek boyunca sohbet ettik. Gökyüzü mavisi gözleri ile bütün herkesi etkileyebilirdi. Dakota ile konuşurken Beth'in bize baktığını anlıyordum. Her zaman bunu yapıyordu. Yanımda birini görse umursamıyormuş gibi davranıyordu. Yemeğimi bitirip masadan kalkmıştım.
"Sonra görüşürüz Dakota."
"Görüşürüz."
Odama doğru giderken Nicholas'ı arıyordum. Biraz çaldı, tam kapatcaktım ki;
"Elisa!"
"Evet benim. Rahatsız mı ediyorum."
"Tabiki de hayır. Nerdesin yurttan seni almamı istermisin?"
Nicholas'ın beni buradan alması mantıklı gelmişti. On dakika sonra geliyordu. Son kez aynada kendime bakmalıydım. Beth gibi makyajı abartmazdım ama biraz limer sürmeyi her zaman tercih ederdim. Odaya girip aynaya baktım. Beth makyaj çantasını dağınık bir şekilde bırakmıştı. Görmeyeceği için bir sorun yok dedim ve açık pembe ruju aldım. Alt dudağımı daha çok sevdiğim için ilk ondan başlamıştım. Nerdeyse yarısı tam bitecekken Beth odaya girmişti.
"Nicholas bu kadar mı tatlı?"
"Ne?"
"Ruj sürüyorsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR İSİM İKİ İNSAN
Fanfictionİkiz kızların hikayesi... Ne kadar benzeselerde bir o kadar zıt kardeşler... Birbirlerinin yanında her zaman olmak isteyen ve bir kere de olsa sevdiğini söyleyemeyen ikizlerin hikayesi... Her zaman biri tercih edildi. Ama aslında öyle değildi... &qu...