Herşey biz küçükken baslamıştı. İkimizde beraber aynaya bakmayı sevmezdik. Kendimize benzeyen birinin olmasına dayanamazdık. Belkide bunun için birbirimize bu kadar kin besliyoruz. Beth her zaman ön planda olmak isterdi ama ben vardım. En güzel bebeklerle oynamak isterdi ama benim bebeklerimin daha güzel olduğunu düşünür bir yerlerini koparır yada saçlarını keserdi. En önemlisi de benim olanları her zaman elimden almak isterdi. Yinede onu severdim. 'Nefret etmekte sevmektir' derdim. Ama ikimizde aynı kisiyi sevene kadar...
"Merhaba Elisa."
"Sen yaşıyorsun."
"Öyle olması gerekiyordu."
"Anlamıyorum. Neden simdi hayalet gibi geliyorsun?"
"Herseyi anlatacağım. Beni arkadaşınla tanıştırmayacak mısın?"
"Joseph. Simon. Simon. Joseph. Oldu mu?"
Birbirleriyle konuşup tanışmaya çalışıyorlardı. Benim tek düşündüğüm nasıl yaşadığıydı. Hep birlikte Cafe'ye gitmeye karar verdik. Joseph beni onunla yalnız bırakmak istemiyor gibiydi. Arabasına doğru yürüdük. Ben ön koltuğa otururken Simon bana bakarak arka koltuğa oturdu. Cafe'ye geldiğimizde Joseph ile yan yana oturduk. Simon yavaş yavaş sevgili olduğumuzu anlıyor gibiydi. Garson geldiğinde hemen siparişleri vermek istedim. İkisi yol boyunca konuşmuşlardı hala da konuşuyorlardır. Bende onları dinliyordum. Ama merak ettiğim şeyler vardi."Artık yeter. Simon anlat."
"Cenazemde Beth ile kavga etmen hiç hoş değildi. İkinizde üzgündünüz, ağlıyordunuz. Ona bağırıyordun ama o ağzını bile açmadı hatırlıyor musun?"Tam cevap verecektim ki bana izin vermedi ve konuşmasına devam ediyordu.
"O gün anladım. Yanlış kardeşe aşık olmuştum."
"Siz sevgilimidiniz?"
Unuttuğum bir konu vardi. Joseph benim sevgilimdi ve Simon'ı tanıştırırken neyim olduğunu söylememiştim. Ondan bahsederken arkadaşım demiştim ama erkek arkadaşımdı demem gerektiğini simdi anlamıştım. Simon ise onu umursamadan hala konuşuyordu.
" Babam şerif, çok fazla düşmanı vardı. Evet son nefesimi senin yanında verdim. Ama hastanede kendime geldiğimde ölmem gerektiğini söylediler. Sonrada oyun baslamıştı. Kendi cenazeme geldim sizi izledim. Yaşadığımı bilen sadece doktorlar ve babamdı. Annemin ağladığını görmeye dayanamıyordum. Sizin eve gelip, seni görmek hep istedim. Geldim de ama korktum. Beth beni bir kere metro durağında gördü. Ondan kaçmaya çalıştım ama yaşadığıma inandığına dair haberler aldım. Bir kez o uyurken geldim. Bir hayalet gibi bas ucuna oturdum. Sanki sendin ama inan bakışı daha farklıydı. Daha masum gibiydi. İçindeki şeytana göre fazla masumdu."
"Bundan bana hiç bahsetmedi."
"Gerçek olmadığımı o gece kanıtlamıştım. Mutlu olmasını, seninle iyi geçinmesini, beni unutması gerektiğini söyledim. Pencereden çıkıp gittim. Yanına gelmek istedim. Ama riske girebilirdim. Ona bunları söylemem hiç bir şeyi değiştirmedi. Yine ayni sensin, oda ayni o. Sen yine bencilsin. Ama prensessin de."
" Her zaman iyi davranmaya özen gösteren kardeş bendim hala da benim."
"Ona yaşadığımı söyleme. Gördüğüm kadarıyla senin için artık bir önemi yok." Joseph ile sevgili olduğumu anlamıştı.
" Ama onun için var. Gecen gece beni gördüğünde kötüydü. İki çocuk ona saldırıyordu. Onu takip etmeseydim şu an gerçekten daha kotu durumda olabilirdi. Senin karşına çıkmak istedim. Çünkü sen inana kadar Beth beni gördüğünü söylemeye devam edecekti. Sen ise her zamanki gibi ona inanmak istesen de inanmayacaktın."" Ona inanmak gerçekte istedim Simon. Ama sen ölüydün. Anladın mı? Onun akil sağlığını kaybettiğini bile düşündüm. Ama gerçeksin."
"Evet. Tekrar ona hayalet gibi gidemem. Ona inandığını söyle. Bir sure sonra pes edecektir. Aramaya kalkışırsa zaten bulamayacak. Burada olmayacağım."
"Gidiyor musun?"
"New York kalabalık bir yer. Orada beni bulmaları zor. Buraya gelmem bile tehlikeliydi. Sadece seni ve Beth'i görmek istedim. Beth iyi değil."
"O geceyi unutacaktır."
"Umarım unutur. Simdi kalkmam gerek."Masadan kalkıp giderken içimde oluşan bir soru vardı. Joseph her zaman beni anlayandı. Şimdi yüzüme daha değişik bakıyordu. Birşeyler açıklamam gerektiğini biliyordum. Eski ve yeni sevgililerim aynı masada oturup, konuşmuştum. Onun yerinde olsam bende kendimi artık anlayamazdım.
"Yurda bırakmamı ister misin?"
"Tabiki."
Yurda geldiğimizde yol boyunca hiç konuşmamıştı. Ona veda öpücügü vermek için ona doğru yaklaştığımda benden uzaklaştı. Bana hiç bakmadığı gibi tuhaf bakıyordu.
"Düşünmem gerek Elisa. "
"Neyi düşünmen gerek?"
"Bizi."
"Birşey düşünmene gerek yok. Sevdiğim sensin. O geçmişte kaldı."
"Artık gitsen iyi olur."
Ona onu nasıl anlatamıyordum. Ondan uzaklaşmak, onsuz olmak istemiyordum. Yalnız kalıp düşünmek istemesi normaldi. Yarın uyanıp pencereden baktığımda beni bahçede bekliyor olacaktı. Ona gülümseyip sevdiğimi söyledim ve arabadan çıktım. İlk kez içeri girmemi beklemeden gitmişti. Yarın olduğunda yanıma gelecekti, bunu biliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR İSİM İKİ İNSAN
أدب الهواةİkiz kızların hikayesi... Ne kadar benzeselerde bir o kadar zıt kardeşler... Birbirlerinin yanında her zaman olmak isteyen ve bir kere de olsa sevdiğini söyleyemeyen ikizlerin hikayesi... Her zaman biri tercih edildi. Ama aslında öyle değildi... &qu...