Multimedya Zeynep.Keyifli okumalar:)Gece boyunca yatakta dönmüş ama uykunun rahat kollarına kendimi bir türlü bırakamamıştım.Kesinlikle şuan hissettiğim tek şey hiçlikti.Uykusuzluktan morarmış göz altlarıma bakarken iç geçirdim.Ne ara bu kadar yıpranmıştım acaba?Kendimi yorulacak,üzülecek kadar...Aynadaki görüntümden rahatsız olunca yüzümü yıkayıp,dişlerimi fırçaladım. Boğazımı bir düğüm misali tıkamasına rağmen ,zorla yuttuğum bir kaç lokmadan sonra ayağımdaki sargıya göz attım.Rüzgar aklıma gelince ,yüzümde istemsizce tebessüm oluştu.Ayağım kremleri sürdüğü için şişmemiş,hafif bir sızısı olsa da gayet iyi hissediyordum.Yüzümü makyajla saklamaya çalışmadım ve gözaltlarımdaki morarmalara rağmen en doğal halimle okula gitmeye karar verdim.Kahve ama uçlarına doğru açılan saçlarımı tarayıp salık bıraktım.Dolaptan siyah,düz yünlü bir kazak ve rasgele aldığım mavi kotumu giydim.Ayaklarıma geçirdiğim kısa botların çok rahat olmasına şükrederek evden çıktım.Dışarıya çıktığımda evden ayrılmak için son altı günümün kalmış olması gerçeği yüzüme acımasızca çarptı ve buruk bir gülümseme yerleştirdim pembe dudaklarıma.Hayat her şeyi altın tepside sunmaz kızım.Biraz da zorluklara göğüs germek gerekir.Babamın sözlerini kafamda tekrarlarken,yavaş adımlarla okuduğum Yıldız Teknik Ünüversitesinin Güzel Sanatlar Fakültesine yürümeye başlamıştım.Ait olduğum yer orasıydı.Bitirmem gereken,uğruna her şeyi göze aldığım tek yer.Şimdi kasvetli ve sıkılmış havamı tuvale aktarmadan önce panoya bakıp,ev arkadaşı arayan birisini bulmalıydım.Yerimden kalkmayınca tablosunu attığım,hatta bununla da yetinmeyip üzerinde tepindiğim çocuk aklıma gelince ;ellerimi cebime sokup,içime doğan ürpertinin azalmasını bekledim.Gözlerime bakarkenki nefretini,o sınıftan çıktıktan sonra hissettiğim pişmanlığı tüm çıplaklığıyla hissedebiliyordum.Bana yabancı olmayan bir duyguydu bu.İsteklerimi gerçekleştirmediği için babama bağıran annem,kavga edişleri,babamın anneme vuruşu,bazen sinirlenip evi terkedişi ardından yalvarmalarımızla geri dönmesi.Bütün yaşanan bu hadiselerde isteklerim problem olduğu için ,babam hep beni suçlu görürdü.Bağırıp kızar hatta hızını alamayıp,bir defa tokat bile atmıştı.Yanağımdaki parmak iziyle bir hafta gezişim aklıma gelince,rahatlamayı umarak ritmik bir şekilde koşmaya başladım.Nefesim kesikleşmeye ,göğsüm daralmaya başlayınca spreyimden bir kaç derin nefes çekip rahatlamayı beklerken gökyüzüne çevirdim bakışlarımı.Bulutlar ve sonbaharın son aylarında olduğumuzun kanıtı olan soğuk ama bir o kadar da hafifletici rüzgar...Bana yardım eden Rüzgar'ı bir daha göremeyecek olmam aklıma gelince dudaklarımı sarkıttım.En azından bana yardım etmesinin karşılığını vermeliydim.Bu hayatta kim karşılıksız bir şey yapardı ki?Yolun ortasında durup onu düşünüyor olmamı arkamdan gelen uzun ve tiz korna sesiyle fark ettim ve sinirle arkamı döndüm."Kızım yürüsene be!kaç saattir sana sesleniyorum.Aşık mısın?"
"Yok daha neler canım?"Arkamı döndüğümde ,okulda bana nefretle bakan gözlerle karşılaşmam dudaklarımın hafifçe aralanmasına neden olmuştu.İşte şimdi yandım diye geçirdim içimden."Demek sensin Balkabağı.Bende yolun ortasında durup,şaşkın şaşkın çevreye bakınacak kadar aptal olan kaç insan vardır onu düşünüyordum."Sözlerinin hissettirdiği sinirle hızlıca yanına gittim ve önünde durdum.Aramıza bir insan daha girecek şekilde boşluk bırakmaya özen göstermiştim.Bana nefretle bakan ve tanımadığım bir adama o kadar yakın olamazdım."Bende hayvan gibi kornaya basacak kadar aptal olan kaç mahlukat vardır onu düşünüyordum."diyerek lafını ona satmanın keyfini çıkardım.Kıstığı gözleri sinirle açıldı ve aramızda hiç boşluk kalmayacak kadar bana yaklaştı.Dip dibe durmamızdan rahatsızca yerimden kıpırdanmaya çalışınca kolumu sertçe tutup,buna engel oldu.Karşı karşıya durup birbirimize ölümcül bakışlar atmaya devam ettik bir süre.Tehdit edercesine sıktığı kolum acımaya başlayınca "Kolumu bırak canımı yakıyorsun ve daha fazla sinirleniyorum."dedim dişlerimin arasından tıslayarak."Demek ki amacıma ulaşıyorum "Kolumu sıkan baskı artınca acı dolu bir inleme çıktı dudaklarımdan.Kolumu çekemeyince sinirlenip,bana bakan donuk gözlerinde bir boşluk yakalayıp ısırdım kolunu."Ahh,ne yaptın lan!"Kolundaki diş izine sırıtarak baktım sinir edercesine.Kolumda çıkan parmak izleri ,beyaz tenimde çok fazla dikkat çekiyordu."Hayvan, kolumu ne hale getirmişsin ya baksana"
Sinirden titreyen göz bebeklerini yeniden bana çevirdi."Bittin kızım sen.Bunun hesabını vereceksin."dedi kolunu göstererek.Yüzüme yapmacık bir gülümseme yerleştirdim."Heyecanla bekliyorum."Son nefret yüklü bakışlarını yolladı ve arabasına bindi.Arabasının arkasından görmesini umursamadan dil çıkardım ve sinirle yerimde tepindim.Tablosunu yere attığımda duyduğum pişmanlıktan dolayı kendimden nefret ettim.Bu kadar egoist,şapşal,gıcık bir insanı nasıl düşünüp üzülebilirdim ki?Resim sınıfına gelinceye kadar kafamı ,kolunu ısırdığım çocuğa saydırarak;rahatlatmayla geçirmiştim.İşe yaramayacağımı düşünsem de ,rahatlatması yüzüme bir tebessüm yerleştirmeme sebep oldu.Evden ayrılmam gerektiği aklıma küçükte olsa,olan tebessümümü bozmak için haince yerleşti.Koridordaki panoya son kalan küçük umudumla yürümeye başladım.En azından bu konuda yüzümün gülmesini umut ederek yürümeye başladım.Heyecanlanan kalp atışlarımı durdurmak sakinleştirmek için elimi kalbime koydum.Parti yazılarını,sınav sonuçlarını,doğum günü kutlamalarını geçerek gözüme ev arkadaşı ilanlarını kestirmeye başladım.Gözüme takılan ilanı elime alıp okumaya başladım.Siyah bir keçeli kalemle yazılmıştı .Kız ya da erkek aranıp,aranmadığı belli olmayan yazının sonundaki numarayı öğle arasında aramak için telefonuma hızlıca kaydettim.İlan kağıdını da hızlıca çöpe attım başkasının almaması için.Çantama tıktığım telefonla koşarak sınıfa gittim.Şimdi hocanın azarlarını çekmek tam bir eziyetti."Özür dilerim hocam.Bir aksilik oldu da."Konuşurken sıramın boş olup,olmadığına da bakmayı ihmal etmedim.En azından onca sorunun arasında onunla uğraşmak zorunda kalmayacak olmam beni rahatlatmıştı."Sevgilinle oynaşıp gelmişsindir kesin sen.Ben sizin gibilerin ciğerini bilirim ciğerini."Sınıftan bir kaç kıkırtı sesi gelmişti.Gülenlere ölümcül bakışlarımı attım sınıftaki bütün gözlere bakarak.Benim sıramın önüne oturmuş tablosunu yere attığım çocuğu sinsice gülerken görmek sinirlerimi bozmuştu.Bakışlarından hocaya benim hakkımda yanlış bir şey söylemiş olabileceğini düşündüm fakat sonra bu düşünceyi hemen kafamdan attım.Doğru olması mümkün olmayan bir şeyi söylemiş olamazdı değil mi?"Zeynep çık dışarı!Birde dinlemiyor yaa "Aylin hocanın sınıfı inleten cırtlak sesinden sonra bakışlarımı sinir olduğum gözlerden ayırıp,hocaya çevirdim."Size kim ne dedi bilmiyorum ama "derken yeniden ona bakmayı ihmal etmedim.Hocanın da bakışlarını ona çevirip,göz kıpması düşüncelerimi kanıtlar nitelikteydi."Benim öyle şeyler yapmam.Kusura bakmayın ama sizin gibi iftiracı insanların derslerinde de kalmaya meraklı değilim.Dediklerinizin hesabını yönetim kuruluna kendiniz verirsiniz.Haydi kolay gelsin."Kapıdan çıkmadan önce göz göze geldim o ismini bilmediğim çocukla.Sınıfa yeni geldiği için olabilir mi acaba Zeynep?İç sesimi beynimin uzak köşelerine atarken ağzında kıpırdattığı kelimelere odaklanmaya çalıştım."Daha yeni başlıyoruz." Ağzında kıpırdattığı kelimelerin ardından yüzüne her zamanki sinir olduğum tebessümünü yerleştirdi.Benim geleceğimi içeren derse girmemi engellemek onun için çok da büyük bir şey olmasa gerekti.Aynı iticilikle gözlerimdeki nefreti aşılarcasına gülümsedim.Aylin hocanın arkamdan yeniden bağırmasını umursamadan dışarıya çıktım.Kapıyı kapatmamla duvara yaslanmam bir oldu.Hayat zordu ve bir sadece onun oynattığı piyonlardık.Sadece bize verilen görevleri yerine getirmeliydik belki de.Mücadele etmeden oluruna bırakmalıydık.Ama hırçın ve inatçı olan benim için nasıl geçerli olabilirdi ki bu?Kötülüğe kötülükle,iyiliğe iyilikle...Savaş başlasın bakalım ismi lazım olmayan çocuk.Emin ol bende senin kadar inatçıyımdır!İçimden meydan okuduktan sonra,boş koridorda dolu olan mavi gözlerimi silmeye çalışarak yürümeye başladım.
Yorumlarınızı bekliyorum:)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON NEFES
أدب المراهقينGenç adam kızın karnına oturmuş her kurbanına yaptığı rutini gerçekleştirmek üzereydi. Hayatının anlamını beş yıl önce bizzat yok etmişti. Şimdi gittikçe bulaşıp büyüyen bir virüstü o. Artık zamanı geriye alamazdı ama en azından suçluluk duygusunu...