Yine mi sen?

61 7 3
                                    

Multimedya Rüzgar.Oy ve yorumlarınızı arttırırsanız çok sevinirim :) Benim için değerlisiniz.İyi okumalar.Şaşkınlığımı yansıtan sesim ismini fısıltı şeklinde söylemişti.Yeni uyandığı küçülmüş ve kızarmış gözlerinden belliydi.Tişört giymediği için açıkça gözüken kaslarından gözlerimi kaçırdım."Ev arayan kız sen misin?"Ardından gözlerini valizlerime indirdi.Belli olmuyor mu acaba? demek istesemde çenemi kapattım."Evet."Beni tanıdığına dair herhangi bir belirti göstermemişti.Kapıda durup bana bakmaya devam edince,kaşlarımı soru sorarcasına havaya kaldırdım.Bir anda hareketlenip kapıyı sonuna kadar açtı ve valizleri içeriye taşımaya başladı.Küçük bir evi vardı.Dışı ne kadar eski olsada içinde pahalı eşyalar olması beni şaşırtmıştı.Genellikle siyah ve gri tonlarının kullanılmıştı.Oldukça erkeksi ve korkutucu görüküyordu.Beni eve bırakırken arabasının BMW olduğunu farketmiştim.Böyle zengin birisinin böyle bir evde ne işi vardı ve neden evini bir yabancıyla paylaşmak zorunda kalmıştı?Sorularımı kendime saklamaya karar vereli çok olmuştu yine öyle yaptım.İsteklerimi önemsemeyen babam ,benim için her şeyini feda etmeye hazır olarak babamı karşısına alan ama sonucu değiştiremeyen üstüne üslük benim yüzümden dayak yiyen annem,her gün ağlayıp kendini üzen ben.Fazla bencildim belkide.Hep kendimi mi düşünmüştüm?Hayır!Öyle olsaydı babasından kitap parası istemeyip,harçlıklarını biriktiren ve aç kalan kız kimdi?"Evim küçük ama idare ediyorum işte."Koltuğa sabitlenen bakışlarımı ona çevirdim.Yüz ifadesinden ne hissettiği anlaşılmıyordu.Yüzüme hafif bir tebessüm yerleştirdim."Ahh hayır,çok şirin bir evin var."Yalan söylediğimi belli edercesine yanaklarım yanmaya başlamış,kalbim hızla atmaya başlamıştı.Dediklerimi tartarcasına beni hızla süzdü."Emin misin? Yanakların kızardı,Göğsün hızla inip kalkıyor ve soluk alış verişin düzensizleşti."Oldukça rahat bir ifadeyle bunları söylemesi ve bu kadar doğru tespitler yapması beni şaşırtmıştı.Sessizliğim yalan söylediğimin en büyük kanıtıydı.Bunu farketmişçesine dudakları kıvrıldı ve gamzeleri belirginleşti."Neyse sana odanı göstereyim .Şu saçmalık çabucak bitsin ki uykuma devam edebileyim."Ne kadar sabah gelmemi sen söyledin demek istesemde dudaklarımı sıkarak kendimi engelledim.Elini sırtıma koyarak beni yönlendirmeye çalışmasıyla olduğum yerde kalakalmam bir oldu.Kalbim temesıyla hızla atmaya devam ederken farketmemesi için elimdeki valizin kulpunu daha çok sıktım ve yürümeye devam ettim. Koridorun sonundaki odaya geldiğimizde kapıyı açmak için üzerime eğildi.Başımı yere eğerek,yakınlıktan kaçmaya çalışmıştım .Yakınlığından rahatsız olduğumu anlamışçasına hemen doğruldu ve benimle göz teması kurmadan kapıyı ayağıyla ittirdi.Odaya bakınca genelde ahşapın ağırlıklı olması gülümsememe sebep olmuştu.Küçüklükten beri hep ahşap odalardan hoşlanmıştım ama hiç sahip olamamıştım.Aklıma küçüklüğüm gelince gülümsemem acıya dönüştü bir anda .Bu kadar çabuk etkilenmemeyi öğrenmeliydim.Güçsüz değildim ki ben,aksine inatçıydım ve hayatıma devam etmeye çalışıyordum.Etmeliydim de."Odayı istediğin gibi tasarlayabilirsin.Zaten yatak ve dolap var.Kafana göre takıl.Ben biraz uyuyacağım."dedi ve söyleyeceğim kelimeleri ağzıma tıkıp,odadan çıktı.Evine yeni gelen bir yabancı olmasına rağmen bu kadar umursamaz olması şaşırtıcıydı.Odamda bıraktığı nane kokusunu burnuma çekerek çarşafsız yatağa uzandım ve ahşap tavanı seyretmeye başladım.

-- -- -- -- -- --

"Hayır buraya gelemezsin."İçerden gelen sesle gözlerimi hızlıca açtım.Yatakta uyuyakaldığımı farkettim.Gözlerimi ofçalayıp kendime gelmeye çalıştım.Haftasonu olduğuna şükrederek doğruldum ve kapının arkasından gelen sesleri dinlemeye başladım.Rüzgar'ın sesi sinirli geliyordu."Onu ben öldürmedim.Aral sakın karşıma çıkma yoksa seni gerçekten öldürürüm.Anladın mı beni?"Gerçekten kelimesini korkutucu bir tonda vurgulamıştı.Kimi öldürmedi? Aral bizim sınıftaki Aral mı?Bu düşünceyi hemen kafamdan attım.Onu aklıma bile getirmek istemiyordum.İçeriden kırılmaya benzer sesler gelince oturduğum yere iyice sindim.Cam kırılma sesi gelince dayanamayıp kapıyı yavaşça araladım ve kafamı dışarıya çıkardım.Oturma odasına yaklaşırken Rüzgar'ın ağlama sesleri netleşirken şaşırmama engel olamamıştım.Bir erkeği ağlatacak ne olmuş olabilirdi ki?Yanına gidip gözyaşlarını silmek istedim bir an.Sarılıp iyi olduğunu fısıldamak.Yerde kırılan cam bardaklar,kırık bir vazo vardı.Sonra gözlerim kırık camlar arasında oturan Rüzgar'a kaydı.Başını eğmiş,ifadesiz bir suratla kırık cam parçalarına odaklanmıştı.Kapıda biraz durup kendime gelmeye çalıştım ve yanına yaklaşıp yavaşça bende yanına oturdum.Cam parçalarına dikkat etmeyi ihmal etmemiştim.Yüzüme bakıp başını eğmeye devam etti.Gözyaşlarını saklamak için herhangi bir çaba sarf etmedi.Elimi omzuna koyarak destek vermeye çalıştım.Yüzündeki ifadeyi çok iyi biliyordum.Pişmanlık.Her zaman yüzümdeki ifadeydi bu.Durup onu neyin üzdüğünü düşünmemeye çalıştım ya da neden pişman olduğunu.Sadece ona değen elime konsantre olmaya çalıştım.Biraz sakinleştikten sonra,yalnız kalmak isteyeceğini düşünüp ayağa kalktım.Arkamı dönüp giderken,elimi tutmasıyla durdum."Gitme."Fısıldar gibi çıkmıştı sesi.Güçsüzdü belki de.Ya da sadece acı çekiyordu.Yeniden yanına oturdum ve yüzünü incelemeye başladım.Artık ağlamıyordu ama gözleri kızarmıştı.Buna rağmen o kadar yakışıklı görünüyordu ki.Yüzünü incelemekten hiç bıkmayacağımı fark ettim.Elimi bırakmaması gülümsememe sebep oldu.Benden güç alırcasına sıkı sıkı tutuyordu.Bir süre daha oturduk yan yana.Güneşin göz acıtıcı ışığından ve parlaklığından öğle saatleri olduğunu anladım.Elimi incitmekten korkarcasına yavaşça bacağıma bıraktı ve ayağa kalktı.Elini bana uzatıp kalkmama yardım etti.Bana gülümseyip"Çok iyi bir arkadaşsın."dedi.Sözleri kalbimde anlam veremediğim bir acıya yol açarken sadece gülümsedim.Eğer konuşursam sesimin titreyeceğini biliyordum ve duymasını isteyeceğim en son şey de bu olurdu.Sırtını son kez sıvazlayıp,koşar adımlarla odama çıktım ve kapıyı kapattım.Anlamsız duygularımdan ve sebepsiz yere dolan gözlerimden kurtulmak için odayı temizlemeye başladım.Sildiğim yerleri hıncımı çıkarırcasına bastırıyordum.Gözyaşlarım istemsizce yanaklarımdan süzülürken kendimi kaybetmiş gibi bastırmaya başladım bezi.En sonunda duvara yaslanıp hıçkırarak ağlamaya başladım.Bir erkekle aynı evde yaşamak zorunda olduğum için,okuldaki aptallar için,kendimi ne kadar inandırmak istemesemde çok iyi bir arkadaşsın lafı için.İnsan daha iki defa gördüğü bir kişiye böyle duygular besleyebilir miydi?Saçmaladığımı düşünüp,gözyaşlarımı sildim.Sadece fazla duygusallaşmıştım ve bu beni ağlatmıştı.Söylediğim cümlenin doğruluğuna kendimi inandırıp,yatağımı hazırladım ve pencereleri açıp odayı havalandırdım.Temiz ve soğuk hava yüzüme çarpıp beni rahatlatırken odanın arka bahçeye denk geldiğini fark ettim.Bahçe oldukça bakımsız duruyordu.Büyümüş otlardan bunu anlamak mümkündü.Pencerenin önünde kocaman bir ağaç vardı.Bahçenin yıkık duvarının arkasında boş ve çöplük dolu bir arazi vardı.Arazinin terkedilmiş görüntüsü bana kendimi hatırlatırken bakışlarımı yeniden odaya çevirdim.Masanın üzerine koyduğum çizim defterime baktım.En baştaki,sinirlendiğimde çizdiğim Aral'ın resmine baktım.O nefretle bakan gözlere.Resmi hızlıca yerine koydum ve en kısa zamanda okuldaki davranışlarının bedelini ödetmeyi aklıma not ettim.Günümün geri kalanını romanlarımı yerleştirerek ve odayı düzenleyerek geçirmiştim.Odanın şirin görüntüsü beni gülümsetirken yemek hazırlamak için mutfağa gitmeye karar verdim.Parmak uçlarıma basarak odadan çıktım. Mutfak olduğunu tahmin ettiğim odanın kulpunu çevirirken Rüzgar'ın sesiyle irkildim."Ne yaptığını sanıyorsun?O odaya giremezsin!" Sesi oldukça teleşlı geliyordu.Yerimden sıçrarken ateşe değmişim gibi elimi hızla kapı kulpundan çektim."Şey,ben sadece mutfağa gitmek istemiştim."Başımı aşağıya eğerek parmak uçlarımı incelemeye başladım.Uzun bir sessizlikten sonra başımı kaldırdım ve Rüzgar'ın kendini kasmış bir şekilde bana baktığını fark ettim."O odaya girmen kesinlikle yasak.Zaten zamanı gelince en son sen göreceksin."Sözlerinin ne manaya geldiğini çözmeye çalışırken Rüzgar gülümsedi ve kapısı açık ,tezgahı görünen koridorun sonundaki mutfağı gösterdi.Görmemiş olduğum için kendime lanet ettim ve göz teması kurmamaya çalışarak yanından geçip küçük mutfağa girdim.Mutfak da evin oturma odası gibi siyah döşenmişti.Siyah renginin bu kadar yoğun olduğu bir evde yaşamak oldukça rahatsız edici olmalıydı.Rüzgar'ın da bu evle bütünleşen bir yarısının olduğuna emindim.Beni ürküten tarafta buydu zaten.Bazen gözleri o kadar boş bakıyordu ki,sonundan kötü bir şey çıkabileceğini düşünüyordu insan.Büyük bir bardakta su içerken,soğuk suyun beni rahatlamasının keyfini sürüyordum."Evimde yaşayan insanların adını bilmek isterim."Ağzımdaki suyu Rüzgar'ın sesiyle tezgaha püskürtürken,kafamı hızlıca ona çevirdim.Kahkahası mutfağı inletirken,kusursuz dişlerini ve güzel gülüşünü incelemeye başladım."Ço-çok özür dilerim ben gerçekten.Hemen temizlerim."Bir yandan da ıslattığım bezle tezgahı silmeye çalışıyordum."Önemli değil.Adın ne?"Yanaklarım ateş basmış gibi yanıyordu.Bezi tezgaha bırakıp kafamı ona çevirdim."Ne?" Ağzımdan istemsizce çıkan kelimeyle işi daha da batırdığımı fark ettim.Benim aksime yüzündeki gülümseme daha da artmıştı."Seni ne diye çağırıyorlar?"Yeni idrak ettiğim soruya hızlıca cevap verdim.Soruş şekli beni de gülümsetmişti."Zeynep"Kekelemeden söylemeyi başardığım için kendimi tebrik ettim."Güzel isim."Zoraki söylediği iltifatla yüzümü buruşturdum.Az önceki haline göre oldukça durgundu.Aklına kötü bir şey gelmiş gibi gözleri koyulaşmış,kasları gerilmişti.İsmimin ona kötü şeyler hatırlatmış olabileceği gerçeği beni de üzmüştü."Yiyecek bir şeyler hazırlamayalım.Yeni taşınmanın şerefine pizza yiyip,film izleyelim.Olur mu?"Rüzgar'la daha fazla zaman geçirecek olmanın heyecanıyla "Evet"dedim.Sesim küçük bir çocuğun şeker görünceki sesi gibi çıkmıştı.Yanaklarım daha fazla kızarırken bakışlarımı kaçırıp tezgahı silmeye devam ettim.Duygularımı ses tonumla belli etmemeyi aklıma not ettim.Tezgahı temizlemeyi bitirince odama gidip pizzaların gelmesini beklemeye başladım.Rüzgar'la konuşacak bir şey bulamayıp saçmalamak istemiyordum.Ahmet Ümit'in Kavim adlı kitabında kaldığım yerden okumaya devam ettim.Okudukça rahatladığımı ve sıkıntılarımın azaldığını hisseder gibiydim.Belki de değişemeyeceğim tek histi bu.Telefonun çalmasıyla rahatımı kaçaran kişiye lanet ederek masanın üstüdeki telefona uzanmaya çalıştım.Uzanamayınca üfleyerek ayağa kalktım.Ne zaman kendimi mutlu hissetsem rahatımı bozacak bir engel çıkıyordu karşıma.Gerçi telefonun çalması engel olarak sayılıyorsa.Arayan kişinin annem olduğunu görünce yüzüm iyice asıldı.Kısa kontrollerinden birini daha yapıyordu.Ne kadar cevap vermek istemesemde açmayınca merak edip buraya kadar geleceğini bildiğim için sesime sahte bir sevinç yerleştirerek cevap verdim."Efendim anne?"

SON NEFESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin