ASLIHAN

193 7 0
                                    

Ben Aslıhan....
19 yaşında kaderin yükünü omuzlarına almış,ailesi tarafından Harşit Sarayına satılan Bedramalı köle...
Bu saray benim nefretim...
Kendini kral sanmış,soytarı Yahya benim kinim...
Yer ve gök şahidim olsun ki ben bu köle kızdan bir hanım yaratıp,kaderin ağlarını parçalayacağım....

Her sabah ki tekrarladığı yemini tekrarlayarak güne başlamıştı,Aslıhan.
Aslıhan,Kral 2.Yahya'nın devlet işleriyle ilgilenirdi.Bir köleye göre oldukça üst bir mevkideydi.Hatta bazı zamanlar Kral 2.Yahya başveziryle paylaşmadığı konuları Aslıhan'a anlatır,ondan bir çözüm önerisi beklerdi.Kral Yahya'nın Aslıhan'a olan güveni oldukça yüksekti.

Ama Aslıhan Kraldan ve onun kraliçesi Firuze'den nefret ediyordu.Çünkü onlar küçük kız kardeşini gözlerinin önünde yakarak öldürmüşler ve Kral Yahya'ya biat etmemesi halinde akıbetinin böyle olacağı hususunda tehdit etmişlerdi.

Aslıhan,annesinden ve babasında da nefret ediyordu.Çünkü kız kardeşiyle birlikte onu bu saraya satan onlardı.Aynı zamanda küçük kız kardeşinin katili Kral Yahya olduğu kadar ailesiydide.

İşte tüm bu sebepler her geçen gün kalbinde ki kini büyütüyordu.Aslıhan kendine bir söz vermişti ve bu sözü yerine getirmek uğruna yapamayacağı hiçbir şey yoktu.Bu sözleri de az önce yaptığı gibi her sabah tekrarlıyordu.Tekrarlıyordu çünkü her gün o nefreti hatırlamak istiyordu.Tekrarlıyordu çünkü her güne başladığında belki bu gün intikam günüdür demek istiyordu.Aslıhan daha on dokuz yaşında olmasına rağmen geri kalan ömrünü bu intikama adamıştı.

Aslıhan,kömür karası saçlarını ayna karşısında narin hareketler ile taradı.Üzerine mavi tulum giydi.İhtişamdan ve süsden uzak bir tulumdu.Çünkü o köle sınıfına aitti.Köle sınıfı için ihtişam demek,ölüm demekti.

Odasının kapısı çaldı."Gir." Dedi Aslıhan.
Gelen,Aslıhan'ın tek dostum dediği,tek güvendiği insan Rabia'dan başkası değildi.Rabia'yla saraya geldiği ilk günlerde tanışmışlardı.Ve o günden bugüne kadar hiç ayrılmamışlar,birbirlerinin sır küpü olmuşlardı.Ama Aslıhan ile Rabia arasında büyük bir fark vardı.Aslıhan,Kral Yahya'nın gözdesiydi.Bu onu bir adım öne çıkarıyordu.

"Günaydın Rabia.Sabah sabah hayırdır,rüyanda beni mi gördün?" diyerek tebessüm etti Aslıhan.

"Seni görmedim.Ama galiba seni gören biri var Aslıhan.Kral Yahya seni derhal odasına çağırıyor."

Aslıhan,Rabia'nın yeşil gözlerine baktı."Hemen,şimdi mi?"

Aslıhan'a şaşırmıştı.Kral Yahya,kolay kolay sabahları erken uyanmazdı

"Evet.Hemen şimdi." dedi Rabia.

Aslıhan,odasından çıktı.Sarayın altın kaplamalı koridorlarından yürürken kalbini bir korku kapladı.Kötü bir şey olacakmış gibi hissediyordu.

Sonra,Kral Yahya'nın odasına geldi.Kapıyı çalmasına gerek kalmadan muhafızlar tarafında kapı açıldı.Kral Yahya,zümrüt yeşili tahtında oturmuş,bacaklarını açmış Aslıhan'a bakıyordu.Yanında Başvezir Mehmet Ali Paşa vardı.

"Majesteleri beni emretmiş." dedi Aslıhan.
" Evet emrettim.Aslıhan,sana ne kadar güvendiğimi biliyorsun değil mi?" dedi Harşit İmparatoru Yahya.

Aslıhan,bir şey diyemedi.Sonuçta karşısında ki kraldı.Evet biliyorum dese ukela damgası yar,bilmiyorum dese krala karşı gelen isyancı damgası yerdi.Bundan dolayı susmayı tercih etti,Aslıhan.

"Ben Harşit İmparatoruyum.Bugün aldığım bir kararla bir ilke imza atacağım.Tarih benim ismimi altın harflerle yazacak." dedi Kral Yahya.

Kral Yahya,şişman göbekli beyaz tenli biriydi.Yaşı altmışa varmış,yaklaşık yirmi yılı aşan bir saltanatı vardı.Harşit'in en parlak dönemlerinden biri kuşkusuz Yahya tarafından yaşatılıyordu.

GÜNDOĞUMU FIRTINASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin