Multimedia: Lestat ve kumsalda çaldığı parça.
Yazarcığınızın notu:
Öncelikle her yorumuyla bana destek olan best friendim deanettaa ya ve
her bölüm teşekkür edeceğim diye aklımdan geçirip, yine her bölüm unuttuğum, hikayemizin kapağını sürekli elinden geçiren bu Chris hastası şahısa (scarlettwanda ) çok teşekkür ediyorum güzel çalışmaları için 😘Ardından, şunu söylemek istiyorum. Bölümleri okurken Daphne ve Lestat'in biraz hızlı gittiğini düşünebilirsiniz. Çünkü yazarınız, olayların arasından geçen zamanları yazmamış. Bölümler birbirlerinin ertesi günlerini falan yansıtmıyor yani aralarında epey zamanlar var. Örneğin, bir-iki ay gibi. Bunu göz önünde bulundurarak okursanız sevinirim. Hala okuyorsanız da teşekkür ederim. Sanırım bu sefer uzun bir bölüm bizi bekliyor ha? İyi okumalar!
- - - - - - - - - - - - -
Karanlık bakışlarını önündeki uçsuz bucaksız maviliğe çevirdi. Botlarının içine kaçan birkaç kum tanesini görmezden gelerek, bakışlarını mavilikten ayırıp elindeki kemana sabitledi. Uzun bir gece olacaktı.
Bir haftadır, gördüğü tek mavilik bu önündeki okyanustu. Daphne ve onun mavinin en güzel tonunu taşıyan gözlerinden uzak duruyordu. Jessie'ye açık açık bazı imalarda bulunmuşken, artık başıboş gezen açık bir tehdidin karşı konulamaz sinyallerinin etrafta döndüğünün farkındaydı ve Daphne'nin hayatına bir vampir daha sokmayacaktı. Jessie, belki de yanılıp Nora'nın peşine düşerdi. Lestat'in sevdiği bir çift mavi gözü ona ait sanardı ve belki de o gözleri manikürlü tırnaklarıyla oyardı. Belki de o hırçın gözlerin sahibi Nora, Jessie'nin tırnaklarını sökerdi. Lestat bunları izlemekten ve Daphne'nin içinde bulunacağı güvenlik durumu yükseleceğinden zevk duyardı, fakat olmazdı.
Eğlence yeteneğini böylesine kaybedebilmiş olmasına birkaç kere üst üste gözlerini devirerek, elindeki yayı kemana asil denebilecek bir görüntüde sürttü. Tellerin çıkardığı ses Lestat'in istemsiz olarak sırıtmasını sağlamıştı.
İçindeki canavarın gerçekliğini fark ettiği gece çaldığı hızlı parçayı çalmak için hareketlendi parmakları. Kumsalda keman çalan çingene kızın yanına gitmek için büyük bir istekte bulunmasını sağlayan ve kulaklarına mistik bir haz yaşatan; kızı öldürmeden önce, onunla birlikte çaldığı şarkıydı.
O kızı öldürmekten hala üzüntü duyuyor olsa da bu üzüntüyü bir kenara atıp müziğin ritmini kucaklayarak sırıttı. Etraftaki hiçbir şeyi duymuyordu. Ne yerde yürüyen karıncaların sesi, ne sahilde gülüşen insanların sesi, ne şehrin gürültülü trafiği ve ne de etraftaki eğlence mekanlarının sesi... Sadece o ve büyülüymüş gibi hissettiren kemanı vardı.
Parmakları kemanın tellerini hissetmeye doyamamış, ritmi istemsizce hızlandırıyor ve şarkıyı olmadığı kadar aceleci yapıyordu. Yaptığı müzikten zevk alıyordu. Yan yan sırıtarak son notayı da bastıktan sonra elindeki yayın koptuğunu fark etti. Kaşlarını kaldırıp yaya baktığı sırada duyduğu kendine yaklaşan alkış sesleri başını o yöne çevirmesine sebep oldu.
Daphne ay ışığının altında parlayan mavi gözleri ve gülümseyen dolgun dudaklarıyla birlikte uyum kelimesinin anlamını taşıyan güzelliğiyle kendisine yaklaşıyordu. Nasıl olmuştu da onun, o sevdiği küçük kalbinin sesini duyamamıştı? Nasıl bu kadar müziğe kapılmıştı?
Yay ve kemanı yere bırakarak oturduğu kumlu zeminden kalktı ve başını yana yatırıp karanlık bakışlarını Daphne'ye yöneltti.
"Bir vampire gizlice yaklaşmak akıllıca bir haraket gibi gözükmüyor sanki, hm? Ne dersin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Camellia - Kan ve Kalp
VampireKan... Yıllarca varlığını borçlu olduğu şey, insanların damarlarında saklı olan kırmızı spineldi. Kaybolmadan değeri anlaşılamayacak bir şeydi kan, tıpkı spinel taşı gibiydi. Kan, içindeki duyguların daha mı vahşi olmasını sağlıyor, yoksa yatıştırıy...