Tuhaftı.Ölümlü olarak yaşadığı ve ardından ölümsüzlükle bahşedilmiş uzun yılların getirdiği tecrübeler sayesinde olaylara tepkilerini dengeleyebiliyor hatta saklayabiliyordu. Fakat uzun zamandır ilk kez, saklayamadığı tuhaf tepkilerle baş başa kalmıştı.
İçinde bulunduğu duruma uygun olarak, kalp kırıklığı yaşıyormuş gibi davranıp kendini sokağın tozlu ve ıslak kaldırımına attığında başını ellerinin arasına alarak kara gözlerini kapattı ve kulaklarından henüz silinmeyen kalp atışlarını düşünmektense beynini başka şeylere yönelmesi için koşullamaya çalıştı. Yapamıyordu.
Beynindeki uğultular minik kalbin sesinin bıraktığı izi yok edebilecek kadar yüksek tonda değildi. Derin bir şekilde, ölü ciğerleri için faydasız olan bir nefesi hızlıca çekip içine hapsetti. Dudaklarını birbirine bastırıp içinde tuttuğu nefese odaklanmayı denediğinde bunun saçma bir yol olduğunu fark edip tuttuğu nefesi bırakması çok sürmedi. Beynini meşgul edemediği her an için kendini yenik saydığı ve kalkıp gitmek istediği sırada omzunda nazik bir elin varlığını hissedip, bu varlıkla birlikte atışı biraz yavaşlamış fakat çekingen bir şekilde çırpınan o minik kalbin sesini tekrar duydu.
Bir saniyeden daha kısa sürede başını nazik ve ince elin sahibine çevirdi. Gördüğü yüz samimi bir üzüntüyle gölgelenmiş ve yaptığı hareketin sonuçlarından emin olamayan gözlerin çekingenliğiyle dolmuş pürüssüz bir güzellik taşıyordu. Lestat'in kıpırdamıyor olmasından aldığı cesaretle elini yavaşça çekip ıslak kaldırımda kendine bir yer buldu. Ardından pürüzsüz sesi dudaklarının arasında şarkı gibi bir hale bürünerek Lestat'in kulaklarına ulaştı.
"Üzülme."
Lestat üzülmek kelimesini ve bu kelimenin yaşattığı tüm hisleri tozlu raflara kaldıralı yıllar olmuştu. Şu an da, buluduğu durum üzüntü ile açıklanacak bir durum değildi. Kana susamış bir vampirin vereceği tepkiden kendini sakınmasıydı. Bu kez, pişman olmak istemiyordu. Kendini mırıldanırken bulduğunda, Daphne'ye cevap veriyormuş gibi gözüküyordu, ama vermiyordu.
"Nasıl?"
Daphne Lestat'in biçimli dudaklarından çıkan bu soruyla kendisine yanıt verildiğini sanmıştı. Lestat haklı olarak üzgün olmalıydı, sevdiği yahut hoşlandığı kadın, başkasını tercih etmişti. Bilmediği tek şey, neden az önce babasını neredeyse öldürecek olan bu adamın yanına gelip onu teselli etmek istediğiydi.
Ne demesi gerektiğini bilmiyordu. Nasıl üzülmesindi ki? Öte yandan, Lestat'in sorduğu bu basit soru, bir çözüme değil merakın getirdiği şaşkınlığa aç bir soruydu. Nasıl? Nasıl olur da böyle şeyler hissedebilirdi? Nasıl bir kalp atışını dinlerken kendinden geçmek isteyebilirdi?
Derin bir nefes daha alıp, oturduğu kaldırımdan kalktı. Uzaklaşması gerekiyordu. Kaldırımın bıraktığı çamur izlerine aldırmadan siyah kıyafetiyle geceye karışacağı sırada ani bir kararla dönüp Daphne'ye baktı. Genç, toy, güzel, vicdanlı ve gözlerini bakmaktan alamadığı çivit mavisi gözlere sahip Meleğe.
O'na doğru eğilip tok ve soğuk sesiyle bir teşekkür hediye etti kulaklarına. Kimseye teşekkür etmezdi oysa.
"Geldiğin için... Boşver."
Evet bu Lestat'çe bir teşekkürdü. Kimsenin, belki de kendinin de algılayamayacağı yöntemleri vardı fakat Daphne gülümseyerek zeka pırıltıları taşıyan gözlerini Lestat'in siyahın tek tonu olan gözlerine kilitlediğinde Lestat en az gözleri kadar hareketsiz kalmak zorundaymış gibi hissediyordu. Tuhaf bir çekim vardı. Daphne'nin dolgun ve öpülesi dudaklarından neşeli bir,
"Önemli değil. Üzülme. Hem ne geçmiyor ki, Kanka?"
Cümlesi çıktığında Lestat kaşlarını kaldırıp, ardından kaldırdığı kaşları çatıp gözlerini kısarak bir adım geriledi. Bu kız, kendisine kanka mı demişti? Asırlık yaşta olan bir vampir, bu kız tarafından kanka diye mi çağırılmıştı? Kanka?
Bu kelimenin bir şekilde hayat dolu olduğunu ve canavarlığını maskelediğini düşündü. Bu düşünceyle, kelimeyi kendi lügatına yerleştirmesi zor olmadı. İstemsiz şekilde dudaklarına yayılan sırıtış, Daphne'nin doğru yolda olduğunu gösteriyordu.
Kankalık, belki de doğru yol değildi fakat, hissettirdikleri doğru ve gerçekti.
-------
Kısa ama hızlı gelen bölümler olmasını tercih ediyorum. Uzun yazarken kendim bile sıkıldığımdan sizi sıkmak istemiyorum. Vote atmadan geçmeyin :D iyi okumalar ✌️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Camellia - Kan ve Kalp
VampirKan... Yıllarca varlığını borçlu olduğu şey, insanların damarlarında saklı olan kırmızı spineldi. Kaybolmadan değeri anlaşılamayacak bir şeydi kan, tıpkı spinel taşı gibiydi. Kan, içindeki duyguların daha mı vahşi olmasını sağlıyor, yoksa yatıştırıy...