Havalar serinlemişti.
Artık şehrin dışındaki göletlere gidip ayda bir defa da olsa yıkanamıyordum. Göletlerin suyu çelik gibi soğuktu. Uzun saçlarım yağlanmış, kaskatı bir kir tutmuştu. Yırtık pantolonum ve aylardır hiç çıkarmadığım kalın kazağım etrafa kokular saçıyordu. Kollarım, bacaklarım, ellerim...
Bütün vücudumun kaşınıyordu. Ağırlığından zorla sürüdüğüm potinlerim ayaklarımda yaralar açmıştı.
Arkadaşlarımın durumu da benden farklı sayılmazdı. Günlerdir midemize bir lokma ekmek girmemiş, açlığımızı cami şadırvanlarından içtiğimiz sularla bastırmıştık.
Üç arkadaş çaresiz bir şekilde bekliyorduk. Neyi, kimi, niçin beklediğimizi kendimize bile izah edemiyorduk. Hayatta kalabilmek için cesur olmalı, bir şeyler yapmalıydık. Sonunda kararımızı vermiştik. Bu sene son defa girecektik evlere.
Artık kaybedecek bir şeyimiz yoktu!
Ya girdiğimiz evlerde değerli bir şeyler bulacak, onları satarak birkaç ay hayatta kalmayı başarabilecek, ya da hırsızlıktan yakalanıp kış aylarını hapiste geçirecektik.
Gireceğimiz evleri özenle tespit ettik. Akşamı beklemeye başladık. Evlerde neler bulabileceğımizin hayalini kuruyor, açlıktan kıvranan midelerimizin sesini bastırmaya çalışıyorduk.
Zenginler mahallesine geldiğimizde vakit gece yarısını çoktan geçmişti. Birbirimize cesaret verdik, sarıldık, vedalaştık. Villalar sokağının görkemli evlerine hayaletler gibi dağıldık.
(Tarihsiz, devamını yazacağım... )
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÜMİDİM BİTERKEN BAŞLAR
Ficção GeralSokak çocuklarını anlatan bir dizinin senaryosu olarak başladı bu kitabın hikayesi.. Sokak çocuklarını anlatacaktı, çektikleri çileler bölüm bölüm ekranlara gelecekti…O çocuklardan ikisinin destansı mücadelesi, sokaklardan kurtuluşu yavaş yavaş işle...