1.BÖLÜM ♥♚NELER OLUYOR ?

69 5 13
                                    


Arkadaşlar wattpad ' de ki ilk hikâyem . Onun için hatalarım yada hoşunuza gitmeyen bişey olursa yorum yaparak bana iletirseniz dikkate alacağımdan emin olabilirsiniz.

İyi okumalar. Umarım beğenirsiniz...

Eylül 'den

Artık babamın son darbelerinin bitmesini bekliyordum. Çünkü attığı tekmeleri artık hissetmiyordum , söylediği küfürleri annemin ağlamalarını , küçük kardeşimin anneme sarılıp hıçkırarak korkulu gözlerle beni izlemesini ne görüyor ne de duyuyordum. Uyuşmuştum artık acıdan , sadece vurduğu tekmelerle geriye doğru savrulduğumu hissediyordum.

Beynim bana ihanet ediyordu. Gözlerim kapalı hâla babam beni ne kadar döverse dövsün bilinçsiz bir şekilde yaptığını kendime hatırlatmaya çalışıyordum. Ama beynim bana "aptal! " diye haykırıyordu. "Aptalsın Eylül babanın seni sevdiğini halâ nasıl düşünürsün? Sevse sana kıyar mıydı? "diye inat ediyordu . Hayır hayır babam beni seviyordu o benim ilk aşkımdı hayrandım ona sadece o lanet alkolun etkisindeydi. Sarhoştu o, yoksa bana kıymazdı kıyamazdı biliyordum. Ben onun küçük prensesiydim , ilk göz ağrısıydım bana hep böyle seslenirdi... O benim ilk aşkımdı...

1 saat önce ...

Önlüğümü çıkarıp astıktan sonra Kemal dedeye çıktığımı haber verip çalıştığım küçük cafeden koşar adım otobüs durağına yetişmeye çalışıyordum. Yağmur çiselemeye başlamıştı ama durağa az kalmıştı ıslanmazdım fazla. Aslında yağmuru, toprağın kokusunu, ıslanmayı çok seviyorum. Yaşadığım hayatı bana unutturan beni küçüklüğüme, daha hiç bi sorumluluğum olmadığı zamana götüren büyüleyici bi ortam sanki.

Küçükken yağmur yağınca annemin hafif kızarmış gibi söylediği azarlamaları dinlemeden koşarak evden dışarı çıkıp ıslanmayı beklerdim çok hoşuma giderdi, kafamı kaldırıp gökyüzüne yüzümü kaldırıp gözlerimi kapatır ve derin derin nefes alırdım etrafımı bahçemizdeki ıslanan toprağın kokusu dolarken kendimi hiç olmadığım kadar huzurlu hissederdim. Olabildiğince ıslanırdım ve bu ortamı olabildiğince hafızama kazımaya çalışırdım.

Ama şimdi küçük değildim. Ne kadar çok o anı yaşamak istesemde bugünümün iyi bitmesi için acilen otobüse yetişip eve gitmem lazımdı.

Montuma daha sıkı sarılıp düşmekte olan çantamı tekrar omzuma çektim ve hızımı biraz daha artırdım yoksa otobüse yetişemeyecektim. Islanan kaldırımda hızlı hızlı yürüyerek yoluma devam ettim ta ki bi köpek yavrusunun sesi gelene kadar...

Kafamı kaldırıp etrafıma baktım, sesin nerden geldiğini anlayınca kitapçı dükkanı ile bi ara sokakta ıslanmış olan küçük köpeğe baktım. Islanmıştı ve sanırım doğalı bi hafta anca olmuştu. Titriyordu üşümüştü. Bir durağa bir köpeğe bir de saatime baktım. 15 dk vardı ve bu sürede köpeğe yardım edebilirdim. Ona doğru yürümeye başladım ve eğilip titriyen köpeğe bi bakış attım. Yaralı falan değildi sadece üşümüştü. Bu içimi biraz daha rahatlatıken çantamı açıp annemin bana zorla takmaya çalıştığı fakat benim hemen evden çıktıktan sonra çantama tıktığım uzun ve kalın mavi kapşolu çıkarıp çantamı kenara bırakıp titreyen ve bana ıslanan korkmuş gözlerle bakan küçük köpeği korkutmamaya özen göstererek elime aldım. Uzaktan hissetmemiştim ama bayaa titriyordu. Hemen elimdeki kalın kapşolu hızla ve korkutmadan köpeğe sardım ve ısıtmak amaçlı biraz elimle okşadım köpeği. Biraz daha sakin gözüküyordu ama halâ titriyordu. Saatime baktım 10 dk kalmıştı onu biraz ısıttığımı düşünerek kitapçı dükkanın dışardaki kitapları ıslatmamak için serdiği bırandaya bakarak kitapların oraya yönelip kuru olan yere köpeği koydum. Onu son kez okşayıp gülümsedim ve arkamı dönüp bir kaç adım atmıştım ki köpeğin kısık sesini duydum. Arkamı dönüp baktım ve ıslak bakışlarını ve mavi kapşolun ardındaki açık kahverengi kuyruğunu salladığını gördüm. Tekrar gülümsedim ve arkamı dönüp yürümeye başladım. Bi süre sonra arkamdan gelen ıslak adımlar farkettim. Biraz korkup arkama bakmadan daha hızlı ilerlemeye başladım. Ama bi havlama sesi gelince durup arkama baktım. Küçük köpek sardığım kapşolu ağzında sürükleyerek yanıma geliyordu. Allahım beni neyle sınıyorsun ? Daha fazla dayanamayıp köpeği kucağıma aldım. " Gel bakalım başımın belası sen de gel sana da bakar bu Eylül safı " diyip yürümeye değil bu sefer koşmaya başladım çünkü bineceğim otobüs durağına baktığım zaman otobüsün uzaklaştığını gördüm. Koşarak durağa gidip arkadan ıslık çaldım ama gitti. Kaçırdım otobüsü işte! Şimdi ne yapacağım ben? Babam mahvedecek beni eve bir an önce gitmem lazımdı. Saatime baktım saat 19:40 tı ve benim sekizde evde olmam gerekiyordu yoksa yine günümü mahvedecektim.

BENİMLE KAL #Wattys 2015Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin