Açık unuttuğum camdan sızan güneş gözlerimi delip geçmeye ısrarına devam ederken huysuz bir homurtuyla yataktan doğruldum.2 gundur neden normal uyanamiyordum ki ben.
Mayışmış bir şekilde kolumun üstünde doğrulmaya çalıştım.Elimi ezberini bozmayarak saçıma gitti. Bere ahh evet.. Şapşal bir gülümseme yayıldı yüzümü. Bereyi saçımdan çekip attım. Aynaya baktıgımda manzara beni cok ta şaşırtmadı saçlarım ne güzel kabarmıştı öyle. Düzleştiriciyi fişe sokup banyoya gittim dönene kadar ısınırdı zaten. Suyu açıp elimi yüzümü soğuk suyla güzelce yıkayıp kurulayıp odama geçtim. Saçlarımı düzleştirip tepeden topladım.... Ne ? makyaj filan beklemeyin yola çıkıcam akıcak onla mı uğraşıcam hem eskiden eyeliner mı var dı ? . Tamam tamam vurmayin.
Toz pembe sade bir gömlek ve krem rengi bir pantolon geçirdim üstüme hızla sonra mutfağa geçip ocağa su koydum çay yapmak için. Babam gözlerini kaşıta kaşıta mutfağa girdi
"Günaydın" dedim neşeyle.
"Günaydın"dedi uykulu uykulu.
Sandalyeyi çekip oturdu.uykusunu alamadıgı ortadaydı."Ne yapayım sana tost? Omlet ? "
"Dışarıda yapalım kahvaltıyı "
"O-olur"
"Beklede hazırlanayım "dedi yerinde dogrulurken bana tatlı bi sekilde gulumsedi.
15 dakika sonra geldi. Anlamıyorum bu ne hız ben sadece 15 dakika da sacımı duzlestirebiliyorum.
"Hadi" dedi hevesle. Masanin ustundeki anahtarlari uzanip tek hamlede aldı eee karadeniz erkegi iste onceden idmanlı.
Arabanın önüne geldigimizde kapıyı açıp kıkırdadı. Bende kendimi gülmekten alamadım neye gülmüştü ki
Kısa bir yolculuğun ardından bir lokantaya girdik küçük bir mekandı.Ahşaptı ve gökkuşagı gibi boyanmıştı avlusunda papatyalar, menekşeler vardı. Kenardan küçük bir nehir geçiyordu. Şırıltısı huzur veren bir ürperti yaydi içime. Hafif esen rüzgar tenimi okşadı geçti kollarımı kendime sarma isteğimi bastıramadım halbuki sıcak bir rüzgardı bu. Babam endişelenmiş olacak ki ceketini çıkarttı.
"Üşüdün mü ?" dedi ceketimi omuzlarıma örterken.
Samimi bir gülümseme bahşettim ona
" biraz" dedim
Gülümsedi önden yürüdü yavaşça, arkasından hızlı bir okadar geriye dönük adımlarla yürüdüm. Dev gibi cüssesinde büyüttügü sevgisine,aşkına tekrar hayran kaldım.Yürürken sanki küçük bir kız cocuglğuymuşum gibi arkasına baktı gözleri benle buluşunca mutluluk yüzüne yayıldı bu an dünyanın en tatlı en unutulmaz anı gibi kazındi beynimin bilmedigim en ücra köşelerine.
Kapının önüne geldiğimizde tereddutte kalıp kısa bir sure kspı önünde durup içeri girdik. Masalar da ahşaptı üzerlerinde pembe çicek motifli masa örtlüleri vardı. Masadaki çiceklerde bu ortama yarenlik ediyordu.
"Hoşgeldiniz" dedi tatlı kıvırcık saçlı gamzeli kadın.
"Hoşbulduk" dedik babamla aynı anda.
***************
Mükemmel bir kahvaltıda sonra evin yolunu tuttuk. Vazgeçilmis elvedalar sararken vucudumu boşluğa dogru ruhumun cekildigini hissettim.
Bu histen kurtulmak icin derin bir nefes aldım yükümü hafifledeceğine inandıgım türden.Yol boyunca susstum. Kelimelerin kifayetsiz kaldığı zaman dilimindeydim şuan. Kafamı babama cevirdiğimde yola dolu dolu bakan bir çift göz gördüm. Elimi uzatıp direksiyonu kavradığı elinin üstüne koyup gülümsedim. İrkildi. Gözlerinin gözlerimde yansımasını gördüm. Elimi uzatıp düşmek için sabırsızca bekleyen yaşı düşmeden sildim. Yüzündeki gülümseme gözlerine yayılınca gözlerinin kenarinda ki kırışıklıklar tebessümle karşıladı beni. Elimi usulca yanağından cektim. Tenindeki sıcaklık elimden silinirken yola dogrulttum gözlerimi.
Az kalmıstı gelmiştik neredeyse. İçimde beni bogan çıglıgı susturmak için su içtim. Pembe bisikletimle döndüğüm köşeyi döndükten sonra evin avlusuna arabayla girdik. Babam dertli bir nefes verip
"Bavulunu alıp geliyorum" dedi
Sadece kafami sallamakla yetindim çünkü konuşamazdım saçmalardım yada en kötü ihtimalle ağlardım. Babam asla hafızamdan silinmeyecek bir bakıştan sonra arabadan inip avlunun merdivenlerini hızla çıktı. Bir sure sonra merdivenlerden inen adama baktım.Bu adam sevdiği kadının ölümüne sebep olan bir kız çocugunu sahiplenip sevecek kadar yüce gönüllü bir adam. Bu adam benim babam !
Arabanın önüne gelince bavulu yere bıraktı. Bagajı açıp yerleştirdi. Haretleri duygu yoksunuydu robot misali duygusuz. Acı çektiğini bir kez dahs bilinç altıma sızan bir hatırayla hissettim. Annemi şimdide beni kaybettiğine inandırıyordu kendini çünkü ben babami çok iyi tanırım. Normalde geceleri üstünü açar bende üstünü örterdim artık odasında düzenli yatıyordu üstü örtük oluyordu çünkü uyumuyordu. Kapının sesiyle düsüncelerimo bir kitap gibi kapatip rafa kaldırdım. Arabaya binip 1-2 saniye yola baktiktan sonra kilidi cevirdi. Tekerlek çakıl taşlarında kısa bir dönüş yaptıktan sonra arabayı sürmeye başladı. Gidiyorduk işte.
2 saat sonra otobüsüm kalkacaktı. 6 yıl sonra buraya doktor olarak dönecektim kararlıyım. Asla vazgeçmeyeceğım artık köylerde kışları kadınlar doğum yaparken ölmeyecek. Elimden geleni hatta fazlasını yapacağım.
Otagara girdigimizde keskin bir frenle öne dogru bir kac santim sarktım. Arabayı az ileriye sürüp parketti aynı anda kapıların koluna asılınca kısa bir bakışma gecti aramızda ardında kıkırdadık. Arabada indigmde yuzumdeki gulumsemenin solmasi fazla sürmedi. Burası ayrılık kokuyordu. Heryerde göz yaşları ayak izleri. İstanbul yazılı otobüsü uzun denilebilecek bir sure süzdüm
Babam ben otobusu suzerken yanimda yerini almıstı coktan. Ona kısa bir zaman bakıp otobüsün oldugu kısma yürüdüm. Babam arkamdan sessizce geliyordu varlığını bile unutabilirdim o derece sessizdi. Muavin genc eliyle gel isareti yapıp bagajı actı elindeki kagıt demtine ismimi soy ismimi yazıp elime tutuşturdu. Kagıdın yapıskan kısmını bavula yapıstırdım dikkatlice. Bu bavul ne kadar kücük bir okadar da büyüktü.. Bütün yaşanmışlıklarımı alıp gideceğım bu bavulla kalbime saplanmıs bir hasretle kavrulacağım İstanbul sokaklarinda.
Muavin genc bavulu elimden sökercesine alıp bagaja yerlestirdi.
"20 dakika sonra kalkacak araba " deyip uzaklastı.
Babamla kısa bit bakısmadan sonta sanki yıllardır birbirone hasret iki insan gibi sarıldık birbirimize. Boguk bir hıckırık suzuldu dudaklarimdan.sonrada dinmek bilmeyen göz yaşları. Bu koca adam nasıl da savunmasızdı benim yanımda sanki kırılmaya incitilmeye hazırmış gibi. Hani derler ya insanları en çok sevdiklerinin vedaları koyar. Biz bunun canlı örnegiydik. Babam ve ben diye birsey yoktu biz diye birsey vardı. Kafamı kaldırdıgımda yine o muhtesem adamı gordum karsımda deniz mavisi gozleriyle gulumsedi bana ve o ugursuz duyuru geldi " Otobüs jalkıyor !" kum saatini ters cevirmenin tam zamaniydi bu. Babamin gozlerindeki gulumsemenin soldugunu gorunce gogsumdeki agırlık iki katına cıktı. Ve bir kere daha sarılıp aşina olduğum o balık kokusunu içime cektim." Kızım git iyiyim ben üzülme."
" Özleyecegim seni ama."
"Bende ama gitmelisin seni buraya beyaz onlugunle donmus olarak gormek istiyorum"
Yanagina veda busesi kondurup yavasca merdivenleri cıkıp yerime cam kenarina gectim. Zilyonkez el salladım yaşlarımı silerken. Otobüs yolunu almıstı ve ben gidiyordum işte.
Elveda yeşilin en şuheda örneği.
Merhaba mavinin en mütevellit örneği.Merhaba *-* uzun bir süre sonra yazdım cünkü hevesim kacmisti cok az kisi okuyordu ve özenerek yazdıgım icin biraz sinirlenmistim kütüphanede tesadufi bir karşılaşmayla tanıstıgım dunya tatlısı bir insan beni bu konuda heveslendirip yazmaya tekrar teşvik ettigi icin ona minnettarim. Umarim begenirsiniz simdiden tesekkurler *-*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
2'Sİ 1 ARADA
Narrativa generaleAŞK ; Yaşattıkları bir ömüre sığacak kadar geniş kime nerde nasil olunacağı belli olunmayandir.Sen ve ben yoktur biz vardır. pişmanlıklar yoktur. Gurur yoktur Aşk'ta. En güzeli de ne biliyor musunuz ? Yapmam dediklerinizi aşık olunca yaptığında ken...