11. Bolum

117 8 11
                                    

Selamin aleykum arkidesler :)

Iyi okumalar ins. :)

Serap teyzenin evinden ayrıldığımda akşamı vurmuştu akrep. Ee derin mevzulardı. Derin mevzular koyu sohbet isterdi. Koyu sohbetse vakit. Vakit ama nakitti. Parası neyse versem bu hazzı yakalayamazdımdı. Pekalaydı. Tamamdı. Yeterdi artık boş varsayımlarıma.

Akşamın o dingin, soğuk, asi, siyah havasını solurken bu havayla birleşecek en güzel hava kütlesinin deniz havası olduğunu biliyordum. Rotamı İstanbul'un gözlerine doğru döndürdüm. Yürürken kulaklığımı taktım.

Nayino kulaklarıma sızarken gökyüzünü izlemem gerekti. Önüme ilk gelen banka oturdum. Başım bankın yaslanılan yerine değinceye kadar bankta aşağı doğru kaydım. Denizden gelen rüzgar, gece, yıldızlar, bana her zaman samimi gelen sokak lambası, Resul Dindar ve ben... Mühteşem bir ekip olduğumuzu düşündüm. Nayino çalarken Neşe'yi düşünmek ekibin bir parçası değildi, benim bir parçamdı. Hala inanması zor geliyordu. Çok az bir zaman hayatımda ve kendi hayatında kalmıştı. Öldüğüne inanmak güçtü biraz. Üç yıl boyunca ne yaptığımın farkında değildim ve ne yapıyordum diye kendimi sormaktan alıkoymak çok zordu. Belki de bu şakaya bir son vermesini, "Cee... Ben geldim. Ölmedim ben şaka yaptım" demesini beklemiş olabilirdim. Beklemek ne zordu. Şimdi eğer onu bekliyorsam bu benim için büyük sıkıntıydı. Gelmeyeceği nüfus dairesi tarafından tescillenmiş birini beklemek mi benim yaptığım?! İstemiyorum.

Beklemek... Bu kelime bana dedimin anlattığı bir hikayeden bir sözü çağrıştırmıştı.

"الإنتظار أشد من النار"

(El intizaru eşşeddü min-ennar) diye mırıldandım.

"Beklemek ateşten daha yakıcıydı." Yanı başımdan gelen bu sesin sahibini ilk defa farkediyordum.

Bu kız aynı Serap teyzenin siyah kıyafetinden giymişti. Başındaki siyah başörtüsü omuzlarına sarkmıştı. Aynı benim gibi ela gözleri vardı. Onunki biraz daha açıktı sadece.Yaklaşık 20-22 yaşları arasındaydı. Bembeyaz bir suratı vardı, yüzünde başka bir renk yoktu ama hasta gibi durmuyordu. Sol kaşının üstünde dikiş izi vardı ve zaten kalın olan kaşını daha da kalın göstermişti. Burnu kemerliydi ve büyük sayılırdı. Burnunun hemen üstündeki gözlükler kemerden dolayı yamuk duruyordu. Dümdüz, hiç kıvrımı olmayan, kaşlarıyla aynı renk siyaha yakın, kestane rengi kirpikleri vardı. Burdan saçlarının da kestane rengi olduğunu çıkarabilirdim. Burnunun üstündeki siyah noktalar bariz görünüyordu. 1.60 santim boyu, 45-50 kilo kilosu var gibi duruyordu. Çok güzel olmasada çirkin sayılmazdı. Samimi bir bakışı vardı. Güven veren bir duruşu vardı. Söylediği sözden sonra bana gülümsemişti sonra konuşmaya başladı.

"İlham perisini mi arıyorsun?"

"Yooo nerden çıkardın?"

"Bu gün herkes ilham aramaya gelmiş İstanbul'un gözlerine. Oturamadım bir banka onların ilham perisi adresi şaşırıp bana gelirse o kişi için de benim için de iyi olmaz. Herkesin perisi kendine" güldü. Aynı benim gibi denize "İstanbul'un gözleri" diyordu. Bu kız bir hoşuma gitmedi değildi. Ben de ona karşılık olarak gülümseyince gözlerini irileştirdi.

"Ohaa. İlham perimi buldum."

"Hadi ya. nerde hani" dedim ona gülümserken.

"Sen hiç dişlerini fırçalamaz mısın?"

"Fırçalarım tabiiki de ne alaka" acaba dişim pis mi gözüküyor diye endişe etmedim değildi. Yalan yok.

"O zaman beyazladı mı diye gülümserken görmüş olman lazım abi. Çok güzel gülüyosun. Yani bu gülüşle anca peri olur senden. Benim de bildiğim tek peri ilham perisi. Bakayım kanatlarını nereye sakladın " gülümseyerek bankla sırtım arasına boşluk açtı, sonra geri kapattı. Ona yapması için izin verdim. Benimle yıllardır tanışıyormuş gibi samimi olan bu kız sıcak gelmişti, asla yapmacık değildi. Onda kesinlikle şeytan tüyü denen şeyden vardı. Herkese kendini sevdirebilirdi.

"Önemli sayılar 34 55 61 " sesimi yaşlı dede sesi yapıp ak sakallı dede takliti yaptım. O da güldü. Akıllı bir kızdı. Espiriden anlıyordu bir kere :)

Bayağı bir konuştuktan sonra durdu, aklına bir şey gelmişti sanki.

"Benim adımı biliyo musun?"

"Yoo, niye ünlü müsün sen?"

"Ha yok. Tanıştık da senin adını mı unuttum acaba dedim " güldü.

"Heheehe. Tanışalım o zaman. Ben Gül Karatepe. 17'ye üç ekle... 20 yaşındayım. Ve bunu asla atlamam Trabzonluyum"


"Ne Trabzonlu musun? Çok mutlu oldum yaa ilk defa laz bir arkadaşım oldu. Bu arada ben de Mine Yazıcı. 0'a 20 ekle... 20 yaşındayım" güldü. Gerçekten çok dikkatli biriydi bu kız. Güldükten sonra devam etti. "Ve Samsunluyum. Didikleyici 2. Sınıf" yine güldü.

"Aa Samsunlu musun? Benim Trabzon'dan sonra en sevdiğim şehirdir de didikleyici derken?"

"Öncelikle ben de tam bir Trabzon hayranıyım tabiiki Samsun'dan sonra. Lazlara bayılırım. Didikleyiciye gelirsek, o benim dilimde edebiyatçı demek. Edebiyat okuyorum ve her şeyin en ince ayrıntısına kadar didikliyoruz. Yazan adam bile bizim kadar derine inmemiştir o derece yani. " gülümsedi.

Bense orta seviyeli kahkaha attım. Ne kız ya!

N"Neden adının Gül olduğu anlaşılıyor. Sen hep gül demişler, çok güzel gülüyorsun hep gül demişler."

Sustum diyecek bir lafım yoktu. O devam etti.

"Artık bir yazar tanıdığın oldu tebrikler! " güldü.

"Sen yazar mısın?"

"Öyle diyolar"

"Demek ondan ilham arıyodun. Vayy be yanımızda bir yazar oturuyormuş da haberimiz yokmuş"

" Abartmayalım. Yanınızda Necip Fazıl oturmuyor. Ben de alışamadım da alışayım diye herkese diyorum. " gülümsedi. Sürekli gülüyor, gülümsüyor, gülümsetiyordu zaten. Çok iyi biriydi gerçekten.

"Olsun yazarın iyisi kötüsü olmaz."

"O hediye değil miydi yaa?! " kıkırdadı.

"Yazar da var sen bilmezsin." gülümsedim.

Hoş sohbet, anlattıklarını çocuksu bir heycanla anlatan, felsefik fikirleri olan, zeki, dikkatli, kelimelerle oyuncak gibi oynayan bir kızdı. Son derce saf yürekli, vicdanlı, merhametli, hassas ve duygusal, ailevi bağları kuvvetli bir kız olduğuysa benim çıkarımımdı.

İnsanlar üzerinde böyle çıkarımlar yapmak hoşuma gidiyordu. İlk gördüğüde dış cepheyi süzer, sonra dairelere bakarsın. Bu işin raconu budur. Daire daire gezmekse benim hobimdi.

Mine ile birbirimizin telefonlarını aldık. Bu fikir benden çıkmıştı. Bu kız bana iyi gelecekmiş gibi hissettirmişti...

MatruşkaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin