Bu sabah uyandığımda kendimi tuhaf hissettim . Çünkü ne bi bebek zırlaması nede konuşmamız gerek lafları olmadan kendiliğimden uyanmıştım . Başta çok garip ve yalnız hissettim ama daha sonra bu hissin yerini tarif edemediğim başka bir duygu aldı. Aşağı indiğimde karşımda mükellef bir kahvaltı sofrası gördüm ve tıka basa kahvaltı ettim . Tam her şey harika karnımıda doyurdum derken babam " Ee caroline artık iyileştiğine göre Chrise gitmene gerek kalmadı . Eminim şu an mutluluktan yetinde duramıyorsundur. Hem artık sorunlarıda aştığına göreeee üniversite sınavı için çalışmaya başlamana bi engelde kalmadı . Senden bu sene çok yüksek bir üniversiteyi tutturmanı bekliyorum ! " diyerek içimdeki o tuhaf hissin yerini hüzüne bıraktı. Üzüldüğüm şeylerin başında Chris geliyordu . Onu bi daha görmeme fikri aklıma gelmemişti daha önce . Acaba bana karşı bişeyler hissetmiş miydi ? Yoksa ben onun gözünde hastalıklı bi cadı mıydım ? Umarım öyle değilimdir . Belkide bu gün onu ziyaret etsem iyi olur diye düşünürken babam " Umarım bugün bir yere çıkmayı düşünmüyosundur . Malum sana aldığımız üniversite kitapları el sürülmemiş bir şekilde raflardan çıkmayı bekliyorlar . " dedi . Adam sanki benim hayallerimi yıkmak için dünyaya gelmiş . Ha bide aklımı okumak için . Bi beni eve hapsetmediği kaldı adamın diye düşünürken babam " Artık iyisin ve tüm yaz gezip tozdun artık dizini kırıp ders çalışma vakti " demesin mi ! Cinlerim tepeme çıktı ama gıkımı çıkarmadım . Babamdır sonuçta . " He bu arada Caroline hazırlan birazdan teşekkür etmek için son defa Chrisin yanına gidiyoruz . Adam kaç haftadır senle uğraşıyor . Ve hepimizde bal gibi biliyoruz ki seninle uğraşmak kolay değil !" dedi babacığım . Sanırım bu gün duyduğum en güzel ve en kötü cümle buydu . Evet Chrisi görüceğim için çok heyecanlıydım ama bu onu son görüşüm olucağı içinde mutsuzluktan ölüyodum . Kalkıp hemen üzerime güzel şeyler giyinip takıp takıştırdım. Aşağı indiğimde babam bana düğünemi gidiyosun der gibi baktı ama pek umursamadım . Yol boyunca ona ne desem diye düşündüm . Sonunda evine gelmiştik . Zile bastığımızda lütfen kapıyı bayan meme açmadın diye hatim indirdim resmen . Ve kapıyı benim kas yığını doktorum Chris açtı. Ve yine aynı koku lavanta kokusu . Bence itiraf etmek istemesede lavanta kokusu kullanıyodu . İçeri geçtiğimizde babama hastamla yanlız görüşmek istiyorum diyerek kibarca kovdu . Başbaşa kaldığınızda bana er zamanki doktor laflarından sıraladı " büyük bi hızla iyileştiğini görmek beni çok mutlu etti . Ama aynı zamanda artık seninle görüşemeyecek olmamda beni üzdü . Ama her doktorun olması gerektiği gibi ilk ilgilendiğim şey hastalığındı ve bunu bir kıza göre başarıyla atlattın . Seninle gurur duyuyorum ! " deyince kendimi tutamayıp " Sağol babacığım ! " dedim ciddi bi tavırla . Oysa neredeyse anırdı yüzüme doğru ! Tam ne kadar uyuz olduğumu ve onu özliceğimi söylerken bana " Ama artık hasta olmadığına ve benim hastam olmadığına göre seninle bireysel bir ilişkim olabilir . Yani istersen telefon numaranı alır ve seni daha sonra dışarı çıkmak veya bişeyler yapmak için arayabilirim . Ne dersin ? " dedi . Önce kamera şakası falan sandım ama değildi . Resmen benden telefon numaramı istedi bide soruyo ne dersin diye ! Şapşirik ya tabikide evet derim ! Ne dicem salak sen ne kadar yakışıklı olduğunu biliyomusun ! Diye bağırmadım tabiki tüm coolluğumu takınarak " Olabilir " dedim . Çok isteksiz davranmış olucam ki bana " İstemiyosan vermek zorunda.." demeden ben ona " Yazıcakmısın yoksa direk telefonuna mı kaydediyim " diyince yüzünde kocaman bir gülücükle bana telefonunu uzattı . Numarayı yazdım ve güle güle diyerek çıktım . Oha ya resmen telefonumu aldı ! Sanırım o tanımlanamayan hissi biliyorum ! Bi süredir benim için uzak olan bi hiss . MUTLULUK !!