MAZERETLER ÜLKESİNDE HEP BAŞKALARI SUÇLUDUR

362 59 11
                                    

Mazeret üretimi ve başkalarını haksız yere suçlama kültürü insanlık tarihi kadar eskidir. Bir başarısızlık durumunda hatayı başkalarında, kullandığı araçlarda veya ortamda bulan kişi, özgüveninin zedelenmesini önlemek ister. Açıkça ve mertçe "Ben başarısız oldum" diyemeyen kişi, itibarını korumak için bulabildiği mazeretleri arka arkaya sıralar. Bir kez mazeret üretmeye başlayan kişi bu huyunu kolay kolay bırakamaz. Çünkü mazeretçilik, bir uyuşturucu madde gibi önce insanı rahatlatır ama sonraları şiddetli bir bağımlılığa yol açar.

İşlenen suçlar ve günahlar için de mazeret üretimi her dönem yaygındı. Mazeret üretiminin yetersiz olduğu durumlarda ise kabahat başkasının üzerine atılırdı. Eski Yunan'da bir çatışma veya doğal afet ortaya çıktığında suç "farmakos" diye adlandırılan kişilerin üstüne yüklenirdi. Taşlanarak kent dışına sürülen bu kişi sayesinde yöneticiler ve kentliler kendi hata ve kusurlarına mazeret bulmuş olurlardı. Tevrat ve İncil'de ise "ez-ozel" diye adlandırılan bir keçiye de, benzer işlevler yüklendiği anlatılıyordu. Bu keçiye dokunanların, kendi suçları ve günahlarından kurtulduğuna inanılıyordu. Bugün "günah keçisi" denen bu masum hayvan, yapılan bir törenden sonra ya bir yerden atılır ya da çöle bırakılırdı.

Olumsuz Sonuçlar

**Mazeret üretme kültürünün ve ataletin yaygınlaşması aşağıdaki olumsuz sonuçlara yol açar**

- İnsanlar, sorunların çözümünü, neredeyse mucizevi güçlere sahip olacağını düşündükleri kişilerden bekler.

- Mazeret üretenin gözü dışarıdadır ve kendi hata ve zaaflarını görmek için aynaya bakmaz. Herkes bir başkasını suçladığı için kimse kendi tutum ve davranışlarını değiştirmeye çalışmaz. İnsanlar, hatalarının bilincine varamadığı için de onları düzeltemez.

- Mazeret üretimi bir bulaşıcı hastalık gibidir. Sizin mazeretinizi ben, benimkini de siz hoş gördüğünüz için görünürde bir çatışma ortamı yoktur ama bu sahte huzur ortamı sorunları çözümsüz bırakır.

- Mazeret kültürünün egemen olduğu bir ortamda vasat performans, standart haline gelir. Kişiler, daha üretken ve verimli olmak için, bilgi ve beceri düzeyini yükseltmeye gerek duymaz.

- Her şeye rağmen bir şeyler üretmek ve başarmak isteyenlerin morali ise klişeleşmiş mazeretlerle bozulur.

- Bir şeyi yapmamak için gösterilen bahanelerin çokluğu insanların cesaretini kırar, onları daha karamsar yapar.

- Çoğunluk sorumluluktan kaçıp, parmağını taşın altına koymadığı için sorunlar ve aksaklıklar artar. Dağ gibi biriken sorunlardan yeni mazeretler üretilir. Bu kısırdöngü böyle devam edip gider.

Çare Sorumluluk Duygusunda

Mazeret üretimi, toplumun bağışıklık sisteminde, AIDS hastalığının kişilerde yarattığına benzer bir şekilde, büyük hasarlara yol açar. Mazeret kültürünün kaçınılmaz sonucu olan beden ve beyin tembelliği, toplumları tüm olumsuzluklara karşı savunmasız bırakır. Benzer zaaflar şirketlerde yaşandığında ise telafisi imkânsız zararlar ortaya çıkar.

Sorumluluk: Mazeret üretimi sorumlulukların açık seçik belirlenmediği ve paylaşılmadığı kurumlarda daha yaygındır. Herkesin iyi ve kötü günlerdeki sorumluluğunun belli olduğu kurumlardaki çalışanlar ancak altından kalkabilecekleri işi kabul eder. Bu tür kurumlarda yapılan hataların izini sürmek daha kolay olur.

Hesap verilebilirlik: Hata yapan herkesin bu hatanın sorumluluğunu yüklenmesi ve hesap vermeye hazır olması, mazeret kültürünün zararlarını azaltır.

Sofi'nin Çalışma MasasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin