Osmanlı'da Kasaplık Mesleği
Osmanlı'da Kasaplık mesleğinin bilinmeyen taraflarına ışık tutmaya çalıştık.
Osmanlı denilince kuşkusuz hepimizin aklına ilk olarak İstanbul'un Fethi, Kosova Savaşları yada Fatih ve Kanuni gibi padişahlar gelir bugün ise bu algımızı Osmanlı'nın siyasi yönünden ziyade, sosyal alanda hayata geçirdiği uygulamalara kaydıracağız. İlk olarak Osmanlı'da Kasaplık mesleğine şöyle bir giriş yapmakta fayda olduğunu görüyoruz.
Osmanlı Döneminde Kasaplık
Osmanlı Esnaf Teşkilatı, Ahilik ve Selçuklu Esnaf Teşkilatı'nın devamıdır. Esnaf teşkilatının kuruluşunda dinin rolü ve her esnaf grubunun pîrinin olduğu bilinen bir gerçektir. Osmanlı esnafının hiyerarşik yapılanmasında Ahilik'ten farklı olarak, esnafın birinci derece amiri kadı ve muhtesipler idi. Esnaf yönetici grubunda bulunan şeyh, duacı ve nakib (peygamber soyundan gelenlerin haklarını dağıtan kişi) dışında çavuş, yiğitbaşı, kethüda (veya kâhya) ve ikinci kademe olarak da ihtiyarlar denilen ustalar bulunurdu. Osmanlı döneminde et, Anadolu, Eflak, Boğdan, Trakya (Kavala), Bulgaristan, Makedonya (Selanik), Teselya ve Mora'dan sağlanırdı. Bu döneminde de cellablık mesleği aynen devam etmiş, celepler (celepkeşanlar) hayvanları salhanelere getirmekle görevli olan birer esnaf örgütü kolu olarak yer almıştır. Sermaye gerektiren bu iş, gönüllülük veya zengin tüccarların mecbur tutulması ile yürütülürdü. İstanbul'a et iaşesinden padişahın koyun emini ve kasapbaşısı sorumlu idi. İstanbul'da fetihten sonra ilk salhanenin kurulduğu Yedikule, XVIII. yüzyıla dek bu konumunu sürdürse de bu yüzyılda salhanelerin uzaklığı gerekçesiyle şehrin çeşitli yerlerinde; deniz kıyısında Eğrikapı, Eyüp, Balat, Eminönü ve Üsküdar'da kesim yerleri yapıldı. Salhaneciler, bu dönemde kasaplardan ayrı bir esnaf kolu olarak örgütlenmişlerdir. Hayvan kesimi salhaneler dışında sadece Atmeydanı'nda bulunan kasaplar tarafından açık havada gerçekleştirilirdi. Bu esnaflar, kestikleri koyun ve keçilerin etlerini burada asıp satarlardı.
Osmanlı döneminde koyun ve sığır eti satışı hem dükkânlarda, hem seyyar kasaplar tarafından sokaklarda gerçekleşirdi. Kasapların dükkânlarının nerede olduğuna gelince, Kasap İlyas (Cerrahpaşa), Ördek Kasap, Taşkasap (Molla Gürani), Kasap Demirhan (Cibali)
Buraya kadar Osmanlı Kasapcılığı'nın nasıl olduğu konusunda yeterince bilgi verdiğimizi düşünüyorum asıl ecdadımızın bizi şaşırtan ve bir o kadarda böyle şanlı tarihe sahip olduğumuz için mutlu eden uygulama ise şu şekilde.
Kasap mesleği ile uğraşanlar sürekli hayvan kestikleri kan ve et ile iç içe oldukları için devlet tarafından 6 ayda bir izin verilir ve belli bir süre bahçıvanlık işi ile meşgul olması sağlanırdı bu uygulama ile kasapların merhamet gibi insani duygularını kaybetmelerinin önüne geçilirdi.
Ecdadın toplumsal yaşantıdaki en basit konularda bile halkına insanlığa ne kadar önem verdiğini bir kere daha bu uygulama ile görmüş oluyoruz. Vesselam
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sofi'nin Çalışma Masası
Novela JuvenilSesler aradık sesler içinde, Cümleler aradık cümleler içinde, Hep aradık... Bir uzun yolculukla başladık aramaya, Kalbin şehirlerine uğradık. Buharada AŞKI, Saraybosna'da SEVDAYI, İstanbul'da GÜZELLİĞİ, Medine'de SEVGİLİYİ, Mekke'de BALLARIN BALI...