Dursun Ali Erzincanlı - Ümmü Zer

342 18 2
                                    

ÜMMÜ ZER

Şiir gibi bir ev...
Yeryüzünün en saadetli evi...
Efendimiz ve Âişe annemiz...
11 kadının hikâyesini anlatıyor annemiz,
Yemenli 11 kadının hikayesini...

Bu kadınlar bir araya gelmiş, Kocalarının hallerini anlatıyorlar,
Ama önce kesin söz veriyorlar,
Hiç birşey gizlemeyecekleri hususunda...

Ve birinci kadın başlıyor:
Benim kocam, yalçın bir dağın başındaki zayıf bir deve gibidir.
Kolay değil ki çıkılsın, semiz değil ki götürülsün.
Sert mizaçlı, huysuz, gururlunun tekidir.

İkinci kadın anlatır:
Ben kocamın kötü huylarını anlatmak istemem, çünkü korkarım.
Eğer anlatmaya başlarsam, büyük küçük herşeyini söyleyip,
Geriye bir şey bırakmamam gerekir. Bu da kolay değil, vakit yetmez.

Sıra üçüncü kadındadır:
O da kocasını kötüler;
Benim kocamın boyu uzundur ama aklı kısa...
Konuşursam boşanırım, konuşmazsam muallakta kalırım.

Dördüncü kadın kocasını över:
Benim kocam Tihâme Gecesi gibidir, ne sıcaktır, ne soğuk.
Ne korkulur ne de usanılır.

Söz beşinci kadındadır:
Kocam içeri girince pars, dışarı çıkınca arslan gibidir.
Bana bıraktığı ev işlerinden hesap sormaz.

Altıncı kadın anlatır:
Benim kocam da yedimi üst üste katlayıp yer, çok yer, içti mi sömürür,
Yiyip içmekten başka bir şey düşünmez.

Yedinci kadın bir âh çeker:
Benim kocamın işi sadece beni dövmektir,
Başımı yarar, vücudumu yaralar.
Bunları yapmak için eline ne geçerse kullanır.

Sekizinci kadın kocasını tavşana benzetir.
Ve bir cümle ile anlatır:
Güzel kokulu bitki gibi hoş kokar.

Dokuzuncu kadın anlatır:
Benim kocam boylu posludur,
Evi rahattır, ocağının külü çoktur,
Evi meclis gibi bir adamdır, misafirperverdir.

Onuncu kadın anlatır:
Benim kocam mâliktir,
Akıl ve hayalinizden geçen her hayra mâliktir,
Onun çok devesi vardır.
Develer kesilmek üzere bekletilir.

Ve söz onbirinci kadındadır,
Söz Ümmü Zer'dedir:
Ebû Zerr'in hanımı fakat Ebû Zer el-Gifârî değil.
Söz Ümmü Zer'dedir;

Kocam Ebu Zer'dir, amma ne Ebû Zer!
Ebû Zer, beni Şık denen bir dağ kenarında,
Bir miktar davarla geçinen bir ailenin kızı olarak buldu.
Beni atları kişneyen, develeri böğüren,
Ekinleri sürülüp taneleri harmanlanan,
Müreffeh ve mesut bir cemiyete getirdi.
Kulaklarımı ziynetlerle doldurdu,
Beni hoşnut kıldı,
Kendimi bahtiyar ve yüce bildim.
Ben onun yanında söz sahibiyim, hiç azarlanmam.
Akşam yatar sabaha kadar uyurum.
Doya doya süt içerim.
Bir gün Ebû Zer evden çıktı.
Her tarafta süt tulumları yağ çıkarılmak için çalkalanmakta idi.
Yolda bir kadına rastladı.
Kocam bu kadını sevmiş olacak ki beni bıraktı,
Onunla evlendi.
Ondan sonra ben de bir başkasıyla evlendim.
Bu kocam da bana:
"Ey Ümmü Zer! Ye, iç ve akrabalarına ihsanda bulun!" derdi.
O da iyi bir adamdı.
Buna rağmen, ben bu ikinci kocamın,
Bana verdiklerinin hepsini bir araya toplasam,
Ebû Zer'in en küçük kabını dolduramaz."

Yemende 11 kadının hikayesi bitmişti.
Efendimiz Âişe annemize gülümseyerek baktı ve;
"Ey Âişe!" buyurdular,
"Ben sana Ebu Zer'in, Ümmü Zerr'e nisbeti gibiyim.
Şu farkla ki Ebu Zer, Ümmü Zerr'i boşamış,
Ben seni boşamayacağım. Biz beraber yaşayacağız."

Âişe annemiz sordular:
"Ya Resûlallah, beni nasıl seviyorsunuz?
Efendimiz yine tebessümle cevap verdiler:
Ey Âişe ilk gün ki gibi, kördüğüm gibi!"

Şiir gibi bir ev...
Yeryüzünün en saadetli evi...
Yemenli 11 kadının hikâyesi...
Efendimiz ve Âişe annemiz...
Yüzünde tebessüm, gönlünde huzur
Mutludur evin sahibesi,
Mü'minlerin şerefli annesi.

Sofi'nin Çalışma MasasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin