Bölüm-5 Cam Kırıkları

900 114 29
                                    

Cam Kırıkları...

Halsiz olmasına rağmen, her gecenin son saatlerinde çalan telefonunun alarm sesiyle uyandı yine bu gece de. Evet yorgundu fakat bu, Rabbi'nin davetine icabet etmesine mâni olamazdı. Olmamalıydı.
Çünkü o da, kendisine bu kadar değer vereni
umursamayacak kadar nankör değildi.

Yatağından doğrulup rahatlamak amacıyla geriye doğru esnedi. Sadece dışardan gelen az ışıkların aydınlattığı odanın kapısını açarak banyoya gitti.
Yüzüne ve diğer uzuvlarına döktüğü soğuk suyun verdiği rahatlık ve güzellik; şimdi kılacağı gece namazının yanında bir hiçti. Huşu içinde kılınan namazın ardından yaptığı duasının henüz ortalarında iken sabah ezanı okuyordu. Dua etmeye devam etti. Biraz sonra sabah namazını da kılmış Kuran-ı Kerim okumak için odadan çıkmıştı. Salondaki raftan Kitab'ı aldı ve oturup okumaya başladı. Bugününün hayırlı geçmesi için; hem dünyası hem ahireti için; yardımını kendisinden ve tüm insanlardan esirgememesi için...

**********

Günün sıcak ışıkları tüm duvarı kaplayan geniş pencereden sızıp yüzüne vururken elinde Kuran-ı Kerim'le salondaki kanepede uyuyordu. Kalkıp Kitab'ı yerine bıraktı. Uyuduğu için, abdestinin olmadığını düşünemedi uyku mahmurluğu ile. Neyse ki hemen rafa kaldırdı.

Bugünü için plan yaparak kahvaltısını hazırlamaya başladı. Biraz sıkıcı gelse de çizim yapmak, kitap okumak gibi şeyleri düşünüyordu o an.

Öğle yemeğini yakınlarda oturan bir dostuyla yemek için dışarı çıkacak olmasını sonradan hatırladı. Dolaptan çıkardığı peyniri, zeytini, balı çıkartıp güzel bir kahvaltı masası hazırladı. Oturmadan önce içeriye gidip telefonunu aldı. Kahvaltıdan önce sosyal medya her zaman iyi geliyordu. Mâlâyâni elbette nefse hoş gelirdi.

Şu anda her ne kadar Yaren'in, yanında olmasını çok istese de bunun mümkün olamayacağı fikri aşırı derecede huzurunu bozmuştu. Kendisini hem korunmasız hem yalnız hissetmesi onu daha da huzursuzlandırınca, istemsiz olarak dün geceye gitti aklı. Apartmana girmeden önceki son dakikalarda yine ne olduğunu anlayamadığı bir şey... Karaltı gibi bir şey... Ya da sadece bilinçaltının ona oynadığı bir oyundu.

Bankta biraz oturduktan sonra geceleri müthiş bir koku yayan yasemin çiçeklerinin etrafında biraz dolandıktan sonra bina merdivenlerini çıkıyordu. Birkaç adım ayak sesiyle arkasını döndü. Döndüğünde ise bir şeyler görüp görmediğinden şüphelenecek kadar emin değildi kendisinden. Göz açıp kapayıncaya kadar kaybolmuştu; var mı yok mu olduğunu bilmediği görüntü. Ama onu, günün yorgunluğuna vererek bir halisünasyon olduğunda karar kılıp, merdivenleri çıkmaya devam etti.

İçine dolan korkuyla karışık duyguların moralini bozmasına izin vermemeye çalıştı.

Bulunduğu ruh halinden uzaklaşmak, düşüncelerini farklı yönlere odaklamak istiyordu. Tek başına kahvaltı yapmak ise buna güç yetirecek bir eylem değildi. Sitenin bahçesine çıkıp dolaşmaya karar verdi. Hiçbir şey yemediği sofrasını toplayıp, kundak yaptığı başörtüsünü düzeltti. Uzun, rahat elbisesinin üzerine feracesini giymek için askılığa gitti. Çantasını ve anahtarını aldı, sessizden çıkarmayı unuttuğu telefonunu da elbisesinin cebine koydu. Son kez boy aynasından kendisine bakıp bir kararlılıkla -aynı zamanda sebebini bilmediği kötü bir his içine doğmuş bir hâlde- kapının kolunu çevirdi.
Ve çevirir çevirmez de o kötü hissin boşuna olmadığını anladı. Kapıyı açmasıyla birlikte iri cüsseli bir adam içeriye hızla adımını atmış, koca eliyle de genç kızın ağzını kapatmıştı. Başka bir el de ellerini arkaya çekip bileklerinden sıkıca kavradıktan sonra bir kelepçeyle sabitledi. O arada tüm bedeniyle kendilerine direnmeye çalışan kızı, sürükleyerek asansöre götürürlerken, kızın ağzını kapatan adam beklenmedik bir sürpriz ile karşılaştı. Kızın ağzına yapıştırdığı eli birkaç adet sivri diş tarafından ısırılıyordu!

SESSİZ OYUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin