Bölüm - 23 "Fesleğenler.. bir de o."

487 63 122
                                    

"Taha, bu ne?"

"Cinayet romanı yazıyorum abla, oku işte anlarsın."

İç geçirdi. Eline aldığı defterin ilk sayfasından sakince başladı okumaya. Epeyce allak bullak olan kafasını dağıtmaya, daha doğrusu karmakarışık bir hâle gelen düşüncelerini bir düzene sokmaya çalışıyordu. Lâkin, çevresi pek müsait değildi, şu sıralar.

Bir haftanın ezilmiş yorgunluğu vardı, burkulmuş bedeninde. Tükenmişlik sendromuna kapıldığını düşünüyordu. Sol dirseğini dizine koyup, avuç içini çenesine yasladı. İki sayfasını okuduğu defteri önündeki masanın üzerine bıraktıktan sonra, baygın bakışlarla, kendisinden herhangi bir cevap bekleyen Taha'ya dikti.

"Nasıl olmuş abla?"

"Tam bir cinayet romanı olmuş. Resmen Türkçeyi katletmişsin Taha, bu ne Allah için?"

Gözlerini belertti Taha, "ne alaka abla ya!"

"Ney ne alaka Taha, 'yap. old. için, Yas. silahı cebine attı.' Bu ne Taha, böyle mi yazılır?" Bu sefer gözlerini belerten Yasemin olmuştu. İnanamaz gözlerle bakıyordu kardeşine. "Sözelci olacaksın bir de."

Defterini alıp koltuğunun arasına sıkıştırdı, "Ha sen ondan bahsediyorsun.. Şimdi, olaylar aklıma birden geliyor geldiği gibi de hızla gidiyor. Ben de daha aklımdaylen yetişsin diye öyle kısaltıyorum."

"Yas. ne peki? Ya da kim? Şahıs gibi duruyor da."

Şirince sırıttı, "O da, Yasemin."

"Katil karakterine benim adımı mı verdin bir de Taha!"

Sırıtışını genişletti. "Evet abla, kendisi tam bir masum yüzlü, asla şüphe çekmeyecek bir tip. Tıpkı sen. Bir de isim uzun geldiği için kısaltıp Yas. yazıyorum."

Taha ablasının başında dikilmeye devam ederken, Yasemin, kollarını masanın üzerinde bağlayıp yanağını yasladı. "Tamam ablam, hadi sen hit çalışmaya devam et. Daha çok yolun var. Hadi ablacım." Yanağı sıkışık olduğu için, harfler ağzında yuvarlanıyor gibi çıksa da, Taha pek de umursamayarak kolunun altındaki defteri düşürmeden ellerini cebine atıp ıslık çala çala balkondan içeri geçti.

"Toplama şeytanları başımıza Taha!"

Ablasının uyarısı ile olduğu yerde durarak ıslığını bırakıp eûzu besmele çekti. Sonra, tekrar ıslık, besmele, ıslık, besmele. Bir kaç defa böyle devam edince, dikkatini çekmeye çalıştığı ablası, 'af.' çekip başını masadan kaldırdı. "Taha, n'apıyorsun ablacım?"

Yanağının içini ısırıp gülüşünü bastırdı. "Şeytana dans ettiriyorum abla."

Yasemin, ikindinden beri kendisi ile uğraşan Taha'nın, gerginliğini fark edip onu güldürmeye çalıştığını düşünse de, asıl sebebi; Taha'nın kendi sıkıntısı vardı. Hem de, büyükçe bir sıkıntısı. Ablasına anlatmak istiyor olup anlatamamasından kaynaklı, böyle ablası ile uğraşan haylaz çocuk rolüne bürünüyordu.

Ayağındaki pofuduk terliği çıkarıp Taha'nın bacaklarına doğru fırlattı Yasemin. Zıplasa da ayağına isabet eden terliği eline alıp güldü Taha. "Abla, n'apıyorsun?"

Baş ve işaret parmağını yanağına bastırıp öne doğru çekiştirerek gülüşünü durdurdu, Yasemin. "Sana dans ettiriyorum Taha."

🌼

Hem bedenen hem ruhen bir enkaz altındaymışcasına yaşıyordu, bir haftadır. Şimdi yağmur yüklü bulutlar, daha fazla beklemeden salmıştı kendini. Belki Yasemin'in ihtiyacı olan da buydu; gözlerinde birikmiş yükü salıvermek. Babası da bahsettiği sebeplerinden dolayı yurt dışındaydı, 'az kaldı, dönceğim.' demişti dünki telefon konuşmasında.

SESSİZ OYUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin