Bölüm-10 Yılbaşı

674 80 46
                                    

Multimedia : Şule

Hicri yıl başı...

Okunan ezan-ı Muhammedi ile, ezan duasını okuduktan sonra bir fatiha üç İhlas-ı Şerif okuyup Peygamber efendimiz, Bilal-î Habeşi ve hanımının ruhuna hediye ederek bir kaç dakika daha duasına devam etti genç kız.

Aklına gelen şey ile buruk bir şekilde gülümsedi, gözleri kapalı sessizce duasına devam ederken.

Bak kızım, demişti annesi, ezandan sonra bir fatiha üç İhlas-ı Şerif okuyup Peygamber efendimiz ve Bilal-î Habeşi ile hanımının ruhuna hediye ederiz.
Küçük mavi gözlerini annesine dikerek merakla sormuştu o zamanlar.

Neden ki anneciğim?

Küçük kızının dalgalı siyah saçlarını şefkatle okşayarak cevap vermişti annesi ona, Çünki kızım, diyerek anlatmaya başlamıştı genç kadın. Bilal-î Habeşi hazretlerinin hiç çocuğu olmamış. Bir gün hıçkırıklarla ağlarken, Peygamber efendimiz sormuş "Ey Bilal, niçin ağlıyorsun?" Bilal-î Habeşi hazretleri şöyle cevap vermiş, "Ya rasülallah, benim hiç çocuğum yok. Yarın öldüğümde kim benim arkamdan bir fatiha üç İhlas-ı Şerif okuyup hediye edecek bana. Bunun için üzülüp ağlıyorum." Bunun üzerine Peygamber efendimiz de ona şöyle demiş, "Ey Bilal, sen üzülme. Benim ümmetim her ezandan sonra ezan duası okuyup sana ve hanımına da bir fatiha üç İhlas-ı Şerif hediye edecek." Bilal-î Habeşi hazretleri bunun üzerine sevinerek evine gitmiş.

Anne, Peki neden çocukları olmamış? diye merakla sormuştu, fakat annesi saat geç olduğu için o gün söylememiş, başka zaman söylemişti.

Yeterince vaktin geçtiğini düşünerek ellerini yüzüne sürdü. İmamlar bazen vaktinden önce ezanı okuyabiliyorlardı. Kalbinin mutmain olabilmesi için her zaman biraz beklerdi böyle. Dalgınlığını, kardeşleri fark etmiş olacaklardı ki, "hayırdır abla, daldın?" diye sordu Taha.

İçindekileri yansıtmamaya çalışıp gülümsedi Yasemin, "Dua ettik canım, bi' karışmayın."

"Otopsi raporunda 'fazla imandan öldü' yazacaklar abla, maşAllah ne uzun duaymış."

Şule'nin yaptığı espriye Taha saçını çekerken Yasemin, "keşke öyle olsa.." demişti gözlerinden kalp çıkarmak ister gibi. Sonra da toplanıp "Neyse fazla konuştuk, hadi Allah kabul etsin." dedi.

"Amin,"

"Amin."

Besmele çekerek oruçlarını açtı, üç kırık kardeş. Yasemin onlara hem abla olurken, hem anne olup hem de maddi-manevi destekçileri ve eğiticileriydi.

Şimdi de senenin son günü için tuttukları orucu alıyorlardı. Bu gece hicri yılbaşıydı. Müslümanların yılbaşı. İslam aleminin yılbaşı.. Evet, Müslümanların da yılbaşı vardı ya elbet. Bu günde istedikleri gibi sevinip, bir Müslümana yakışır şekilde ibadet edebilirlerdi. Ne gerek vardı gayrı müslimlerin yılbaşında günaha girmeye. Hem onlar Müslümanların yılbaşını bilip de ibadet ediyorlar mıydı da Müslümanlar onlarınkinde kutlama yapsın? Zaten sene de iki tane bayramları var iken, her Cuma müminin bayramı iken, hz Ali efendimizin dediği gibi günahsız geçen her gün mümine bayram iken, ne gerek vardı onlara?

Yoktu elbet! Yoktu da.. Bilen de kalmamıştı ki... Fani olan dünyaya baki imiş gibi takılıp kalmıştı insanoğlu. Halbu ki insan yolcu, bu dünya ise yol üstü uğranılan bir han'dan başka bir şey değildi. Dünya meşgalelerine kapılıp, geçip giderken hayat, ömür dediğimiz bitiyordu yavaş yavaş.

Yemekten sonra bulaşığı Yasemin ve Şule yıkamış ortalığı da Taha toparlamıştı.

Herkes yeniden abdestini tazeleyip salona geçtiler. Seccadeleri serdikten Taha ön safa geçip imam oldu. Lacivert takkesini başına takıp üzerine de uzun kollu bir sweet altına da rahat ve temiz bir eşofman altı geçirdi. Erkek olduğu için aslında kısa kollu ile kılmasında bir beis yoktu fakat, ablası Yasemin edebe riayeten uzun giyinmesini istiyordu.

SESSİZ OYUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin