Kalbime bir hançer gibi saplanan o sahne hala gözümün önünden gitmiyordu. Bizimkilerle beraber oturmuştuk. Hıçkırıklarımın arasında etrafıma baktım. Onlar da en az benim kadar şaşırmıştı bu olaya.
"Neden?" diye telefonumu aldım elime. "neden böyle yaptı babam?"
Annemi otuz altıncı arayışımdı. Sanırım o da sıkılmış olacaktı ki açtı telefonu, boğuk bir sesle "Neden pes etmiyorsun?" deyince gözümden akan yaşı sildim. "Biliyorum anne. Her şeyi biliyorum."
Annemin kendini tutamayışı ağrıma gitti. Her ne kadar bana uzak olsalar da böyle olmasını istemezdim. Kim olursa olsun hiçbir kadın böyle bir ihanete uğramayı hak etmez. Tekrar kendini susturmaya çalışarak, "Yarın sana attığım adrese gel. Seni bekleyeceğim. Evimin adresini göndereceğim."
"Peki." deyip telefonu kapattıktan sonra bizimkilere döndüm. "Bu olay çoktan olmuş." deyince Cemre yanıma gelip oturdu. "Nereden anladın?" diye elini omzuma atarken ona döndüm, "Eğer çoktan olmuş olmasaydı annem kendine yeni bir ev almaya vakit bulamazdı."
Bora yüzünü kaldırdı gözlügünü düzeltirken, "Nasıl yani?" diye şaşkınlıkla bana baktı. "annenin yeni bir evi mi var?"
"Evet." dedim başımı öne eğerken. Ruhumun derin yerlerinde yine bir darbe yemiştim.
Cemre elimi sıkıca tuttu. "Yanındayız biz. Her şey düzelecek." deyip yüzümü yukarı kaldırdı. Bana öylece baktı. Sımsıkı sarıldı.
***
Beyaz, kahverengi çatısı olan evin önünde dururken telefonumdaki mesaja baktım. "Burası." diye başımı kaldırıp eve baktım.
"Bu defa biz de gelelim, aksilik olursa Bora yardım ve ltd. şti. a.ş. hizmetinizde Aria Hanım." diye ortamın gerginliğini azaltmaya çalışırken öne geçip bahçe kapısından içeri girdi. Ardından da biz.
Kapıya çıkan hemen hemen benimle yaşıt olan bir kız bana baktı, "Sen Aria olmalısın." diye gülümsedi. "İyi de siz kimsiniz?" diye sorunca kapıyı açtı. "İçeri geçin isterseniz?"
Bizimkilere bakınca başlarını olumlu anlamda salladılar. "Peki." dedim aklımdaki soru işaretlerini yok etmeye çalışırken.
"Kızım!!" diye bana sarılırken ellerimi nereye koyacağımı şaşırdım. Çünkü ben annemi hiç böyle görmemiştim. Bizimkiler kollarını kavuşturup annemle bizi izliyordu.
Annemin hıçkırıklara boğulduğunu görünce onu incitmeden bir adım geriye attım. "Ne olduğunu anlatacak mısın?"
Annem elimi tutup beni üst kata götürdü. Tek ranzalı yatak odasına girince, "Bana sorma." dedi. Gözünün yaşını sildikten sonra tabi.
"Burası artık senin odan." derken pencere yanında duran koltuğa oturdu. Ellerini kavuşturup bana baktı. "Benimle yaşayacaksın öyle değil mi?"
Anneme olumsuzca bakıp yüzümü ekşittim. "Yaptığınız, yaptığın onca şeyden sonra mı?"
Annem ayağa kalktı. Bana yaklaşıp gözlerimin içine bakarken, "Bundan sonra hayatımda sadece sen varsın. Her şeyi değiştirdim. Kaydını buraya geri almak için uğraşıyordum. Sadece sen ve ben." dedikten sonra duraksadı. "ha bir de, bir de teyzen."
Anneme anlamsızca baktım. "Ne yani aşağıdaki kı-" sözlerimin bitmesine izin vermeden "Evet." dedi. "o kız senin teyzen."
"Ne yani?" dedikten sonra annemden uzaklaştım. "hani sen tek çocuktun?"
Annem gülümsedi, "O da başka uzun bir hikaye. Onunla tanışmalısın. Seninle iyi anlaşacağından eminim."
"Peki." dedim. "zaten kalabileceğim başka bir yer yok. Annem bana doğru yaklaştı. Bana sarılmak için kollarını kaldırınca kapıya doğru yürüdum. "Bizimkiler merak etmiştir." diye aşağı indim.
Bora uykusuz kalmıştı herhalde. Beni beklerken kolu merdivenin üştünde ayakta uyumuştu. Benim geldiğimi duyunca kolu düştü, başı sarsıldı. "Eh be Aria, tam da cennette hurilerleydim."
Cemre gülüp başına vurdu. "Sus be zevzek." dedikten sonra bana döndü. "n'oldu? Burada mı kalacaksın?"
"Evet dedim." kapıya doğru yürürken. "ve sanırım temelli."
Yalın, "Aria!" diye seslenince arkama baktım. Hala merdivenlerin oradaydı ve televizyonun karşısında öylece oturan genç kızı, annemin teyzem olduğunu söylediği genç kızı işaret etti, "Birini unutmadın mı?" diye sorunca salona doğru ilerledim.
"Sen?" diye sorunca ayağa kalktı. "Teyzen olma ihtimalim kafanı karıştırdı öyle değil mi?"
Hafif gülümsedikten sonra, "Evet." dedim. "yaşıtım olan birine 'teyze' demek garip olacak."
"Neyse." dedim geriye doğru bir adım atarken "daha çok görüşeceğiz."
Cemre 'teyzeme' gülümsedikten sonra bana baktı. "Gidiyor muyuz?" diye sorunca tekrar kapıya doğru yürüdüm.
***
Annemin beni okuluma, Güneşim'e, aldığından beri bizimkilerle olan ilişkilerimiz çok iyileşmişti. Birbirimize daha çok bağlanmıştık.
Çimenlerin üzerine yayılmıştık yine. Yalın elindeki yaprakla oynarken düşüncelere dalmıştı. Bizden bağımsızdı her zamanki gibi. Bora bana baktı, "Ya Aribücür, şu senin teyze vardı ya. Geçen Cemre ile fısıldaşmalarınızı duydum." dedikten sonra kulağıma doğru yaklaştı, "bizim okula geliyormuş." dedi sessizce.
Uzaklaşıp yüzüne baktım, "Onu bunu geç de niye fısıldıyorsun oğlum? Önemli bir şey söyleyeceksin sandım."
Bora, "Şşşşt!" dedikten sonra tekrar yanaştı, "Ya kanka, cidden de gelecek değil mi?"
"Hey Yarabbim!" alay edercesine güldükten sonra Cemre'ye döndüm. "Bu çocuk ne ara böyle oldu anlamıyorum ki."
Cemre "Ne demezsin?" dedikten sonra Bora'ya döndü. "Hayırdır? Yeni hedefin o mu?"
Bora gülümsedikten sonra 'tatlı çocuk' rollerine girdi.
"Güzel kız ama!" diye Yalın'ın da bize katıldığını görünce hepimiz şaşkın gözlerle ona baktık.
"Yani galiba." diye yere uzandı.
Bora emekleyerek Yalın'ın yanına yaklaştı. Yalın'ın tepki vermediğini görünce çocuğun dibine sokulup uzandı.
"Yani benden önce yürüyeceksen benim etrafım dolu Yalın'cığım. Bilelim yani." diye sırıtınca Yalın uzandığı yerden doğrulup ayağa kalktı,
"Abartma istersen Bora!" diye yerden dağılmış kitaplarını aldı.
"Oğlum sen aşıksın!" dedi yine Bora uzandığı yerden.
Yalın saçlarını karıştırdı, Bora'ya dönüp cevap verecekken başını anlamsızca salladı. "Kızlar isterseniz çekirdek falan da getireyim. Bayağı yayıldınız bakıyorum."
Cemre yerinden kalkarken Bora, "Totoşun tozlanmış kanka." diye sırıtıp kaçtı. E tabi Cemre boş kalır mı? Başladılar yine itiş kakış.
Yalın ile okul binasına doğru yürüyorduk. "Eee?" diye sorunca, "Yarın başlayacak Yalın'ım."
Yalın duraksayıp bana baktı güneşten gözlerini kırpıştırarak. "Aslında ben onu sormak istemem-"
Sözünün bitmesine izin vermeden "Evet." dedim. "sen öyle demek istememiştin."
Biraz duraksadıktan sonra "Haydi!" dedim. Geç kalmayalım derse!"
Yalın yavaş yavaş yürümeye başlarken, "Mete." deyince hemen ona döndüm. Ankara'daymış hala. Geçen beni aradı. O da kaydını buraya alacakmış. Önümüzdeki hafta burada olur."
Saçlarımın arasından başımı kaşıdım. Bana karşılığını veremeyecek kadar büyük bir iyilik yapmıştı, biliyordum. Yine her şeye rağmen umursamaz bir tavırla, "Hı? Öyle mi?" dedim.
Yalın tatlı gülüşünden sonra, "Merak etmişsindir diye söyledim yani." biraz duraksadı. Elini omzuma attıktan sonra tekrar söze girdi.
"Özlemişim seni Aribücür. Eski hallerini özlemişim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOSYOPATİK
Roman pour AdolescentsHepimizin minik bir dünyası var. İçimizde sakladığımız, kimsenin zarar vermesini istemediğimiz bambaşka bir dünya. Hepimizin minicikken ya balonlarla ya çikolatalarla ya da oyuncak arabalarla dolu bir hayal dünyamız vardı. Oranın rüya olduğunu biliy...