Sabah "Ariaa!!" diye sesler duyunca cama çıktım. Üzerimdeki pijamalara rağmen bizimkiler tam tekbir hazırlardı. Kaldırımın üzerinde bitkin bitkin çökmuş, avazı çıktığı kadar çağırarak beni bekliyorlardı. Bayağıdır beklediklerini yüz ifadeleri anlatıyordu.
Bora,"Hadi be kızım! Ağaç olduk burada!"
"İyi tamam ya geliyorum." der demez camı kapadım.
"Okul formasındansa rahat bir şeyleri yeğlerim." diye kendi kendime konuşurken,
"Nasıl olmuşum?" diye teyzem girdi içeriye. Beni görünce kuşlar gibi açtığı kollarını indirdi. "Ben senin hazırlandığını sanmıştım." dedi.
"Odama mı geldin?"
"Hayır. dedikten sonra yatağımın pikelerini düzeltmeye başladı. "arkadaşların deminden beri sesleniyor da. 'Duymuşsundur zaten' dedim."
Elbiselerimi giydikten sonra güzelliğimin pek de umurumda olmamasına rağmen aynaya bakarak gömleğimin yakasını düzelttim. "Bu arada çok güzel olmuşsun." diye teyzeme döndüm.
Tatlı gülüşünden sonra "Hazırsan çıkalım." dedi.
Çantamı sırtıma aldıktan sonra merdivenlere doğru yürüdüm. Adımlarımı atarken "Bizimkiler mükemmeldir. Onlara uymazsan bile onlar sana uyum sağlar."
Ayak seslerimizin geldiği sırada duraksadı. "Çok mu belli oluyor?"
"Ben anladım diyelim." dedikten sonra gülümsedim. "Peki bu endişe neden?"
"Hayatımda ilk defa özel bir okula gideceğim. Normal değil mi sence?"
"Hiç merak etme." deyip elini sıktım. "kolej molej derler ama devlet okulundan daha normaldir bizim okul."
Annemin "Bari bir şeyler yeseydiniz." klişelerini atlattıktan sonra nihayet okula doğru yürümeye başladık. Bora ile Yalın arkada, biz önde yürüyorduk.
Cemre "Kumsal'dı değil mi?" Teyzem güldükten sonra "Hayır." dedi. "Deniz ben." diye elini uzattı. Cemre şaşkın şaşkın teyzemin elini sıkarken "İyi de biz tanışmamış mıydık?" deyince teyzem tekrar gülümsedi. "Demek ki usulüne göre bir tanışma olmamış" dedi.
***
Koridorda yürürken Bora, "Annem aşermeye başladı ya." diye başını eğdi. Damla, daha doğrusu teyzem, ona baktı, "Kardeş istemiyora benziyorsun."
Yalın, "Tabi!" diye söze girdi. "bizim veliahtımız tek büyümek istiyor."
Cemre durduk yerde gülünce hepimiz ona yöneldik. "Ya kanka düşünsene ya kız olursa?"
Bora anlamsız bir suratla Cemre'ye baktı. "İyi de ne alaka Cemil?"
Cemre Bora'ya sinirle baktı. "Cemil değil Cemre!" diye kaşlarını çattı.
"Ya kızım her neyse merak ettim söylesene."
Cemre, "Tamam tamam." dedikten sonra surat ifadesini düzeltti. "kardeşin kız olursa kızlarla iletişimin kolaylaşır. "O nasıl oluyor?"
"O kızlara tatlılık yaparken sen de tanışırsın."
Bora kafasını kaşıdıktan sonra aptalca sırıttı, "Ha bak ben bunu düşünememiştim."
Yalın her zamanki sakin tavrıyla, "Bülteniniz bittiyse Damla'nın sınıfını öğrenelim." diye duvara asılı sınıf listelerinde baş parmağıyla teyzemin ismini aramaya başladı.
Bora duvar kenarındaki bankın üzerine otururken, "Ben de şu kızla buluşmaya çalışayım ya." dedi. Dikkatimi çekince yanına doğru yürüdüm. "Kız derken?"
Bora, "Ya Aribücüş! İnternetten bir kızla tanıştım. Görmen lazım. Bir içim su." dedikten sonra telefonun ekranını bana doğru yaklaştırdı. "Hadi bakalım." dedikten sonra sırıttım. "Hayırlara vesile."
Derste Bora'nın yine haylazlık yapacağı her halinden belliydi. "Hocam!" dedikten sonra ayağa kalktı ciddi bir duruşla. "ben hamileyim."
"İyi de evladım." diye gözündeki gözlüğü çıkaran Özkan Hoca tekrar söze girdi, "bunun için biraz erken değil mi?"
Bora sırıtmalarını gizlemeye çalışırken,"Ne yani? Örneğin ben yirmi beş yaşımda ya da daha ilerde bir yaşımda hamile kalabilir miyim?"
"Evet evladım." dedikten sonra elindeki kitabı en öndeki masaya bıraktı. "sen dersleri böyle bölmeye devam edersen, beni biraz daha yaşlandıracaksın. Ben erken yaşlanınca bunun sebebi olan sana evrim ameliyatı geçirteceğim. Daha sonraki üç senede kendine bir eş bulur evlenirsen birkaç süre sonra hamile kalabilirsin."
Hoca derse geri döndükten sonra Bora kafasını kaşıdı. Yerine oturduktan sonra, "Bu esprinin sonu böyle değildi sanki ya." diye aval aval düşünmeye başladı.
***
Üç gün sonra:
"Gelene bak!" diye sırıttıktan sonra teyzeme baktı Cemre. "bu kim biliyor musun?" teyzem olumsuzca başını sallayınca Cemre yine söze girdi, "O biiir süper kahraman. O biiir mükemmel insan."
"Kısa kes!" diye Cemre'yi sustururken, "Mete bu işte teyze. Dün gece anlattığım çocuk."
"Yakışıklı oğlan." diye sırıtan teyzemi görünce kaşlarımı çatıp ona baktım. Boynundaki kolyeyle oynarken, "sayılır." diye gözlerini kaçırdı.
"Her neyse." diye yerimden kalkarken, "Ben şimdi gelirim." diye onlardan hızlı hızlı uzaklaşmaya başladım.
Koşar adımlarla Mete'nin yanına gelince, "Geçen gün." dedim ayakkabımın ayrıntılarını incelerken, "teşekkür edememiştim."
Mete güldükten sonra yüzümü yukarı kaldırdı. "Gerek yoktu zaten." dedi mutevazı bir surat ifadesiyle. "biraz yürüyelim mi?"
Mete'nin gözlerinin içine bakarken kabul ettiğimi bile unutmuşum. "Özür dilerim?" diye başlayınca, "Neden?" diye duraksayıp ona döndüm. "buna da gerek yoktu bence."
Gülmeye çalışırken, "Ankara'da" dedi başını öne eğdikten sonra "seni incittiğim için çok özür dilerim."
Mete'ye yaklaştıktan sonra, "Benim İzmir'e gelmeme yardım etmeseydin belki de-" deyip duraksadım. Gözlerimi sıkıca kapattıktan sonra ona baktım. "belki de gerçekleri öğrenemeyecektim.
Mete meraklı gözlerle bana bakarken, "Gerçekleri derken?" diye sorduktan sonra yüzünü ekşitti. "bilmediğim şeyler var öyle değil mi?"
"Evet." dedim. "ama bundan sonra benim için önemi olmayan şeyler."
İkimiz de susmuşken Bora geldi. "Kutlasak mı ya?" deyince ikimiz de anlamsızca başımızı salladık. "Ya neden aval aval bakıyorsunuz? İzmir'e erkenden dönüşünüzü kutlasak mı diyorum."
Mete ile surat ifademiz değişirken göz göze geldik.
Ona bakarken "Peki." deyip Bora'ya döndüm. "kutlayalım."
Bora bizden uzaklaşırken tekrar söze girdi.
"Tamam o zaman çocuklar, bugün hayat gece başlıyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOSYOPATİK
Ficção AdolescenteHepimizin minik bir dünyası var. İçimizde sakladığımız, kimsenin zarar vermesini istemediğimiz bambaşka bir dünya. Hepimizin minicikken ya balonlarla ya çikolatalarla ya da oyuncak arabalarla dolu bir hayal dünyamız vardı. Oranın rüya olduğunu biliy...