Bu bölüm arasın ağzından olacak iyi okumalar umarım begenirsiniz oylarınızı bekliyorum
Arkamı dönüp hızlı adımlarımla ilerledim. Eylül'e hem kızgın hem de kırgınım. Kimsenin sevdiğime zarar vermesine izin vermem. Sahile indim. İstanbul'da olsaydık eğer benim mekanıma giderdim aslında orası tek benim degil eylülün de mekanıydı. Mekan dediysem bizim inşaat ama benim için çok değerli. Sahilde kimsenin olmadığı ve birilerin beni göremeyeceği bir yere geçtim. Düşünmeye başladım düşündükçe boğulduğumu hissettim. Eylül haklıda olabilirdi. Bir anda kendimden iğrendim. Benim böyle bir ihtimali düşünmem bile hataydı. Ben bunları aklımdan geçirirken önüme bir kızla erkek geldi. Onlar beni göremesede ben onları görebiliyorum. Kahkahaları her yeri sardı. Normalde bu tür şeylerle hiç ilgilenmezdim ama bu sefer çok fazla ilgimi çekti. kız bağırarak konuşmaya başladı o anda yüzünü bana döndü. Eylül haklıydı. Eylül haklıydı. Eylül haklıydı... içimden defalarca bağırdım. Alev yüzümü görmüş olamazdı. Karanlıktaydim ben. Hemen kalktım yerimden. Eylül'e bulmalıydım. Alev zerre umrumda değildi. Ben Eylül'e inanmalıydım. Ben nasıl melek gibi bir kızın yalan söyleyebileceğine inandım ? O sırada telefonum çaldı. Eylül'ün aradığını gördüm heycanlandım. Hemen açtım
"Aras, can ben hemen hastahaneye gel eylül hiç iyi değil" der demez kapattı. Naptım ben ? Her hücrem suçluluk duygusuyla doldu. Hemen bir taksiye atlayıp hastaneye geldim. Koşarak içeriye girdiğimde arkamdan taksici abi geldi.
"Para vermeyi unuttun"
Ah ben parayı düşünecek hâldemiydim.
"Abi pardon " deyip parayı uzattım. O gidince ilerledim. Canı gördüm karşımda. Yüzü sormuş gözleri dolmuştu. Hemen yanına gittim.
"Eylül nerde? Noldu ? "
Yüzüme bakmadan konuşmaya başladı.
"Yoğun bakımda. Sen gittikten sonra onu odasına bıraktım ve kendi odama geçtim. Biraz durdum ama içim rahat etmedi çünkü hiç iyi hâlde değildi. Odasına gittim kapıyı çaldım üstelik pınarda yoktu. Açmadı. Uyumuş olabilir diye düşündüm bir yönden de kendine zarar veriyor oluşundan korktum. Kapıyı zorladım açılmadı gidip bir görevliyi çağırdım. o da geldi zorladık kapıyı. Açıldığında eylülü yerde bulduk. Bayılmış , kafasını da sahpanın köşesine çarpmış"
O anlattıkça benim içim gitti. Sesimi alçaltarak
"Durumu ne peki? "
"İyi değil... hiç iyi değil" gözünden bir damla yaş düştü. Boynuna doğru süzülen yaşı izlemeye başladım. O ise konuşmaya devam etti.
"Belki uyandığında eskisi gibi değilde bir kaç değişimle uyanabilirmiş"
"Nasıl yani ? " sesimde ki korkuyuda endişeyide hissettim.
" yani uyandığında yürüyemeyebilir. Çok sert çarpmış kafasını" söyleyecek bir şey bulamadım. İlk önce cama yaklaştım. "Seni uyandirmaya kıyamam ama uyanacaksin güzelim" diye fısıldadım. Vicdan azabı çekiyorum. Onun canını çok yaktım. Cana döndüm
"İçeri gireceğim ben "
Can doktorların izin vermediğini söyledi.
"Başlatma doktoruna" dedim orta parmağımı havaya kaldırıp içeriye girdim. Hemen eylülün yanındaki sandalyeye oturdum elini tuttum. Göz yaşlarim hızlı hızlı eylülün ellerinin üzerine düşmeye başladı. Ağzımı kulağına yaklaştırdım.
"Özür dilerim" diye fısıldadım. Eylül bir anda elimi hafifçe sıktı. Gözlerini açmadan solgun sesiyle bir kaç kelime söyledi. Pek fazla anlayamadım. Aynı kelimeleri daha canlı şekilde tekrarlamaya başladı. "Seni "dedi "seni seviyorum" anlamıştım aslında. Ne kadar saf ve temiz sevmiş beni. Bende Yüzümdeki gülücüklere " Eylül beni duyabiliyor musun? Aç Gözlerini" deyip yüzünü avuçlarımın içine aldım.
O sırada doktorlar gelip beni çıkardılar. Dışarıda doktorun çıkmasını bekledik. Bir süre sonra doktor çıktı. Ona iceride olanları anlattım. Doktor gözlüğünü düzeltti.
"Bu güzel bir gelişme"
Deyip gitti bende burağı aradım pınarı alıp geldi. Can kantinden kahve getirmiş. Beni, verirken
"Kahve çok sıcak elin yanmasın" diye uyardı bende içimden benim içim cayır cayır yanıyor elim yansa ne olur sanki? diye geçirdim
![](https://img.wattpad.com/cover/42683275-288-k404952.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkımın Aşkı
Chick-Litkankama aşığım o da bir başkasına . Onu kaybetmemek için aşklarının ilerleyişini izlemek zorunda kalıyorum . Onu çok seviyor . Gayette mutlu zaten önemli olan ONUN MUTLULUĞU değil mi ? hayatım saklamak zorunda kaldığım sırlarla doldu . Bağırarak söy...