Bölüm 3

8.1K 366 12
                                    


Gözlerini açtığında saat 6'tı geçiyordu, kendiliğinden uyansa da kızların da yavaş yavaş hareketlendiğini gördü, demek ki kalkma vaktiydi. Bu Zümrüt için normal bile sayılırdı, zaten önceden de işe gitmek için hep bu saatlerde uyanırdı.

Hızlıca hazırlanan kızlar Fatma'nın yönlendirmesiyle eski bir arabaya doluşup hamam dedikleri yere gittiler, çevlerinde fabrikanın etfaında dolaşan adamlar birikte, buradan kaçıp gitmeleri imkansız hale gelmişti.

Eski taşların olduğu kaynar sular içinde bir yerdi burası. Zümrüt'ün içinden geçen ilk şey "Pis" olmuştu. Gerçekten de sadece 5 tane taşın olduğu bu hamam pisti ama yıkanacak başka yeri olmadığı ve bir daha ne zaman temizlenebileceğini bilmediğinden gözüne en temiz görünen taşın yanına gitti ve elindeki tası sıcak suya daldırdı. Önce bunalan ama sonra alışan Zümrütte tüm kızlar gibi yıkandı, saçlarını taradı.

Yıkanması bitince sırada bekleyen kızlar var düşüncesiyle hızlıca kalktı kurulandı, bir üst kata kıyafetlerinin olduğu yere gelince çıkardığı kıyafetlerini giymek için eline attığında Fatma'nın sesini duydu:

"Bırak onları, yeni bir şeyler vereceğim sana da" deyince havlusuna sarılıp beklemeye başladı.

Elinde siyah bir çöp torbasında gelen Fatma elindeki poşetten iki üç çeşit basma elbise çıkardı ve önüme koydu, biri kırmızı, biri mavi, bir, de yeşil elbiseler vardı. Yeşil olan gözüne daha güzel gözüktüğü için onu eline aldı. Açık yeşil elbisenin üzerinde koyu yeşil ve siyah minik çiçek desenleri vardı. Hoşuna gitmişti, eskiden bir alışkanlık olarak üzerine tuttu, boyu da kısa değildi. Annesiyle babasının kısa elbiselere kızdığı aklına geldi, bir hüzünlenir gibi olsa da Fatma'nın sert bakışları ve

"Seç artık birini, sabaha kadar seni mi bekleyeceğim" dediğini duyunca hızla,

"Bu olsun o zaman" dedi.

"Git giyin hızlıca" lafını duyunca da soyunma yerlerine doğru gitti, havlusunu çıkarıp üzerime elbiseyi geçirdi. Dışarı çıktığında saçları kurumak üzereydi. Dışarıdaki buğulu aynanın önüne geçip eliyle aynayı temizledi, saçlarının ucu kıvrılmaya başlamıştı bile. Kendine şöyle bir bakınca çirkin sayılmam diye düşündü yeşil mi ela mı olduğu belli olmayan gözleri vardı, evet mankenler kadar uzun değildi ama kısa da sayılmazdı, fabrikadaki bir çok kızdan uzundu. Yasemin yanına gelip üstten bir bakış atmış ve göğsünden iyice küçülmüş ama ucu sivri bir göz kalemi çıkarmıştı. Üzerindeki bordo kıyafetlerle hiç de öyle fabrikada yatan biri gibi görünmüyordu. Kendi gözlerini hızlıca boyamış, sonra Zümrüt'e dönüp;

"Al, sür sende. Gözünün rengi belli olur"

dediğinde Zümrüt boş boş bakınca, hızlıca kızı kendine çevirmiş, hafif çekik olan gözleri belirginleşsin diye alt ve üst göz kapağına hızlıca kalem çekti.

"Unutma bu kıyağımı" dedi. Zümrüt'ün ağzından cılız bir "Sağol" duyulunca, suratı pis bir sırıtışla bakmış, yürüyüp gitmişti.

Fabrikaya geri dönen kızların yataklara oturup pislenmesine izin vermemişti Fatma. Herkes ayakta beklerken karşılarına geçmiş:

"Bana bakın, oraya gidince biz burada zorlayız, aslında bunu yapmak istemiyoruz demek yok. Siz aslında orta halli öğrencilerisiniz, burada değil evinizde kalıyorsunuz ve sevgilinizden hamile kalınca ailenizden çekindiğiniz için bebeği vermek istiyorsunuz, genelde sormazlar ama aranızdan birine sorarlarsa da diyeceksiniz ki, ailem çok dindardır, hamile kaldığımı öğrenirlerse beni öldürürler, sevgilim de istemedi, beni bıraktı ben ondan hatıra bu bebeği istemiyorum."

Son ŞansımsınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin