3 Mart 1526
Sarayda kargaşa vardı.Bizim aile de karmaşanın içerisindeydi tabii.Bu akşam bir oyun oynanacaktı kötü adamlar tarafından kaçırılan tutsak leydileri maskeleri içinde onu tanımamış gibi savranmamız gereken kral ve onun muhafızları da leydilerin kurtarıcı kahramanları olacaktı.Bu oyuna ben de katılacaktım üstelik beni kraldan tam altı yaş büyük yaşlı kraliçe seçmişti.
Dayım yine aile toplantısı için bizi biraraya getirdi.
"Çok dikkatli olmalısın Anne." Diye söze başladı dayım."Kralı tanımamıs gibi yapmak zorundasın ve ne diyeceğini çok iyi seçmelisin.Hatan olmamalı."
"Laf dolandırmak konusunda kimse Anne'le yarışamaz." Dedi George büyük bir mutlulukla.Ona içtenlikle gülümsedim.Daha sonra dayıma döndüm.
Sessizliģi Mary bozdu."Ben ne olacağım?"
"Bu kadar mı?" Mary'nin gözleri dolmuştu.
"Ne bekliyorsun Mary?Bu senin seçimin.Kralı elinde tutamayan ve hićbirimize unvan kazandıramayan Howardların yüz karası olduģun halde sana bunları bahşettim.Bana teşekkür edeceğine hesap mı soruyorsun?"
"Haklısınız,özür dilerim." Dedi kuru kuru Mary.Kimse dayıma karşı çıkamazdı.Kimse onun düşmanlığını kazanmak istemezdi çünkü kaderimize yön veren biz değil dayımdı.
"Her neyse asıl konumuza gelelim." Dedi dayım annemle babama bakarak."Anne'yi iyi hazırlayın.Baloda Anne'den daha süslü bir Seymour kızı olmamalı.Biz ön plana çıkmalıyız.Anladınız mi beni?"
"Anladık Düküm." Dedi babam gülümseyerek."Bu bizim zaferimiz."
***
Annem beni ipek sabunuyla yıkadı.Saçlarımı George fırçaladı.Mary elbisemin astarını yerleştirdi.Saçlarımı yüzümü ön plana çıkarsın diye topuz yapıp altın rengi kumaş çiceklerle süsledik.Gözümüm yan taraflarını yine altın rengi küçük boncuklarla süsledik.Dudaklarıma şarap sürdüm ve beyaz elbisemin içinde kilise ayinlerini dinlemeye gelen melekler gibi olduğuma yemin edebilirdim.
"Muhteşem görünüyor." Dedi George beni inceleyip.
"Harikasın Anne." Dedi Mary bana bakarak.O uysal bir kızdı.Duruma adımlarını uydurmayı çok iyi bilirdi.
"Hadi gir koluma da seni oyun salonuna götüreyim minik prensesim." Dedi George.Onun koluna girdim ve yavaş adımlarla salona doģru ilerledik.
"Kızkardeşim Anne Boleyn." Diye beni tanıttı herkese George.Onlara eşsiz gülümsememi sunup oyundaki kulede tutsak leydi olarak yerimi aldım.
Muhafızlar bizi kurtarmak için geldi.Kral beni yakaladı ve "İşte artık benim tutsaģımsınız Leydim." Dedi.Bende onu tanımamış gibi yapmaya gayrek gösterdim.
"Bu onur verici." Dedim eşsiz gülümsememle.Daha sonra oyun bitiminde hepimiz o muhteşem İngiliz danslarına geçtik ve Kralla ben dans etmeye başladım.
"Kimsin sen,nereden çıktın geldin bu saraya?" Dedi kral şehvetle.Ben hâla onu tanımiyormuş gibi yapmaya devam ettim."Anne,Anne Boleyn."
"Bana sevgini sun Anne."
"Ah,lordum.Bilmezmisiniz ki benim kalbim de bütün saraylılar gibi Kralımıza aittir."
Dans bitip herkes maskesini çıkarınca karşımdaki kişinin kral oldugunu bilmiyormuş da sanki ćok şaşırmış gibi başımı öne eğdim ve en mahçup olduģum zamanlardaki gibi gülümsedim.
Kral bana yaklaştı ve kulağıma "Ve siz bilmezmisiniz ki Leydim,Kralınızın kalbi bütün saraylılardan çok size aittir." Dedi ve kayboldu.
***
Olanları dayıma anlattığımda belli edemediği bi sevinçle boģuştuğunu yüzümden anlayabiliyordum.
"George haklıydı." Dedi dayım söze başlayarak."Anne kelime oyunlarında çok usta.Kral ona aşık olduğunu oyunun sonunda vurgulamış ama bizim için önemli olan bu değil." Annemin ve babamın yüzüne baktı ve bir süre bekledi."Bizim için önemli olan bu sevginin kuvvetli bir bağ oluşturması ve bu bağın ilerde Anne'yi tahta götürmesi.Ćok dikkatli olmalısın Anne.Kral herkese aşık olur,her güzel kadın onun tek gecelik belkide Mary gibi birkaç gecelik aşkıdır.Bu aşkı bağlamalıyız ve vazgeçilmez kılmalıyız ki taht senin ve m dolaylı yoldan bizim olsun."
"Durumun ciddiyetinin farkındayım ve merak etmeyin dayıcıģım hayal kırıklığına uğramayacaksınız."
"Toplantı bitmiştir." Dedi dayım George ben ve Mary odalarımıza geçmek için dışarı çıktık fakat bir el beni duvarın kenarına doğru çekti.
"Leydi Anne Boleyn." Dedi kral işaret parmağının tersini boynumda gezdirirken."Majesteleri." Dedim korkmuş gibi davranarak.
"Korktun mu?Ah hayır korkmanı istemedim.Affet beni."
Cevap vermedim.
"Kendimi sana affettireceğim." Dedi kral ve belimi kavrayarak beni kendine doğru çekti.
Ellerini saçlarımda dolaştırmaya başladı,daha sonra dudaklarımda.Ve beni kendine iyice çekip dudaklarımdan öptü.
İlk önce karşı koymadım ama daha sonra beni odasına doģru sürüklemeye başladı ve tam yataģa yatıracakken,
"Hayır!" Diye baģırdım.Durdu,bana baktı
"Nasıl?"
"Hayır majesteleri,ben Blessie Blount ya da kızkardeşim Mary ve önceki metreslerinizden biri değilim."
"Elbette değilsin,sen farklısın inan bana meleğim."dedi ve tekrar dudaklarıma yapıştı.Elbisemin arka düğmelerini çıkartmaya çalıştı.Onu üzerimden ittim.
"Ben farklı mıyım?Tanrı aşkına onlara da böyle davranmadın mı?" İster istemez bir kız olarak gururum kırılmıştı.Gözyaşlarına boğuldum."Onlara da tanıştığından ertesi gün sahip olmadın mı?Şimdi de bana sahip olmak istiyorsun.Beni de bir fahişe yerine koyuyorsun.Onlara ne cehennemlik hareketler yaptıysan bana da yapmak istiyorsun.Peki şimdi ben nasıl farklı oluyorum?Söylesene bana Henry?"
Gözyaşlarımla mücadele edememeye başladım ve kendimi bıraktım.Gururum hiçe sayılmıştı ve bu en nefret ettiğim şeydi.Ben bir Boleyn ve Howard kırmasıydım sıradan biri değildim ve Tanrı biliyor ki aptal Mary gibi de değildim.
"Anne..."
"Tanrı aşkına konuşmayalım majesteleri." Dedim sakinleşmeye çalışarak.Öfke nöbetim geldiğinde kendimi durduramıyordum çünkü"Bundan sonra burada kalamam Hever"a gideceğim ve orada kendime bir yaşantı ayarlayacağım."
"Hayır hayır,sakın böyle söyleme Anne.Hayır!"
"Tanrıya yemin ediyorum yapacağım Henry!"Sinirlendiğimde gözüm karşımdakini görmezdi.Kral bile olsa saygımı yitirirdim.Ama kral bana kızacak gibi bakmıyordu afallamıştı.
"Affet beni..." dedi sadece.Ona ismiyle hitap etmem hoşuna gitmisti belli ki ama o an bunu düşünebilecek durumda bile değildim.Elbisemin dağınıklıģını umursamadan kralın odasından çıktım ve hemen dayımın yanına gittim.Gece bile olsa haberleri sonradan duymak istemezdi anında öğrenmek isterdi.Ona olanları anlattım ve gecenin o vaktine aldanmadan annem babam ve ağabeyimi odasında istedi.
"Anne krala karşı koymuş." Dedi dayım söze başlayarak."Kral da ona mahcupluğunu belirtmiş.Anne ona yarın gururunun incindiğinden dilayı Hever"gideceğini söylemiş yarın onu göndereceğiz."
"Ya onu umursamazsa?" Dedi babam çaresizce.
"Umursamazsa diye bir şey yok Thomas Boleyn." Dedi dayım sertçe."Daha önce ona hiçbir kadın hayır demedi.Anne'i unutmayacaktır.Umursayacak." dedi dayım ve bana döndü.
"İyi iş çıkardın.Tam bir Howard gibi." Dedi ve ilk defa gülümsedi.Onun gülümsemesine karsılik verdim.Biliyordum,hiçkimseye gülümsemesini bahşetmezdi dayım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Boleyn'in İktidarı
Historical FictionElime kraliyet asasını aldığımda başlıyor her şey... İstediklerimi aldıkça hırsıma her geçen gün daha fazla kapılıyordum.Yalnızca Kral'ın değil,tüm İngiltere'nin,tüm Dünya ülkelerinin gözdesi olmak istiyordum.Evet belki doyumsuzum,taşkın ve gećimsiz...