5 YIL SONRA...
19OCAK1533/KIŞ
Beklemekten yorulmuştum.Sanki her şey üstüme üstüme geliyor,yıllar önce Kralın taçsız Kraliçeliğini kabul etmem gerektiğini söylüyordu.Yedi yıl boyunca Henry'nin üzerime elini bile sürmesine izin vermemiş,her fırsatta beni yatağına doğru çekmesine rağmen onu elimin tersiyle itmiştim.Artık ben de yorulmuş,incinmiş bir kız olarak Katherine'nin umutsuz yaşamının sona ermesi için her gün Tanrı'ya yakarmaktan başka bir çarem kalmayacaktı.Bu hem onun için,hem de benim refahım için daha iyi olacaktır muhtemelen.
Geçen onca zaman içinde bir dolu düşmanımın yanında Kardinal Wolsey'in de ölümünü gördüm.Yıllarca Henry'nin evliliğinin bozulması için onu uyarmıştım.Sonunda uyarılarımı anladığında iş işten geçmişti.Henry'nin ona acımayacağını bildiği için küçük bir fare deliğinde kendi boğazını keserek,kendi ölüm fermanını kendisi dürdü bunun haricinde birkaç yıl içinde en çok sevindiğim zaman ise Henry'nin İngiltere'de bir ilki başarıp beni tamamen kendi haklarımla Markiz ilan etmesiydi.
"Yine neler düşünüyorsun hayatım?"
"Hiç.Saçmalıkları."
"Senin canın sıkkın..."
"O zaman sıkkın olmaması için bir şeyler yap Henry!Neden yıllardır başıma Kraliçe tacını geçirip senin mutlak eşin olduğumu duyurmuyorsun insanlara?"
"Sana söz veriyorum,çok az kaldı.Yazın bu iş bitmiş olacak."
"Ve ben de sana söz veriyorum Henry,eğer yaza kadar bu iş bitmezse Fransa'ya geri dönüp varlıklı bir Kont ile hayatımı devam ettireceğim!"
"Şşt.Bu kadarı yeter."
Söylediğim sözlerden pişman olmuştum ama laf ağızdan çıkmıştı bir kere.Zaten sinirleri tepesine çıkmış bir adamın üzerine gitmem hiç doğru değildi.Yine de özür dilemeyecektim,ben buyum,Boleynle Howard kırması.
"Anne sana söyledim,her şey geçecek fakat bunun için bana ilk desteği veren sen olmalısın."
"Neden?Ben kimim ki?"
"Benim gelecekteki kraliçem,oğlumun annesi ve hayatımın efendisi."
"Bu sözleri duymaktan yoruldum."
"Ben de bunları söylemekten yoruldum!"
"Söyleme o zaman'git ve yap'"
Henry ani bir öfkeyle odamda bulunan cam sehpanın üzerindeki inci vazoyu yere indirdi,dikiş kutumu önüme doğru fırlattı.Anlık bir irkilmeyle ağlamaya başladım,gözyaşlarım yanaklarımdan kayıyor,kendimi durdurmaya çalıştıkça onlara yeniliyordum.
"Affet beni Anne,inan bana isteyerek olmadı."yanıma oturdu ve bana şefkatlice sarıldı."Üzgünüm,gerçekten."
Onu ittim,bir kızın yaşadığı karmaşıklığı anlamasını beklemiyordum tabii ama en azından bana biraz daha anlayış gösterebilirdi.Zaten şu son zamanlarda benimle kavga ediyor,olmadık şeylerin hıncını birbirimizden çıkarıyorduk.Lanet olsun ki sanırım bu birbirimizi arzuladığımız halde benim onunla yakınlaşmama kuralım yüzündendi.İkimiz de artık yorulmuştuk.
"Bana güvenmiyorsun." Dedi Henry küçük bir oğlan çocuğu gibi.
"Sana nasıl güvenebilirim?" Göz ucuyla önüme attığı dikiş kutusunun parçalanmış halini gösterdim.
"Seni sevdiğim halde bana güvenmiyorsun!Yıllardır seninle hiçbir faaliyetimiz olmamasına rağmen yatağıma hiçbir şekilde başka kadınları sokmadım,sana söz verdiğimi yaptım ve yapıyorum.Bana güvenmemeni sağlayacak sebebin olduğunu düşünmüyorum."Cevap vermek için nefes aldığımda Henry sözümü tekrar böldü."Hiçbir şey söyleme,bir süre seni görmek istemiyorum."
Zihnimde acayip bir tını hissettim.Beni istemiyordu,Katherine'nin bir zamanlar bana söylediği gibi benden sıkılmıştı.Huysuz tavırlarımdan,akıl almaz oyunlarımdan sıkılmıştı,oysa ki her şey onun içindi.Onun aşkı için.İlk başlarda ailemi düşünerek atılsam da aşık olmuştum,ona karşı beslediğim karmaşık duygular kalbimi sarmış ve tüm her şeyi unutturmuştu bana.Tıpkı Krala aşık olduğu ve aile görevimizi hiçe saydığı için kınadığım kızkardeşim Mary gibi.Kral Mary'i bir bakışta silebilmişti üstelik iki çocuğuna rağmen.Ona hiçbir şey vaadetmemişken beni neden silemesin?İnsanların doğasında peşinden koltuğu her şeyin karşılığını göremezse vazgeçme içgüdüsü her zaman olmuştur,bu her kültürde vardır.
Henry kapıyı açtı.
"Dur!" Olağan gücümle bağırdığımı hissedebiliyordum.Sadece bir anlık arkasına bakıp benimle göz göze geldi,gözlerindeki öfkenin parladığını görebiliyordum.Üzerimdeki elbiseyi çekiştirerek onun karşısına geçip dudaklarına yapıştım.Beklediğim şefkati göremedim,bu sefer o beni itti ve tüm öfkesiyle kapıyı çarparak odamdan çıktı.
•
Akşamleyin George'u bulmak için her yeri aradım ve en sonunda onu Jane Parker'in odasında buldum.
"Gel buraya George." Gömleğini çekiştirmeye başladım.
"Sevgili Leydimiz,akşam akşam kocamla ne işiniz olabilir?"Bu kadının sesini duymak katlanılmaz bir işkenceydi sinirlerimi tepeme çıkarmış,yılan gözleriyle beni süzmeye başlamıştı.
"Ne işim olduğunu anlatacağım fakat duymak çok da hoşuna gitmeyecektir.Yürü George!"
George,hiç itiraz etmeden benimle geldi.Onu odama götürdüm.
"Jane Parker le aran düzelmiş anlaşılan."
"Düzelmesine gerek kalmadı.Kadın hamile ve ondan bir çocuğum olacak,bu fikir bile kalbimi parça parça ediyor."
"Benim de kalbimi parça parça eden şeyler var.Henry benimle görüşmek istemediğini söyledi."
"Aman Tanrım!"
"İkimizden başka kimse bilmeyecek.Ne dayımız ne de annemiz hele Mary asla!Anladın mı beni?"Bir süre gözlerime baktı ve beni onayladu.
"Planın nedir sevgili kardeşim?"
"Plan falan yok,sadece sana ihtiyacım var anlamıyor musun beni George?"
George'un gözbebekleri birden kocaman oldu,bana kısa süreliğine sinsi bir Boleyn gülümsemesi yaptı."Benim de sana."
•
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Boleyn'in İktidarı
Historical FictionElime kraliyet asasını aldığımda başlıyor her şey... İstediklerimi aldıkça hırsıma her geçen gün daha fazla kapılıyordum.Yalnızca Kral'ın değil,tüm İngiltere'nin,tüm Dünya ülkelerinin gözdesi olmak istiyordum.Evet belki doyumsuzum,taşkın ve gećimsiz...