AVM

791 44 8
                                    

Gece olmuştu. Artık sokağa çıkabilirdi. Kendini o kan emen vampirlere benzetiyordu. Ama bir tezat vardı. Tüm vampirler soylu, zengin ailelerden gelirdi. O işçi vampir olarak görüyordu kendini. Sonsuz hayatı boyunca asgari ücrete talim eden bir işçi vampir. Sonra saçmaladığının farkına vardı. Ceketini giydi ve kapüşonunu kafasına geçirdi. İlk görev telefona lira yüklemekti. Bakkal onu çok sevmiyordu. Bir kaç kez " aha değişik geçiyor la" diye etrafındakileri uyardığını duymuştu. Girdi bakkala. Sessizlik hakimdi. Karşıda duran kasaya doğru ilerledi. Naftalin kokuyordu içerisi. Buna dayanmaya çalışıyordu. Kasaya yaklaştı. Bakkal dayı gözlüğünün üstünden buna "ne var" der gibi baktı. Bizimki de "şeyy.. abi lira yükletecektim" dedi. Ama öyle bi dedi ki sanki sesi içine kaçmıştı. Bir kız ancak bu kadar ince bir ses çıkarabilirdi. Zira bakkal da zaten bunun kız mı erkek mi olduğunu anlamamış olacak ki ters ters baktı. "Hat hangisi" dedi. Bu yine tiz bir sesle cevap verdi "Zırtcell". Bakkal "ne kadar yükleteceksin" dedi. Artık canına tak etmeye başlamıştı. Bu neydi böyle sorgu sual. Sanki üniversite sınavındaydı "ıı şeyy.. 20 lira abi" dedi. Numaran ne dedi? Bu son raddeydi. Ne hakla numarasını soruyordu? Ne yapacaktı? CIA, FBI, MOSSAD, KGB, MI6 e mi verecekti? Adres tayini yaptırıp onu ihbar mı edecekti. Çok sinirlenmişti.Birden bağırarak dayıya: "T.C'mi de ister misin? Nüfusuna geçir istersen. Dur kafa kağıdımı da vereyim işin kolaylaşsın. Ne bu ya ben sınavda bu kadar soru cevaplamıyorum ya. Hayret bir şey ya. Neyin kafasındasın dayı?" Demeyi geçirdi fakat yemedi. Numarayı verdi. Tamam korkusuzdu ama daha yaşaması da gerekiyordu. Parayı uzattı. Ve çıktı dükkandan.

Lanet olsundu. Bu nasıl sistemdi. Para vererek bir şey satın almak istiyordu ama bütün bilgilerini soruyorlardı. Bu sisteme dur demek gerekiyordu. Koca bir "neyse" geçirdi içinden. Gün gelecek o da olacaktı. Tekele girdi. 6 lı bira aldı ve çıktı. Tütüncüye gitti çarşafı bitmişti. Çarşaf aldı. O sırada arkadaşı aradı. Meşgule attı. Kimseyle konuşmak istemiyordu. Sonra bi daha aradı. Yine meşgule attı. Sonrasında bir kız aradı hemen açtı. Onu kapitalizmin merkezi olan avm'ye burger kralda bir şeyler yemeye davet ediyordu. Bu ne cüretti. Kahrolsun kapitalizmdi. Kabul etti. Otobüse atladı. Kent kartı okuttu. Bakiyesi yoktu. İndi. Bakiye yükletmek için telefoncuya girdi. Bakiyeyi yükletti ve çıktı fakat otobüs çoktan gitmişti. Şimdi 50 dk beklemesi gerekiyordu. Kıza da geliyorum demişti. Fazla zamanı da yoktu. Kızı aramayı düşündü. Özür dileyip, oraya gelemeyeceğini, görüşlerine uymadığını anlatmak geldi içinden fakat içinde patladı. Otostop çekiyordu ve bir araba durmuştu. Koştu eğildi cama. Şoför nereye gideceğini sordu. Avm ye gideceğini söyledi bizim ki. Şoför: "bırakayım mı?" Dedi. Bizim ki: "bırak abi" dedi ve kapıyı açmayı denedi. Ama kapı kilitliydi. Şoför " hadi bıraktım by by" dedi ve basıp gitti. Arkasından dona kaldı. Tüm hayat enerjisini, yaşama sevincini kaçırmıştı. Kallavi bir küfür bastı. Bu sırada otobüs gelmişti otobüse koştu KentKart'ı dıtlattı ve bindi otobüse. kapüşonu kat'iyen çıkarmıyordu. Şoför bu duruma gıcık kapmıştı. Aynadan sürekli kontrol ediyordu. Bunun farkına vardı ve otobüste ileri doğru yürüdü. Şoför onu gözetlemeye kararlıydı. Tam karşısında kamera vardı ve adı gibi biliyordu ki şoför buna bakıyordu. Bozuntuya vermedi. Birden arkasında bir nefes hissetti. Yarım gözle baktı ki bayağı bıyıklı bir dayı arkasında duruyordu. Halbuki boş yerler de vardı. "Noluyoruz lan" diye geçirdi içinden. Dayının amacı neydi? Bunu bir bayana yapsa doğru değil ama mantıklı olurdu. Ama bir erkeğe yapması garip olandı. Hele hele Aşırı Laik'e yapması tam bir saçmalıktı. Çünkü Aşırı Laik ilkokul 2'de karate yapmıştı ve şakası yoktu. Tamam üstünden çok sular akmıştı ama yine de bir şeyler hatırlıyordu. Dayıya yandan pis bir şekilde baktı. Dayı da ona pis bir şekilde baktı. Aşırı Laik korkmuştu. kafasını çevirdi ve yolu izlemeye başladı. Dayı kıpraşmıyordu. Bu iyi bir şeydi. Zaten durağa da gelmişti. Butona bastı ve otobüs durakta durduğunda indi. Dayı içerideydi ve indikten sonra dayıya doğru dönüp orta parmağını gösterdi Aşırı. Bunu gören dayı "Hop löeeğn." Diyerek otobüsten inmek için hamle yaptı. Aşırı bastı deparı. Dayı da teşebbüsünden vazgeçmişti zaten. Aşırı koşarak Avm'nin kapısına geldi. Durdu. Birazdan Antikapitalist, elhamdülillah Müslüman sosyalist biri olarak Kapitalizmin beşiğine giriş yapacaktı. Bu dünyanın ters dönmesi demekti. Sol yumruğunu kaldırdı ve kapıya doğru onurlu yürüyüşünü gerçekleştirdi. Kapı açıldı ve içeri doğru yürümeye başladı. Güvenlik Aşırı'yı fark etti. Yanına doğru yürüdü ve "Biraderim napıyosun?" dedi. Aşırı bozuntuya vermedi "Avm'ye giriyorum" dedi. Güvenlik kendiyle dalga geçiliyor gibi hissetmişti "Hadi canım ciddi olamazsın. Ben de nüfus müdürlüğüne giriyosun sanmıştım. Arkadaşım kendinde misin o sol el ne sol el?" dedi. Aşırı gayri ihtiyari sol eline baktı ve "haa otobüsten indim de havada kalmış" diyerek elini indirdi. Güvenlikçi saldı Aşırı'yı. Bu neydi böyle. Her şey ve herkes üstüne geliyordu. Yetmişti artık. Neyse ki kızla buluşması gerekiyordu. Yoksa şoföre, dayıya ve güvenlikçiye hadlerini bildirirdi. Fakat yaşaması gerekiyordu. Kızı arayıp avmnin neresinde olduğunu sordu. Kız yemek bölümünde olduğunu söyledi. Aşırı yemek bölümü nerede bilmiyordu. "Neyse sora sora kolombia demişler." Dedi. Rastgele birine sordu. En üst katta olduğunu öğrendi. Çok zekiceydi. Diğer katlara mağazaları açmışlardı millet dolasarak yukarı doğru çıkarken yoruluyordu. Acıkanlar da en üst kata ulaştığında oturup yemek yiyip tekrar dolaşarak aşağı iniyor ve avmden ayrılıyordu. "Bu yüzden kapitalizmin kalbi deniyor demek ki." Dedi kendi kendine. Yine düşünerek ufkunu genişletmiş ve 2 kat kültür kasmıştı. Bu bilgiyi günlük tartışmalarda kullanabilirdi.

En üst kata ulaştı. Devasa bir alan ve etrafta yiyecek firmaları vardı. Bir köşede de sinema. Etrafına bakındı dikkatlice. Bir el gördü kendine doğru sallanan. Ele baktı aşağı doğru indi. Onu bekleyen kızla göz göze geldi. Yanına gitti. Kız 1.5 metreydi. Zayıftı. Bir şeyler yiyeceklerdi. Kıza ne yemek istediğini sordu. Herhalde çok bir şey yiyemez sonuçta ne kadarcık.bi kız diye geçirdi içinden. Ama bu işler öyle gitmiyordu. Her zaman için yere yakından korkması gerektiği acı şekilde tecrübe edecekti. Kızla lüks bir yere girdiler. Kız öyle bir yemek ismi söyledi ki Aşırı anlayamadı. Orada fark etti ne kadar büyük bir kazığa denk geldiğini. O da 1.5 iskender söyledi. Kıza gelen tabakta yiyecek şey tabağın 3'te 1'ini kaplıyordu. Geri kalanı hep süstü. O süsler hep iki katı fiyat demekti. Yaptığı yanlışı fark etmişti. Aşırının iskenderi de geldi. Yumuldu yemeğe. Yediler kahvelerini içtiler. Konuşuyorlardı. Kız indirimlerden, markalardan, kimin nasıl giyindiğinden bahsediyor ve önünden geçenlerin giysilerine yorum yapıyordu. Aşırı bu kızın o kız olmadığına kesin kanaat getirmişti. Biraz kıza "evet evet. Bence de öyle. Hı hı tabi." Çektikten sonra kalktılar. Kasaya doğru yöneldiler. Kız, nasıl olsa hesabı öder diye düşünüyor ve etrafına bakınıyordu. Ama beklemediği cümleyi duydu "Buradan bir iskender birader." Kız neye uğadığını şaşırmıştı. Bir anda yüzü değişti. Aşırı da bunun farkındaydı ama hiç bozuntuya vermedi. Kız yemeğini ödedi ve beraber çıktılar. Kız kendi çapında trip ve atar yapmaya başlamıştı. Aşırı artık eve dönmek istiyordu. Burada çok zaman kaybetmişti. Kız atar gider yaparken Aşırı bir anda durdu. Kız anlam verememişti. Kıza " sana bir şey sorcam." Dedi. Kız çekinerek başıyla onayladı. Sence saçım nasıl dedi ve kapüşonu çıkardı. Kız dehşete kapılmıştı. Martı kaş görmüştü ama martı saçı ilk defa görüyordu. Diyecek bir şey bulamamıştı. Öylece bakakaldı. Aşırı Laik kızın bu dumur olmuş halinden faydalanarak avmden ayrıldı.

Bu hayatındaki ilk ve son avm macerası olacaktı. Bir daha avmye girmeyecekti. Belki de girebilirdi. Kader ne gösterecek bilmiyordu. Bir dakika kendi kaderini o yönetiyordu. Kader de kimdi. Lanet olsundu kaderizmdi. Sonra kendi kendine laf sokmuş olduğunu fark etti ve kendinden otuz santim geri çekilerek gururlandı. Sonrasında bir sigara çıkardı ve yediği laftan dolayı hüzünlendi. Ahmet Kaya'dan "Hep sonradan"ı dinlemeye başladı. Ne garipti. Adamı o kadar taşlamış ve kovmuşlardı ama onun şarkılarını dinliyorlardı. Kader dedi. Sonra yine kadere salladı. Aman Tanrımdı ne kadar da devrimciydi.

Klavye ErkeğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin