Her gün fırsat buldukça yazıyorum bu hikayeyi çünkü bunu canım istediği için yani vote ve okuma sayısına bakmadan yazıyorum. Ayrıca toplam okuma sayısı 2 bin küsur olmuş gördüğümde gözlerim yerinden fırlayacaktı neredeyse :D Her neyse çok teşekkür ederim umarım bölümü beğenirsiniz,iyi okumalaaar :*
Zayn'ın Gözünden~
Kucağıma cansız gibi yatarken iç sesim 'Ne bok yedin?' diye bağırıyordu. Eğer Jess'e benim yüzümden bir şey olursa hem vicdan azabından ölürdüm hemde gerçek anlamda ölürdüm.
"Bay Malik!" diye peşime takılan paparazileri başımdan def ettikten sonra hızla hastaneye sürmeye başladım. Arada arkaya bakıp durumunu kontrol ediyordum.
Nefes alışını her görüşümde içim rahatlıyor hastaneye daha rahat ulaşıyordum. Sonunda geldiğimizde hemen hemşirelere haber verip sedye getirttim.
Sedyeye almalarına yardım ettikten sonra peşlerine takılıp acile girdim.
Muayene etmek için perdenin arkasına götürüp beni dışarı çıkardıklarında stresten ve korkudan ağlamak üzereydim.
Kendimden o kadar iğreniyordum ki size anlatamam. Çünkü korktuğum tek şey sevdiğim kızı kaybetmek değil,onun ölmesinden sonra başıma açılacak sorunlardı.
"Ona aşık olmamalıydın." sese doğru döndüğümde eski dostum Mars'ı gördüm.
"Engelleyemedim." dedim ona sarılırken. Sırtıma vurup geri çekildi.
"O kadar güzel kıza ben olsam bende aşık olurdum." dedi gülerek.
Bende gülmek isterdim ama sanki bütün sinirlerim vücumdan çekilmiş gibiydi ve ben hiçbirşey hissedemiyordum.
"Ne olmuş?" dedi cevap vermeyince.
"Peşimdeki adamlardan birisi,galiba Bruce Jess'i öğrenmiş. Büyük ihtimalle onu da Zaz söylemiştir. Sonuçta Jess'i yanına almak isteyen o." dedim. Anlar gibi kafasını salladı ve devam etmem için konuşmadı.
"Ben şu kaltak ile konuşmaya gittiğimde ise odaya girerek Jess'i dövmüş. Geldiğimde yerde ölü gibi yatıyordu ve ben ne bok yiyeceğimi düşünemedim bile." diyerek başımı ellerimin arasına aldım.
"O sürük ne istiyormuş?" dedi merakla.
"İşe geri dönmemi. Ama Mars artık dönemem. Istemiyorum anladın mı? Benim yeni bir hayatım var.şarkı söylüyorum ve bunu seviyorum. Artık o pisliğe batmak istemiyorum." dedim isyan eder gibi.
Beni tek anlayan oydu. Çünkü onunda peşinden koşmuşlardı. Ve işin kötüsü o işin içine geri çekilmişti.
"Seni öldürmelerinden korkmuyor musun? Çünkü biliyorsun ben o korkuyla geri dönmüştüm." dedi yüzünü buruşturarak.
Zayıflık yaptığı için kendinden nefret ediyordu. Ama o da annesini kurtarmak için yapmıştı.
"Sen zayıf değilsin Mars. Hatta o kadar güçlüsün ki başkaları için o işkenceyi çekmeyi kabul ettin. Ben ise her zaman ki gibi kaçmayı seçiyorum."
Bana uzun uzun baktıktan sonra sırıttı.
"Kendini zayıf sanıyorsun ama aslında sen benden de güçlüsün. Tam 3 yıldır onlardan kaçmayı başarıyorsun. Ve bence o kadar cesursun ki Jess'e birşey olsa dünyalarını karartırsın."
Bu sözlerine gülmeden edemedim.
"Jess'i sandığın kadar umursamıyorum."
Karşıya bakarak ayağa kalktı. Ardından bana döndü.
"Evet. Daha fazla umursuyorsun ama itiraf etmekten korkuyorsun."
Kafamı geri atıp kahkahayı patlattım.
"Temin bana cesaretlisin demiyor muydun?"
"Melanie'den sonra kızlara karşı cesaretin kırıldı. Tepkisiz adamı oynamaya çalışıyorsun ama hayır Zayn,başaramıyorsun. Kızlardan hiçbirşeyden korkmadığın kadar korkuyorsun. Sadece ünlü olduğun için şanslı piçin tekisin." dedi ve şakadan omzuma vurup uzaklaştı.
Ve beynimi beceren sorularla beni yalnız bıraktı. Iyi iş Mars. İyi iş...
Jess'in Gözünden~
"Bilinci yerinde. Ilaçları vermeyi keseli 2 saat oldu yani kısa zamanda uyanır. Merak edilecek bir durum yok. Karnına ve kaburgalarına yediği tekmeler sadece zedelemiş. Geçmiş olsun."
O kadar hasarı ben mi almıştım? Vay canına.
"Teşekkürler doktor."
Ve klasik sesi. Adamın dediklerinden sonra nefret ettiğim sesi.
"Jess burda mısın? Burdaysan lütfen tepki ver."
Tepkim ne olurdu biliyor musun Malik? Kalkıp suratına sıkı bir yumruk atardım.
"O sana ne dedi bilmiyorum sevgilim ama lütfen beni dinlemeden yargılama. Lütfen."
Uyanınca düşünürüm. Her neyse daha fazla ayık kalamayacağım.
************
Gözlerimi açıp etrafa bakındım. Elimin üstündeki ağırlık ne diye baktığımda kafasını elime yaslayarak uyuduğunu gördüm.
O kadar masumdu ki onu öpebilirdim. Ama hayır. Onun ve bilmediğim dertlerinden dolayı burdaydım.
"Zayn." diye elimi oynattım ve uyanmasına sebep oldum. Ne kadar az uyursa o kadar az yumuşardım.
"Tanrım Jess! Uyanmışsın!" dedi gülerek. Yüzüne bön bön baktıktan sonra kafamı çevirdim.
"Jess bana ilk başta adamın dediklerini anlatmanı istiyorum, ki açıklamamı yapabileyim." dedi elimi tutarak.
Elimi çektim ve kafamı diğer tarafa çevirip düşünmeye başladım. Ne demişti?
"Bana neden bizimle aynı otelde olan bir kadının odasına girdiğimi ve neden hep bana kameralar önünde sırnaştığımı sormamı söyledi." dedim ona dönerek.
Dudakları düz bir çizgi halini almış boş boş bana bakıyordu.
"Cevap bekliyorum. Bir açıklaman olmayacaksa çık git."
Durdu ve gözlerini kapadı. Sonra açıp hayran olduğum ela gözlerini gözlerime dikti.
"O kadını sana açıklayamam. Daha açıklayamam. Bu yüzden senden sadece bana güvenmeni istiyorum. Lütfen."
"Senin yüzünden bu haldeyken ve sen bana bir bok anlatmazken sana nasıl güvenmemi beklersin?! Ya bana anlatırsın ya da burdan defolur gidersin Zayn!"
Uzun uzun yüzüme baktıktan sonra derin bir nefes aldı.
"Sana anlatmam seni ateşe bile bile atmam demek. Ve bu ateşten ikimizde yanarız. Ne seni ne de kendimi kaybetmeye hazır değilim. Sana şu ana kadar hiç yalan söylemedim,şimdi bana güven." dedi gözlerini benimkilere dikerek.
Bana şu ana kadar gerçekten hiç yalan söylememişti. Evet doğru.
"Iyi. Ama sadece 1 şans. Eğer zamanı geldiğinde yine kaçarsan suratımı bile göremezsin." dedim. Güldü ve elimi öptü.
"Benden kaçabileceğini sanıyorsan çok yanılıyorsun." diye mırıldandı sonrada.
Eğer Jess tanışmalarının bile bir yalan olduğunu öğrense,Zayn'ı yanında tutar mıydı? Bunu ileriki zamanlarda hep birlikte göreceğiz...
Umarım bölümü beğenmişsinizdir sizi çok seviyorum öpücükleeer :*