Lanet

1.3K 81 3
                                        

Üstümüzdeki lanet kalkmıştı ama buna pek fazla inanmıyorum. Eğer bir Ouija lanet, kaldırırsa tekrardan o laneti geri yapabilir. Bunun tek çözümü ağabeyimi öldürmekti. Eğer ölüp geri gelir ise o zaman lanetin kalkmadığını anlarım fakat ağabeyimi öldüremem. Lanet üstünden kalkmışsa bir daha asla onu göremem.

''Dakota nerelerdesin?''

''Odamdayım baba.''

Babam odama geldiğinde ona bu laneti sorabilirdim. Lanetleri sorunca şaşırdı.

''Neden soruyorsun?''

''Ağabeyimin demir yürekli olduğunu biliyorsun ve bu benim suçum. Belki de geçmiştir diye düşündüm. Geçtiğini öğrenmem için ağabeyimi öldürmem gerekiyor.''

''Onu öldüremezsin. Onun laneti geçse bile ona asla dokunamazsın.''

Anlamamış gözlerle ona bakmaya devam ettim.

''Onun laneti asla geçmez güzelim. Ona bağlanmış durumda ve ondan asla vazgeçmez.''

Lanetten kurtulmaya çalışırken Owen'ın sözlerini anımsadım.

''Bu lanetten kurtulmak zor ona bağlandım. İşe yarayabilir kalkar ama onu kaybetmek istemiyorum.'' demişti ve ben onu dinlememiştim. Babam yanımdan gittiğinde uykum olduğunu anladım. İki gündür uyuyordum ama bana sadece birkaç saat gibi gelmişti. Yatağa uzandığımda garip bir rüya gördüm. Amcam aslında Shelby'e yardım eden birisiydi ve beni bu hale getiren o olduğunu gördüm. Amcam bana yaklaşmaya başladığında korkmaya başladım.

''Amca ne olur git.''

''Sen ölene kadar asla buradan gitmeyecek. Ölmen gerekiyor.''

Gözlerim yerinden çıkacakmış gibi açtım. Lanetleri ben getirmiştim ama benim suçum değildi. Eğer ölürsem tekrardan doğardım ve lanetleri de yanımda getirirdim. Owen'ın beni sarsmasıyla uyandım.

''Dakota iyi misin?''

''E...evet, sanırım iyiyim.''

''Neden bağırıyordun?''

''Kâbus gördüm.''

''Biliyorum rüyanı gördüm. O lanet de neydi?''

''Bilmiyorum ama arkamızda büyük bir lanet var ve gitmek bilmiyor.''

''Senin ölmen gerekiyor Dakota. Bunu kabullenmen gerekiyor. Ouija kurbanın burada.''

Kadın gözüktüğün de bir kaç dişi olduğunu gördüm ve Owen'a yalvarıyordum.

''Ben senin kardeşinim bunu bana yapamazsın.''

''Benim lanetim için ölmen gerekiyor Dakota.''

''Ağabey hayır lütfen!''

Kadın yanıma gelirken büyü yaptığını duyuyordum.

''Güle güle Dakota.''

Lanet neden benim üstümden kalkmıyor. Bu lanet için neden ben ölmek zorundayım? Etrafa baktığımda kapıya yakın olduğumu gördüm ve odadan kendimi dışarıya attım. Babam ve annem uyuyordu. Onları uyandırdığım da gözleri şekilden şekle girdi.

''Burada ne işin var? Owen, senin işini bitirmesi gerekiyordu.''

''Siz de mi lanet için benim ölmemi istiyorsunuz?''

''Evet, sen ölmedikçe kimsenin laneti kalkmaz.''

''Ama ben tekrardan doğacağım ve daha fazla lanet getireceğim.''

''Senin doğmanı engelleyeceğiz.''

Amcam içeriye girdiğinde ağlayarak ona baktım.

''Sende mi beni öldürmeye çalışıyorsun?''

''Hayır, seni buradan kurtarmaya geldim.''

Sonunda beni anlayan tek kişi amcamdı. Onu rüyamda kötü görmüştüm ama bu kadar iyi olacağını hiç düşünmedim. Evden çıktığımızda Desmond dışarıda bekliyordu. Onun beni yalnız bırakmayacağını biliyordum. Akademiye geldiğimiz de herkes bana bakıyordu. Desmond kolumdan tutup beni Shelby'nin odasına getirdiğinde ağlamaya başladım.

''Bırak beni. Desmond bunu yapma.''

''Ölmeye hak ediyorsun. Bunların hepsi planın parçasıydı. Seni Shelby'e getirmeye çalışıyorduk ve sen bize kandın güzel kız.''

Amcama baktığımda uzaktan bizi izliyordu ve gülüyordu. Shelby beni bekliyordu ve üstüme ağladığın da öldüğümü anladım. Yerde hareketsiz yatıyordum. Bu acıyı onlardan kötü çıkaracaktım. Hepsinden nefret ediyorum. Ben tekrardan doğacaktım ve kimse beni engelleyemezdi. Gözlerimi açtığım da tabutta yatıyordum. Anlaşılan tekrardan doğmuştum ve bu formumdaydım. Bu sefer doğmayacaktım ve kimse beni engelleyemeyecekti. Dışarıya çıktığım da etrafa bakındım. İnsanların üstünde lanetleri görmek mümkündü. Hepsinin üstünde kara bulutlar vardı. Bundan zevk alıyorum. Aynaya baktığımda sanki karşımdaki ben değilim de başkası gibiydi ve bu halimi daha çok seviyorum. Babamı ve annemi öyle yerde yatarken görmek gözlerimin dolmasına sebep oldu. Ağlamayacaktım. Onların ölümleri beni daha iyi birisi yapacaktı. Onlar benim ölmemi istedi ve bende onların ölmesini bekliyorum. Ağzıma kan tadı gelince şaşırdım. Ağlamıyordum. Aynaya bakınca gözyaşımın olmadığını gördüm. Hıçkırık sesleri çoğalmaya başladı. Sanki herkes ağlıyordu. Ya da benim içimdeki o tatlı kız ağlıyordu. Gözüm dönmüş gibiydi. Gözlerimi sımsıkı kapattım ama bir türlü o sesi yok edemiyordum. Kulaklarımı elimle kapattım. O sesi daha fazla duymaya başladım. Çığlık atarak gözlerimi açtığım da herkes benim başımdaydı. Etrafa bakınca hala odamda olduğumu gördüm.

''Ama siz ölmüştünüz.''

''İyi misin kızım? Sürekli çığlık atıyordun ağlamaya başladın.''

Bunların hepsi rüya mıydı?

''Ben rüya mı görüyordum?''

''İyi olmana sevindik.''

Şükürler olsun ki bunların hepsi birer rüyaydı. Derin bir nefes aldım. Uyumak istemiyorum. Belki de rüyalarımdan kaçıyordum. Ya da bu da bana verilen lanetlerden bir tanesiydi. Eğer ben lanetleri getirmişsem lanetlerin hepsi benim üstümdeydi. Onlara alışmam gerekiyordu.

Vampir AkademisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin