BÖLÜM 8- (Mahkumun Sırrı)

3.3K 365 27
                                    




ÇÜRÜK ET

''Bütün bilim insanları ve doktorlar, hemen bir araya toparlansın! Hemen! Finola, gidip anons yapar mısın?'' dedi Saga. Topaz kalabalığı yararak bana yol açmaya çalışıyordu. Küçük Turmalin hala kucağımdaydı ve ben onu hastaneye götürüyordum. Finolanın anonsu Siazem dünyasında yankılandı. Zedd dahil olmak üzere herkes şok içerisindeydi.

''Bütün bilim insanları ve doktorların dikkatine, acilen hastanede toplanmanız rica olunur.'' Anons tekrarlanmaya devam ederken kendimi bir anda hastane koridorunda buldum. O kadar hızlı bir şekilde hareket etmiştik ki sanki kaybedecek bir saniyemiz bile yoktu. İki hemşire sedye ile birlikte koridorun başında belirmişti. Sanki adım attıkça sedye ve hemşirelerden giderek uzaklaşıyordum.

Daha çok hızlanıp sedyeye yaklaştım. Turmalini sedyeye koyduğum anda bir kez daha sarsılmıştım. Yüzü daha çok solgunlaşmıştı ve burnu kanıyordu. Gri kanlar pelerinime bile bulaşmayı başarmıştı. Kısa süre içerisinde kan beyaz sedyeyi kırmızıya boyamıştı.

''Kan var,'' diye fısıldadım ilk başta. Daha sonra kendime hakim olamadım ve bağırmaya başladım.

''Kan var Olivin! Kan! Burnu kanıyor, nerede bu doktorlar? Hemen ona ne olduğunu bulun! Hemen!'' diye emrederken dilim dolanıyordu. Hastanenin o berbat kokusu yerini Turmalinin keskin kan kokusuna bırakırken hızlı hızlı soluyordum. Hızla atan kalbim göğüs kafesimi delip dışarı çıkacaktı sanki. Korkuyordum. Bir Çocuğun daha ölmesini görecek kadar yaşamak istemiyordum.

Topaz kolumu yakalayıp beni geriye doğru çekerken, '' Sakin ol ve burada kal! Ona ne olduğunu elbet bulacağız.'' Dedi yüksek sesle. Gözleri cam gibiydi ve en az benim kadar tedirgin bakıyordu. Topaz sedyeyi hızla sürüklerken iki hemşire ile hastanenin bilim laboratuvarına çoktan girmişti. Ve ardından bir doktor yığını odaya akın etmişti.

Gözlerimi yere devirdim. Düşünmek istiyordum ancak bunu başaramıyordum. Arkamdaki duvara doğru sendeleyip yere yıkılmam birkaç saniyemi aldı. Başımı duvara yasladım.

''Topaz haklı gerçekten de sakin olmalısın Ametist.'' Dedi Saga yanıma gelerek.

''Bu dünyada teselli edeceğin en son kişi benim Saga. Burnunda kan vardı ve çok solgundu. Saga o.. O, yani Turmalin bayıldı tıpkı cinsiyetliler gibi. Bu normal değil Saga bu gerçekten normal değil. Ben korkuyorum. Ben gerçekten korkuyo...''

''Korkuların cesaretini bastırmaktan başka hiçbir işe yaramaz. Güçlü ol!''

''Bir Turmalini kaybettik. O öldü. İkinci kez Turmalini kaybedersem korkarım ki benim için cesaret diye bir kavram kalmayacak Saga. Güçlü olamam. Güç her zaman beni tatmin edemez. Güç bana arkadaşım Turmalini geri getiremez, cesarette öyle.'' dedim. Tam o sırada,

Saga ne demek istediğimi anladığı anda iç geçirdi ve tıpkı benim gibi duvar dibine oturup başını geriye yasladı. Nefes nefese merdivenleri çıkan Max ve Katrina yanımıza doğru koşar adımlarla yaklaştılar. Katrina dizlerinin üzerine çöküp sol elimi ince parmaklarıyla kavradı ve ''Ametist.'' Diye fısıldadı. Max tepkisiz bir şekilde ayakta dikiliyordu, onun derinden sarsıldığını yüzüne baktığım anda anlayabiliyordum ancak bunu belli etmiyordu. Çünkü Max, Katrina için sakin görünmek zorundaydı.

''Ona ne oldu Ametist? Turmalinime ne oldu?'' diye sordu Katrina titreyen ses tonuyla.

''Bilmiyorum Katrina.'' Dediğim anda Katrina sanki tüm umutlarını yitirmişti. Gözlerinden süzülen yaşları elinin tersiyle silip sitem etmeye başladı.

Cinsiyetsiz ve Sulh SırdaşlığıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin