SARSINTI
Güneş bulutların arkasına saklanmaya başladığı anda içimi az da olsa korku kaplamıştı. Güneşin batıp batmadığına karar vermek oldukça zordu. Günün bu saatleri beni temsil ediyordu, yani kararsızlığı.
Ancak saniyeler önce bir karar vermiştim ve az sonra buz dağı denilen yere tek başıma gidecektim. Orada bizi nelerin beklediğini bilmediğimden diğer arkadaşlarımı peşimden sürüklemek istemiyordum ve bu yüzden oraya herkesten gizli gidecektim. Aslında kimseye zarar gelsin istemiyordum, birine kötü bir şey olacaksa bu kişi ben olmalıydım. Annem, küçük Turmalin veya bir başkası değil.
Son zamanlarda kendimi fazlasıyla suçlu hissediyordum. Sanki savaşı ben başlatmıştım ve ben hariç etrafımdaki diğer insanlar zarar görüyordu. Bu inanılmaz derecede kötüydü. Kendimi suçlu hissetmeden duramıyordum.
Önce evime uğrayıp annemi kontrol ettim. Kapıyı açtığım an Jade'i annemin yanı başında otururken görmüştüm. Gözlerini aniden bana deviren Jade'e sordum.
''Nasılsın?'' Jade ile karşılaşmak beklenmedik bir durum olduğundan panik duyguları içerisinde bocalanıyordum.
Jade, her zamanki gibi ilgisiz görünmeye çalışarak yanıtlamıştı sorumu. ''Ben iyiyim. Ya sen?'' dedi.
''Ben karmakarışığım,'' demek istesem de sadece ''iyiyim'' demekle yetinmiştim.
Son günlerimi gözden geçirdiğimde bir bulmacanın ortasında buluyordum kendimi. Birilerine içimde sakladığım her şeyden bahsetmek istiyordum ancak buna cesaret edemiyordum, çünkü içimde sakladığım ölü duyguları kaldırabilecek tek bir insan yoktu etrafımda.
''Turmalin nasıl?'' diye sordu Jade.
Gözlerine bakmamaya çalışarak , '' O, İyi olacak'' diyebildim.
Jade yüzünü anneme döndü. Annem donuk bir şekilde karşısında bulunan duvara bakıyordu. Yüzü her zaman olduğu gibi soluktu.
''Biraz işim var, rica etsem ben dönene kadar annemle kalır mısın? Ve ne olursa olsun sakın onun yanından ayrılma olur mu?'' derken sesim resmen yalvarıyordu.
''Her ne yapacaksan dikkat et.'' Dedi Jade ve annemin yüzünü kapatan saçını kıvırıp kulağının arkasına sıkıştırdı. Sanırım ikiz olmak bunu gerektiriyordu. Ne zaman gizli bir şeyler yapmaya kalksam Jade bunu bir şekilde seziyordu. ''Bir şey yapmayacağım ama olur dikkatli olurum.'' dedim yalan söyleyerek ve kapıyı kapatıp malzeme odasına doğru ilerledim. Halat ve diğer ekipmanları alıp kimseye görünmemeye çalışarak buz dağına doğru ilerledim.
Dağın hemen altında kendimi halatla bütünleştirmeye çalışıyordum. Bir ipin ucuna bağlı olmak neredeyse kendini tavana asmakla eş değerdi. Halata son düğümü atmaya çalışırken, biri elimi yakalayıp kenara itti ve ''Sıkı dur! Daha sağlam bir düğüm atacağım.'' Dedi. Bu Olivindi. Şaşkın gözlerle ona baktım ve '' Ne yaptığını sanıyorsun? '' dedim. Olivin soruma cevap vermeden ipi çekti ve söylediği gibi daha sağlam bir düğüm attı.
''Sana yardımcı olmaya çalışıyorum. Belki sende bana yardımcı olmak istersin ve halatıma sağlam bir düğüm atarsın ha?'' dedi elinde sallanan halatı göstererek.
Ve saniyeler sonra Olivinin ardından Akik, Topaz, Hematit , Saga ve hatta Debbie ve Menesde belirdi.
''Belki bizimde halatlarımıza düğüm atmak istersin Ametist'' dediler hep bir ağızdan.
''Hayır!'' dedim net bir şekilde ve ekledim. ''Tanrım! Siz gerçekten benimle dalga geçiyor olmalısınız. Hiçbiriniz yukarı çıkmayacak anladınız mı? Hiçbiriniz! Hem buz dağına yalnız gitmeye kalkacağımı nasıl anladınız?'' diye bağırdım. Sonra birden gereğinden fazla sert konuştuğumu anladım ancak buna mecburdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cinsiyetsiz ve Sulh Sırdaşlığı
FantasyZenon dünyasında dört sınıf vardır ve bu dört sınıfın her birinin kendine ait sembolü mevcuttur. Kupa sınıfı (♥) Maça sınıfı (♠) Karo sınıfı (◆) Sinek sınıfı (♣) Ametist, Sinek sınıfında yer alan bir çiftçi çocuğudur, Karo sınıfındaki bilim adamları...